Bu gün okuldan çıktıklarında tek kelime etmeden yukarı çıkıp odasının kapısını kilitlemişti Doğa. Edebiyat dersinde Zero'yla ödevi sunmuşlardı ve sonrasında da bütün teneffüsleri beraber geçirmişlerdi. Açıkçası Doğa için sorun yoktu acı çekmekte ama ceza almamalıydı. Ceza alırsa anlaşılırdı ve Doğa sonrasında paçayı kurtaramazdı.
Dolabına ilerledi. Sıradan bir eşofman altı ve siyah bol bir kazak giydi. Yine de odasından çıkmadı. Yatağa oturup telefonuyla oynadı.
Bir saati geçik bir süre sonra kapısı sertçe çalındı. Doğa, açmadı.
Açmayacaktı. Sosyalleşmeye bir süre ara vermişti ve Reiji'nin kütüphanesine arada sızmak dışında 1 yıl boyunca hiçbir şey yapmadı. Hatta, iki üç günde bir yemek yediği için kardeşler kanını içemiyordu da. Fazla sağlıksız bir bünyesi oluşmuştu.
Uyumadan, en az 3 gün ayakta kalabiliyordu. Büyük ihtimalle insan bünyesine sahip olsa çoktan ölmüştü.
1 yıl, tam bir yıl boyunca enerjisiz yaşadı kız. Ciddi anlamda eskiden değer verdiği insanları önemsememeye başlamıştı. Aklında sadece mezuniyet vardı. Ve yıl sonunda, bütün okulun davet edildiği salak etkinliklerden biri çıkmıştı yine ortaya.
Doğa, odadan çıktı. Üstünde siyah bir atlet vardı ve altında da siyah bir kot vardı. Kulaklıklarını boynuna astı, gerindi, yüzüne gülümsemesini astı.
Odadan çıktığında Malikane'de kimse yoktu. Yani, gerçek anlamda kimse yoktu. Büyük ihtimalle herkes Reiji yüzünden sözde yoklama alınacak etkinliğe gitmişti.
Doğa ayağına spor ayakkabılarını geçirip dışarı çıktı. Evden çıkmasını istemediklerini biliyordu ancak öyle uzun süredir odasındaydı ki kapıyı kilitlemeye gerek bile duymamışlardı. Bir süre sonra okulun arka bahçesinden dolanıp spor salonunun arka kapısına ulaşabilmişti. Kapıyı açıp, güzel güzel süslenip püslenmiş insanların arasına girdi. Ne için geldiğinden bile pek emin değildi.
Ah, evet Shuu.. Çok uzun süredir 6 kardeşi de görmemişti. Gitmeden önce bir bakmak istemişti sadece. Karaoke gecelerini bölmeyecekti, uzaktan izleyecekti. Sakince, olay çıkarmadan, onlara kendini hatırlatmadan.
Belki eve gidince kızlara bir not bırakırdı, arkadaşlıklarını hala hatırladığına ve hatırlayacağına dair. Belki de sadece bir anı olarak bırakırdı bir şeyler...
Her neyse işte, şu an tek düşündüğü son bir defa görmekti ki, amacına da ulaştı. Sütunlardan birine yaslanıp, köşedeki Sakamakileri ve yanlarındaki kızları gözledi. Elbiselerini aynı dükkandan aldıklarına kalıbını basabilirdi. Demekki birlikte alışverişe çıkmışlardı.
Gülümsedi, eğlenebilmeleri hoşuna gitmişti. Yui, heyecanlı bir şekilde şarkı listesinde gezdiriyordu elini. Ayato bıkkınca bir şeyler söyledi. Büyük ihtimalle seç hadi artık diye sitem ediyordu.
Reiji gözlüklerini düzeltip, Usui'nin kulağına bir şey fısıldadı. Oldukça zarif bir çifte benziyorlardı.
Eh, Reiji ile ne kadar zarif olunabilirse değil mi?Laito, bir kaç kızla birden oynaşıyordu. Doğa kafasını çevirdi, sanırım şu an son görmek istediği şey Laito'nun sapıklıklarıydı. Subaru ise uzaktan onları izliyordu. Yüzündeki ifadeyi okuyabiliyordu genç kız.
"Neden böyle kardeşlerim var yaa rabbim iki dakika huzur istiyorum"
Kıkırdanasına engel olamadı. Kanato'yu da pek görmemişti ama herhalde Kanato bir köşede ayıcığıyla ilgileniyordu.
Kollarındaki izlerde gezdirdi kız elini, Shuu gelmemiş miydi?
Etrafı taradığı bir anda lacivert gözlerle karşılaşınca nefesini tuttu. Shuu genelde gözlerini açmayı reddederdi oysa...
Yanındaki pembe saçlı, adını hatırlayamadığı kız yılışıkça koluna girdi çocuğun, bir şeyler söyledi hevesle. Doğa'yı elbette ki fark etmişti. Kız farkında olmasa da o kadar özenerek gelenlerin arasında kara koyun gibi duruyordu. Göz altlarının morarmasına ve teninin iyice beyazlaşmasına rağmen gözleri hala aynı şekilde parlıyordu ve bu, dağınık kıyafetlerine rağmen, hala güzel görünmesine olanak kılıyordu.
Hepsinin karaoke yapacağını fark ettiğinde yüzünü buruşturdu. Tamam, bunu beklemiyordu işte.
Gerçi, niye beklemiyorsa...Bir 10-15 dakika kadar bekledi, pembe kız ve Shuu çıktığında dikkati çoktan dağılmıştı.
Birinin onu izlediğini hissediyordu. Daha da kötüsü, izleyen kişinin Zero'nun grubundan biri olduğunu biliyordu. Yeşil saçlı, saçının yan tarafını kazıtmış yeşil gözlü bir çocuktu. Fiziksel yapısı koşucu olduğunu hissettiriyordu ancak emin değildi.
Yeşil saçlı avcıya dikkatini vermişti ki kafasına dolan rahatsız edici ses yüzünden dikkati tekrar ve tekrar dağıldı. Öyle yumuşak ve büyüleyici bir sesti ki- ama hayır... Değildi. Çok rahatsız ediyordu. Beyninin Oksipital lobu sızlıyordu resmen. Ensesinin bitişinden başlayan bir beyin ağrısı vardı ve yavaş yavaş bütün beynine yayılıyordu. Gözünün önünde farklı renkler oluşmaya başlarken sütuna kendini vererek çöktü. Yeni fark etmişti titrediğini. Zaten zayıf kalmış bünyesi bu farklı, onu fiziksel olarak işlevsiz bırakan anormal sesi kaldıramıyordu.
Tuzak
Doğa geldiğine pişman olmuştu. Titreyen ellerini kulaklarına kapatmaya çalışırken daha fazla onu taşımayan bacakları yerle arasındaki 2-3 santimetrenin kapanmasına neden oldu. Görüş açısına yeşil bir şey girdiğinde nefes verdi. Gözleri koyulaşmaya başlamıştı.
"Yaklaşma!"
Kalabalıkta sadece karşısındakinin duyabileceği bir tonda, dikkatlice ağzından bir kelime bıraktı. Uyarısının etkili olduğunu umut etmek istiyordu. Ses öyle etkilemişti ki bünyesini, doğru düzgün duyamıyordu insanları. Birinin onu sarmaladığını hissetti. Kulağına yaklaşan soğuk nefes biraz kendine getirir gibi olmuştu.
"Hey, sakinleş. Tuzağa düşmeni engelliyorum. Sana zarar vermeyeceğim, tamam mı?"
Sözleri pek bir şey ifade etmese de, Doğa ağrının dindiğini hissediyordu, bu yüzden çocuk onu kucağına aldığında karşı çıkmadı.
"Hadi, buradan gidelim."
Kısa, evet.
Çok, çoook uzun süredir bölüm atmadım, evet.
Neden atmadım?
Toparlanamadım çünkü:) toparlayamadım. Bu bölümü de zaten artık burada olduğumu göstermek için atıyorum, özellikle sağlam bir bölüm atayım gibi değil de... Meh, geçiş bölümü gibi düşünebiliriz.Bu gerçek bir bölüm değildir. Sadece bilgilendirme+ geçiş dönemi
Hala kitabı okuyan bekleyen varsa, beklediğiniz için teşekkürler. Sizi uzun süre beklettiğim için özür dilerim, inanın sizden ayrı kalmak benim için çok zordu ancak gerçekten bir süre toparlamam gerekiyordu. Bana kızgın olduğunuzu tahmin ediyorum. Gerçekten bunun için üzgünüm, çok uzun bir araydı evet, ancak bir daha olmayacak. En azından "ara vermek" şeklinde değil. Bundan sonra zaten uzaklaşırsam direk bırakırım, sizi belirsizliğe sürüklemem daha fazla.
Ve şey flfmvlb bu kitap, benim kendimi geliştirmek için yazmaya başladığım bir kitaptı ve eğer içimden gelmezse, yazmam elbette ki. Ben bu kitabı okunsun sevilsin ya da çook ünlü olsun falan diye yazmıyorum. Eskiden de onun için yazmıyordum. Elbette ki okunmalar ve verilen yıldızlar mutlu ediyor ancak sadece onlar için içimden gelmeyen bir kitap yazmadım, kitabımı seviyorum.
Bir süre ara vermek sahte bölümler atmaktan iyidir değil mi?
Neyse, asıl demek istediğim şu;
Kaçmadım. Bir süre yoktum ve şimdi buradayım.
Kelime sayısı; 948
Hala imzasını bulamayan yazar, kaçtı~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diabolik lovers (Buz Tutmuş Hayaller)
FanfictionBir Türkiye vatandaşı olan Doğa (evet yine isim bulamadım...) lise ve özel güçleri yüzünden Japonya'ya gider ve annesinin ayarladığı evi bulur. Ev arkadaşlarıyla tanışmak için evden içeri adım attığında ise, dönüşü olmayan bir yola girdiğini fark ed...