"Ah hayır yapmış olamaz, cidden seni suya mı itti?"
"Evet..."
"E ya yüzme bilmiyorduysan?!"
"Yüzme bilmiyordum zaten... Debelenince o kurtardı beni..."
"Off, buradakilerin hepsi ayrı bir hayvan..."
Ağzıma bir tane patlamış mısır attım.
"hey Doğa-chan, eğer bizimkiler birer hayvan olsaydı sence ne olurlardı? Ama kötü hayvanlar söyleme..."
"Hmm, Kanato bir panda olurdu. Raito bir tilkiye çok benziyor... Subaru sessiz ve mızıkçı bir tip, ama anlattığın şeylere bakılırsa annesinden dolayı onu bir güvercine benzetebiliriz... Reiji... Hmm, gülünce dişleri bir timsah gibi oluyor ama kesinlikle timsah olamaz. O göz yaşlarını gördüm, yani-"
"Dur! Reiji ve ağlamak ha... Anlat lütfen..."
"Hayır..."
"Anlattttt!"
"Tamam tamam, kütüphanede konuştuk ya, o zaman gözleri buğulandı ve bir damla yaş aktı ama sadece bir damla..."
"Kızım, tebrikler, Reiji'nin ağladığını gören ilk insansın. Bu aya özel kıyafet olmadan gitmekten bile daha imkansız bir şey!"
"Neyse ya uyuyabilir miyiz? Uykum geldi..."
Yui gülerek tamam diyince rahatladım. Yorganı kafama kadar çekip uyumaya çalıştım ama uyuyamıyordum. Ben de çıkıp biraz hava alayım dedim. Sessizce yataktan çıktım ve kulaklıklarımı takıp aşağı indim. Sabahın ilk ışıklarıydı. Şu an gece okuluna gidenleri bırak tüm şehir uyuyordu. Hava gerçekten dondurucuydu ama takmadım. bahçede biraz gezindikten sonra bir bankta oturmak için çiçeklerle çevrili alana gittim. Bank yoktu ama büyükçe bir çardak vardı. İçinde de müzik dinleyen bir Shuu.
Yanına gidip konuştum.
"Hey, buraya oturabilir miyim?"
Shuu tek gözünü açtı ve bana baktı. Sonra başını evet anlamında sallayıp yana kaydı. Geldiğimden beri merak ettiğim soruyu sordum.
"Ne dinliyorsun?.."
"Genelde kafama göre takılıyorum ama şu an 'my demons' adlı bir şarkı dinliyorum."
"Hadi be!"
Çocuk bana sorgulayan gözlerle bakarken tek kulaklığını çıkarttım ve ona kulaklığımı verdim. Hafifçe kulağına yaklaştırınca gülümsedi.
"Güzel bir şarkı ama, kabul et..."
"Zaten şu sıralar favorim..."
Uzuun ve sıkıcı bir sessizliğin ardından Shuu bana döndü.
"Susadım. Ödülümü şimdi istiyorum..."
Tam eğilecekken ona kolumu uzattım.
"Al iç..."
Bana garip garip bakınca kafamı eğdim.
"Aptal kızlar gibi boynumu uzatacağımı düşünmedin umarım? Yok canım kalsın, şah damarımın kopmasını istemiyorum..."
Güldü ve bileğimi tutup ısırdı. Acıyordu ama filmdeki kızlar gibi çığlık atıp yüzünü buruşturacak kadar değil...
Ya da ben acıya alıştım...
Bir kaç dakika sonra bileğimden ayrıldı ve bana baktı.
"Kanının tadı... Çok güzel... Keşfedilmemiş bir bitkinin çayı gibi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diabolik lovers (Buz Tutmuş Hayaller)
FanficBir Türkiye vatandaşı olan Doğa (evet yine isim bulamadım...) lise ve özel güçleri yüzünden Japonya'ya gider ve annesinin ayarladığı evi bulur. Ev arkadaşlarıyla tanışmak için evden içeri adım attığında ise, dönüşü olmayan bir yola girdiğini fark ed...