Türkiyeye ayak basmayı başarmıştık. Herkes var gücüyle hazırlıkları bitirmeye çalışıyordu. Şero abla direk eniştemin yanına gitmek istedi. Ablam kalacak yer bulmaya çalışıyordu. Aslında ev hazırdı. Babam ben lisedeyken büyük bir ev almıştı. 3 kardeş olarak artık büyüdüğümüzden fikirlerimizin değişmeyeceğini biliyordu. Herkes dağılacaktı. O da en azından yılda bir kere buluşup beraber vakit gecirecegimiz bir ev almak istedi. Ve bize söz verdirttiler Sözümüzü verdik ramazanda orucu beraber geçirmek için. Herkeste bir anahtar vardı. Türkiyede 3 gün kalacaktık. Boşuna otel tutmaya gerek yoktu. Ablama burayı hatırlattım. O da kabul etti. Türkiyedeyken tüm masrafları biz karşılamak istedik. Çünkü bizimkiler Türk Lirasını kullanmayı bilmiyordu. Zaten nişanla ilgili herşey hazırdı. Ondan sonraki parti de hazırdı. Kalan 1 günde de gezecektik. Çok gezemesek de ufak çaplı bir Bursa gezisi şarttı.
Eve geldiğimizde herşey yerli yerindeydi. Ben eniştelerimi bulmak için tercümanı aradım. İmanlılar camiye gitmişler. Onları eve çağırdım. Eniştem çok komikti.
Hâlâ Türkçe konuşamıyordu bana gelip;
LMH: Merhanbaban Şero nerededn?
C: Hahahhahhh!!
LMH: Gülmeyi kes hâlâ çalışıyorum.
C: Az kaldı ama.
LMH : Olsun ben zeki bir adamım . Teklifi türkçe yaptiysam bunu da yaparım.
M.Y: Dostum baban bile konuşuyor.
C: Öğrendi mi?
LMH: Evet habire evde pratik yaptı.
C: İyimiş
LMH: Tamam ben Şeroma gidiyorum
M.Y: Rümeysa nerede?
C: İçeride
M.Y: Kızgın mı?
C: Sence?
M.Y: Tamam ben gidip öğrendiklerimle gönlünü alayım.
G-D: Neler oluyor ?
C: Enişteler stres altında.
G-D: eeee
C:?
G-D: Beni gezdirecek misin?
C: Şimdi mi?
G-D: Evet hazırım hadi besle beni
C: Daha yeni yemedin mi?
G-D: Kas yapmam için kilo almam gerek.
C: Tamam arabaya bin geliyorum.
Önce müzelere gittik. Sonra alışveriş merkezi. Kütüphane, BKM.Annemin eski atölyesi. Çinilere bayıldı. Menajere söyleyip sipariş verdi.Sonra tatliciya gittik. Kestane Şekeri, Kazandibi,baklava,peynir tatlısı, kemal paşa ,şeker pare.... Hepsinden bir kutu yedi. Ben sadece bir dilim kazandibi yedim. Eve de birer kutu alıp, dönüş yoluna çıktık.
G-D: Tanrım tatlılarınız çok ağır midem bulanıyor.
C: O kadar yersen olacağı bu . Seni uyardım yavaş ol diye.
G-D: Ama çok lezzetli.
C: İyi bugün dinlenme yarın ki kahvaltıyı bayila bayila yersin.
G-D: Onun içinde neler var?
C: Sabah görürsün.
Eve geldiğimizde herkes film çekimi edasıyla çalışıyordu. Tatlıları görünce ablalarim kendini zor tuttu. Enistelerim tüm kutuları yedi.
Onlar hazımsızlıktan bahçede kıvranırken bizde ablamlarla saç,makyaj eşleştirmesi ve nişanı konuştuk. Sonra bugün olanları anlattım. Güldüler. 1 Saat gıybet yaptık. Bahçeye geri döndüğümüzde hepsi uyumuştu.
Odalarını hazırladık herkes kendisininkini uyandırmaya çalışıyordu. Şero abla çok zorlandı.
Ş: Hayatım uyan
LMH:....
Ş: Uyan dedim....!
LMH:... Yaaa!
Ş: Yaa Gu Junpyo!!!!
LMH: Verdim Gitti( bu Ağızından türkçe çıktı)
Ş: Vericem şimdi yürü hadi!
A: Suga...
M.Y: ....
A: Uyanır mısın?
MY: ....
A: Suga.
C: Bana yaptığın siniri ona yapsana.
C: Enişte!!!!!!!!!!
MY: Oha! Tamam kalltim sus! Seni...
C: Beni ?
MY: Sese bak!
C: Sen daha Ablamı görmedin .
A: Kes sesini Cemre!!!
G-D: Uuuu Baldız borazan gibi sesin var.
A: Ji Yong!
G-D: Tamam gidiyorum.
Onları odalara götürürken hepsinin sorusu aynıydı. " Beraber uyuyalim mi? " bizim cevabımız onları odalarına kapamak oldu. Şero abla suratı şişmesin diye uyumaya gitti. Ablam kıyafetleri kontrole odaya gitti. Bende bahçeye temiz hava almaya çıktım. Salıncakta bir süre vakit geçirdikten sonra onun üstünde uyuya kaldım.
Prova Günü:
A: Cemre!
Ş: Ay kız Neredesin?
MY: Kaçırdılar mı acaba?
LMH: Saçma saçma konuşma o mu kaçırılıcak ? Adam onun çirkefliğini bir görsün doğduğu güne lanet eder.
G-D: Pardon da Şeroyu görünce şükür mü edicek?!
MY: Bir dakika salıncakta birşey var.
Ş: Cemre mi o?
A: Tahmin etmeliydim.
