Alaska Tatili

89 5 2
                                    

Justin ile tanışalı ,Ji Yong ile nişanlanalı 2 hafta oluyordu. Akşam bizi viedoya çekmişlerdi ve rekor kırmıştık. Tebrik mesajları kesilmiyordu. Ablama bile hala geliyordu. Ama parti sonunda Ji Yong bana" Bu senin hediyen değil benim hediyemdi daha hediyeni vermedim " demişti. Neydi acaba?
( Kralım' dan mesaj)
K: Nişanlım hazırlan dağa çıkacağız
C: Tamam
K:( Hınzır Smile gülücük emojisi)
15 dakika sonra: Dışarıda havalı havalı beni bekliyordu. Alyanslı eli ile gel işareti yaptı.

(Ben)GD: Dağa gidiyoruz niye seksisin?C: Toz toprağa karıştırmıcaksın zaten

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ben)
GD: Dağa gidiyoruz niye seksisin?
C: Toz toprağa karıştırmıcaksın zaten.
GD: Kocasını da tanırmış gel hadi.
Isan dağına gittik. Orada kocaman bit ağaç ev vardı. İndik...
C: Burası kimin?
GD( Anahtarı uzattı): Güzel meleğime 1. Doğum günü hediyesi.
C: 1.mi?
GD: Evet. Hadi içeri geçelim.
İçerisi muhteşemdir. Ben hayran hayran bakınırken o beni izliyordu;
GD: Beğendin mi?
C: Gıcıksın!
GD ( Güldü): Niye?
C: Benim hediye çok sönük kaldı.
GD: Sen benim en büyük hediyemsin. Ayrıca arabamı seviyorum gördüğün gibi kullanıyorum. Ejderham da benim canım o çok tatlı.
C: Gerek yoktu ama.
GD: Burası stresten ve benimle kaçamak yapmak için aldım. ( Hınzır Smile)
C: Öbür hediye ne?
GD: Düğünden sonra 8 aylık bir balayı düşünüyorum. Her yeri gezeriz. Ayrıca sana Los Angeles' tan sahil evi de aldım.
C:????
GD: Bir de 5 gün sonra Alaskaya gideceğiz hep beraber sıcaktan sıkıldım azıcık tatil yapalım.
C: Ne diyeceğimi bilemiyorum
GD: Birşey deme öp beni ( Dudaklarını büzdü) : onlar kıvrık dudağı özledi....
( Öpücük Time)
SOĞUK VE BİZİMKİLER:
Kışlıkla dolu bavullar ve titreyen bizimkiler. Ailede abim ve ben dışında kimse soğuk havayı sevmezdi.
Ablam soğukta hemen morardı. Şuanda öyle titriyordu. Alaskadaydık otele gidiyorduk.4 Gün burada kalacaktık. Sonra herkes Temmuz ayına kadar işlerde olucaktı.
A ( Titreyerek): Bu fikir hanginizden çıktı?
GD: Benden.
A: Aferin.
MY: Aşkım dur montumu vereyim..
A: Hayır sen de donarsın.
LMH: Cemre biz niye otele gidiyoruz? Senin burada evin vardı?
C: Tadilatta fırtınada zarar görmüş. Yoksa oraya giderdik.
MY: Seninde her yerde evin var. Kore,Alaska,Berlin,Türkiye, Isan dağındaki ev,Los Angeles...
A: Evet yani maşallah hediyeler de bitmiyor.
MY: Seninki de öyle.
A:?
MY: Boşver.
GD: Geldik.
Hemen odalara geçip ısınmaya başladık. Sıcaktan soğuğa geçiş biraz sert olmuştu. Kimse hasta olmak istemiyordu. Uyumaya gidecekken Eniştelerim Odama geldi ve kapıyı kilitledi.
C: Hayırdır?
LMH: Yardımın gerek.
C:?.
LMH: Bana bakma ben Şeromu yeterince şımartıyorum. Ama ruhsuz öz Enişten ablani pek sallamıyor.
MY: Ya öyledir. Sen ne yaptın Şeroya?
LMH: Ona iki araba ve arazi aldım. Şuanda inşa edilen bir evi var.
MY: Anladım.
C: Şu şeyi baştan anlatsanız?
MY: Bak sizin Aranız çok iyi. Çok fena olaylar yaşasanız bile berabersiniz. Ji Yong sunbae sana bir sürü güzel şey alıyor. Sen de ona. Bizim ilişki güzel ama hiç hareket yok. Ben de Rümeysaya güzel bir şey almak istiyorum.
C: Al
MY: Ama ne aslında...
C:??
MY: Çok sönük kaçabilir.
C: Hadi ?
MY: Ona mücevher seti aldım.
C: Yanında mı?
LMH: Vay..
( Gösterdi tam ablama göre)
C: Peki nerede vereceksin?
LMH: Aynen Rümeysa gösterişi sever.
MY: Dinleyin şimdi.....
SABAH: Bütün gece Eniştemler buradaydı. Uykumu alamamıştım. Yarı uyanık vaziyette yatakta kıvranıyordum. Bir saniye.... Yine mi yer? Ohh Allahım...
( GD aralık olan kapıyı açar)
GD: Canım müsait misin? Herkes aşağıda seni bekliyor. Uyanamadın mı? Neredesin?
Yatağa baktı, giyinme odası, banyo...
GD: Cemre!
C( Esneyerek yerden çıktım): Buradayım.
Sıçradı
GD: Aaaa! Ne yapıyorsun orada?!
C: Düşmüşüm.
GD: tanrım .... Neyse ben kapidayim giyin de gidelim.
Hızlıca giyindim. Bizimkiler herkesin siparişini vermişti. Sakince yemeği yedik. Eniştemlerle sinyalli bakışmalar yaptık. Şero abla haricinde kimse çakmadı veya sallamadı. Çünkü bugünkü etkinliğin acısını düşünüyorlardı. Dağa tırmanıcaktık. Yarın kayak,ertesi gün kartopu savaşı ve son gün enişte sürprizi.
Tırmanma eşyalarını hazırladık. Öğretmen eşliğinde tırmanmaya başladık. Ben mutluydum ama arkadakiler;
A: Cemre dur biraz yavaş.
MY: Niye tırmanıyoruz?
MY: A: Bu çok iş gerektiriyor.
Ş: Sonunda birbirinize benzediniz.
LMH: Bebeğim iyisini değil mi?
Ş: İyiyim spor oluyor bana.
LMH: Yorulursan söyle seni kucağıma alırım.
Ş: Yaa seni yerim( Öptü)
GD: Cemre
C:?
GD: Daha ne kadar tırmanacagiz?
C: Öğretmen yeterli diyene kadar.
A: Yaa Cemre!
MY: Baldız aşkım Üşüdü ama!
C: O zaman ısıt .
MY ( sinirli bakış)
1 saattir tırmanıyrduk. Ben hala biraz dinçtim ama arkadakilerin pestili çıkmıştı. Sonunda öğretmen tamam dedi. Tepeye ulaşmıştık. Bize döndü ve " Aşağıya inelim" dedi.
Eniştem;
LMH: Yok ya!? Yuvarlanırım ben!
Kendini yokuş aşağı attı. Şero abla peşinden koşuyordu. Saçını savura savura
Ş: Yahu dur hayatım!
Eniştem kar kütlesine dönüşerek aşağı inmeye devam etti. Öğretmen güldü. " Teleferikle inecektik " dedi. Bindik manzaraya bakarak aşağı indik.Eniştem bize karlı karlı köpürdü. İçeri ısınmaya gitti. Bize trip attı yemeği odaya söylediler. Biz yemek yiyip odalara çıktık. Bu gecede uyuyamadım Yoonginin kurduğu mesaj grubunda tüm gece mesajlaştık.
KAYAK GÜNÜ: Günler çabuk geçiyor ve ben yine yerdeyim. Kalkmak gerek.
( Kralından Mesaj)
K: Cemre biz kayak alanındayız. Takımları kiralıyoruz. Giyin de gel kızlarla.
C: Tamam.
Takımımı giydim. Ablamlar lobide bekliyordu. Şero abla bordo giyinmişti. Ablam beyaz takılıyordu. Ben ise maviydim. Gülüşerek yola çıktık . Çok geçmeden sopalarla oynayan şekercikler bize gülüyordu.
MY: Aşkım bak bir örnek aldım ( Cute Smile)
LMH: Şerife atla uçurayım seni.( Cool Smile)
GD: Gel bakalım acemi hocan benim.( Hınzır Smile)
Elimizdekilerle kayak alanının tepesine çıktık. Önce Şero ablamlar başladı. Eniştem kasıla kasıla pozisyonunu aldı ve Şero ablamın elini tuttu.
LMH: Sıkı tutun hayatım. Göklere uçacagiz!
Ş: Uçur beni Gu Junpyo!
LMH: Hay! Senin....
Jet hızla çığlıklarla aşağı gittiler. Sıra Yoongilerde;
MY: Hazır mısın karlar kraliçem?
A: Evet. Sen yorulmada yolun yarısında.
MY ( güldü): Merak etme.
Eniştem havalı ve şaşırtıcı hamle ile ablamla uçarcasına aşağı indi.
GD: Kaymayı bilmiyorsun değil mi? ( alaycı bakış)
C: Sen beni fazla hafife alıyorsun.
Tabiki biliyorum ve ona trip atacaktım. Hızla pozisyonumu aldım ve ondan önce kaymaya başladım. Arkadan yetişmeye çalıştı ama nafile.
Birkaç kez yarış yaptık. 2 kere Şerolar,4 kere ablamlar,3 kere de biz kazandık. Hava kararmaya başlarken otele döndük . Şerife abla ayakta uyudu. Eniştem onu kucakladı sanki bebek sever gibi;
LMH: Ooo benim bordo şekerim yoruldu mu ? Kıyamam...
Diyerek odalarına gittiler. Biz de sıcak çikolata içip uyumaya gittik.

KAR TOPU SAVAŞI: Herkesten önce kalkmıştım. Savaş alanını hazırlıyordum. İçimde kalan sinirin hırsını top yapmada kullanıyordum. İki takım olacaktı erkekler kızlara karşı. İddiada yoktu sadece eğlencesine saldıracaktık. Suga bile ablami etkilemek için oynayacaktı.
( Eniştem Guuu Arıyor)
LMH: Baldız Neredesin?
C: Heheh savaş alanında.
LMH: Herşey hazır mı?
C: Tabiki
LMH: Sizi fena yenecegiz.
C: Heheh görürüm seni.
Alanı kontrol edip otele döndüm. Kahvaltı ediyorlardı. Hemen oturdum ablamlarla kas göz işareti ile konuştum. Hepimizin gözünü hırs bürünmüştü. Diğerleri tuhaf tuhaf bakıyorlardı.
GD: Çok abartmayın bence alt tarafı oyun.
Ş: Size göre öyle canım.
A: Biz doyduk hadi gidelim.
Viking savaşçısı edası ile yerlerimize geçtik. Kaleleri ben yapmıştım. Cephaneleri de ama onların yoktu heheh.
LMH: Ama bizim topumuz yok.
Ş: Yapın o zaman!
Şero abla gaza geldi ve konuşmaya başladı.
Ş: Bu bir savaş! Ciddiye alın tüm gücünüzle saldırın! Onlara sinirli olduğunuz zamanları düşünün . hadi onlara bu topları yediricez!
LMH: Şerom ne oluyor?
Ş:5 Dakikanı var silah yapmak için hadi!
Hızlıca top yapmaya başladılar. Biz de arada cephaneyi güçlendirdik. Şero abla kalenin tepesine çıktı ve saymaya başladı;
Ş: 3 deyince! 1!,2!_3! Saldır!
Onlar daha düzgün pozisyon alamadan fırlatmaya başladık. Onlar da önüne geleni fırlattılar. Şero abla hep ağızlara geçirdi. Ben şuraya Ablamda bizi korudu cephaneyi tazeledi.
2Saat Sonra: Kalelerin ikisi de dağılmıştı. Erkek takimi buzdan prenslere dönüştü. Sürünerek pes ettiler. Onları yerden kaldırdık. Odalarına götürdük herkes yorgundu.

SON GÜN MÜCEVHER SÜPRİZİ:
Ablamın planı bugün olucaktı. Kızak köpekleri ile geziye çıkacaktık. Biz otele dönerken onlar baş başa kalacaktı. Erkenden kalkıp. Köpeklerin yanına gittik. Ahhh Sibirya kurtları çok güzeller.
C( Hayran hayran bakarak): Ben bunlara ölürüm...
GD: Çok abartma.
C: Abartmaya değerler.
Ş: Çok şirinler ısırmazlar değil mi?
LMH: Tabiki hayır ama eğer yaparlarsa ben de onları ısırırım.
Ş: Yaaa seni kuduz
MY: Binelim artık.
A: Sen niye gerginsin ? Korktun mu?
MY: Hayır boşver hadi.
Görevli eşliğinde sürmeye başladık. Her çifte bir kızak. 10 dakika sonra Sugalar başka yere gitti.
A: Neden ayrıldık ne oluyor?
MY: Başbaşa kalalim biraz.
Hızla ilerlediler. En sonunda dağ manzaralı orman yemeği kimse yok mumlar eşliğinde leziz bir yemek. Durdular.
A: Suga bu ne?
MY: Senin için. Gel( elini uzattı)
Oturdular. Yoongi heyecanla konuşmaya başladı;
MY: Kardeşine yapılan süprizleri görünce açıkçası kıskandım. Ve kendimi sönük hissettim. Sana yeterince sürpriz yapamadigimi düşünüyorum. O yüzden buradayız senin için bir hediyem var. Justin le
Tanışmadan önce aldım ama bir türlü fırsat olmadı. Öküz gibi eline de tutuşturmak istemedim.
A: Nedir o?
MY ( Kutuyu açtı): Bu senin için. Zevkime güvenerek aldım bilmiyorum beğenir misin,takar mısın?
A: Suga bu çok güzel!
MY: Biraz sönük bir hediye ama bir de...
A:?
MY: ( Rolex Saat kutusu): Bir örnek şeyleri pek sevmesemde bu saati sevdiğini biliyorum çift esyamiz olsun diye bunu da aldım.
A: Sen harikasin çok teşekkür ederim. Burayı nasıl ayarladin? Bunlar çok güzel!?
MY: Baldız niye uykusuz sanıyorsun?
Suga yaklaştı. Fesat Time!!!! Öpücük zamanı Heheh.

My Dream/1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin