Doğa'dan
Soğuk, metal bir kafes... Dağın başı... Önümde bir kafes daha var ve 10 avcı bizi gözlüyor.
Zero ise köşede bize bakmamaya çalışıyor.
Sanırım ağlayabilirim.
Who cares, ım a little cry baby man...
HeRnEysE
Önümdeki çocuk sinir bozucu bir şekilde kafasını parmaklıklara dayadı.
"Senin kanatların yok mu peki?"
Karşı kafesimdeki çocuk kahkaha attı.
"Tabiki de var seni aptal. Sadece nasıl ortaya çıkaracağını bilmiyor ve eğitilmemiş. Neden onu bırakmıyorsunuz ki?"
Takmamaya çalışarak kafamı çevirdim. Cevabı tekrar tekrar duymasına rağmen beni buradan kurtarmayı deniyordu.
"Aptal olduğumuzu mu sanıyorsun? Senden daha zekiyim çocuk; kendini Ainstein olarak görmekten vaz geç."
Güldüm.
"Kim kendini Ainstein sanıyor acaba?"
Benim fısıltı gibi bir sesle söylediğim şey yüzünden adam yüzünü buruşturup bizi bu demirleri eritmemizi engelleyen sıvıdan püskürttü. Acıtıyir .s.s...
"Hey, blueye senin adın neydi?"
"blueye? Beğendim. Bu arada benim adım Hiromi. Arkadaşlarım Hiro der."
"Peki; neden bu aptallarla aynı yere düştüğünü, bana yardım mesajı yolladığında da tam adres belirtmediğini sorabilir miyim gerizekalı?"
Omuz silkti.
"En fazla o kadarını yapabilecek gücüm kalmıştı."
Diğerleri bize mal mal bakarken elimden almaya çalıştıklarında ellerini yaktığım güzel kulaklığımı ve müzik çalarımı çıkardım. Kulaklıkları takıp onlardan uzaklaşmaya çalıştım.
Melanie klasörünü açıp bütün şarkıları oynata tıkladım. Sonra kafesimin içinde dönmeye başladım. O sırada Kafesin üstünde bir delik olduğunu fark ettim.
Gece oldu. Başımıza bıraktıkları nöbetçi bile uyumuştu.
"Hey blueye"
"Adım Hiromi"
"Umrumda mı? Herneyse, kafesimin üstünde bir delik var."
"Ben de de var ama geçebileceğim kadar büyük değil. Senin geçebileceğin kadar büyük mü?"
"Evet ama oraya ulaşmam biraz zor gibi..."
"Tamam, kanatlarını kullan?"
"NASIL DİYORUM İŞTEHH"
"Sakin ool, konsantre ol; şimdi gözlerini kapat ve en öok kaçmak istediğin anını düşün."
"Düşündüm."
"Kanatlarımız ruhumuzun bir yansımasıdır. Sakın gözlerini açma; anının bir kısmında onu değiştir. Arkandan kanatlarının çıktığını ve o günden kaçabildiğini düşü- waow... Bu kadar büyük olmalarını beklemiyordum doğrusu..."
Gözlerimi açtığımda kafesten taşan simsiyah, yeşil parıltılar saçan kanatlarla karşılaştım. kollarımı açıp kanatlarımı kapatıp etrafımda döndüm.
"Biliyor musun? Deliği siktir et, ben bu kafesi kırıyorum."
Güldü.
"O kadar güçlü olamazsın. O sıvı seni de etkiliyor. Kanatlarını ortaya çıkarabilmen bile bir mucize... Hem ses çıkarırs-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diabolik lovers (Buz Tutmuş Hayaller)
FanfictionBir Türkiye vatandaşı olan Doğa (evet yine isim bulamadım...) lise ve özel güçleri yüzünden Japonya'ya gider ve annesinin ayarladığı evi bulur. Ev arkadaşlarıyla tanışmak için evden içeri adım attığında ise, dönüşü olmayan bir yola girdiğini fark ed...