"Hayır"
"Evet"
"Hayır"
"Evet"
"Hayır"
"Yapmak zorundasın"
"Umrumda değil."
"Yapacaksın"
"Yapmayacağım"
"Yapacaksın"
"Yapmayacağım"
"Yapmayacaksın"
"Yapacağım"
"AHHAA!"
"A M A N B E"
Sinirli sinirli baktım Lara'ya... O da güldü.
"Alt tarafı yürüyüşe çıkacaksınız."
"OLMAZ! Onun yanındayken sürekli bir bela açılıyor başıma..."
"Ama kulüp başkanınız istedi?"
"Başka bir şey istesin."
"Doğa neden Shu'dan bu kadar nefret ediyorsun?"
"Nefret etmiyorum ki... Sadece ben zaten ormana bir daha girmek istemiyorum. Bir de yan yana geldiğimizde bela mıknatısı gibi olduğum biriyle hiç gidemem."
"Neden ki?"
"Anlamadın galiba... AVCILAR ORMANDA!"
"Değil... Şehirdeki bütün avcıları Tokyo'ya çağırmışlar..."
"Sen nerede-"
"Zero söyledi. Seni görmeye gelmişti ama Laito'yla karşılaşmasıyla ağzının yüzünün dağılması bir oldu."
"Öhe benim neden haberim yok?"
"Sen Kanato'yla bahçede sızmış uyuyordun."
"Öhe neler olmuş..."
"Tabe kızaam, herneyse..."
Durdu ve kapının önüne bakıp kıkırdadı.
"Akise konuşmamız bitti saklanmana gerek yok"
Arkama döndüğümde Akise kapıdan başını uzatmıştı.
"Nasıl anladın?"
"E Doğa'nın kapısı bile koyu renkliyken bembeyaz saçın küçücük bir kısmı görünse de dikkat çekiyor."
Çıkıp kapıya yaslandı ve sırıttı.
"O kadar çok dikkatini çekiyorum yani?"
Lara'nın da geriye yaslanıp sırıttığını görünce gülmemek için kendimi kasmak zorunda kaldım.
"Belki... Bu kadar dikkat çekici olman benim suçum değil..."
"Ama benim sürekli dikkatimi çekmen senin suçun... Bu kadar sevimli olma."
Akise merdivenlere yönelirken Lara'nın yüzü domatesleri aratmayacak kadar kırmızıydı.
Bak domates diyince aklıma Zero geldi. Kiremit kafalı kankam ;-;
"Ulan flört evine çevirdiniz evi... Evin içi Ayato ve Yui yüzünden gül kokuyor zaten..."
"O niye lan?"
"Ya Ayato hani Yui'nin doğum gününde şaka olsun diye saçını pembeye boyatmış gibi peruk takmıştı ya... Sonra da Yui'den ayrılma şakası yapmıştı. Yui hala kızgın. Ona affettirmeye çalışıyor kendini..."
"Öhe neler olmuş..."
"Tabe kızam ben o kulaklıkları takınca Shu gibi soyutlanamıyorum malesef..."
"Shu dedin de... Lan çocuk bekliyor hadi"
Puflayarak kalkıp kot şort ve üstünde elime ilk gelen tişörtü geçirip saçımı sıkıca topladım. Tişörte bakınca göz devirdim. Gerçekten mi?
Tişörtte 'Best pyscho tsundere' yazıyordu ve yakın bir arkadaşım bana hediye etmişti. Göz devirip aşağı indiğimde Shu bana sinirli bir bakış atıp kapı açtı.
Yaklaşık yarım saattir ormanda Cp evi hakkında küçücük de olsa bir ipucu arıyorduk ki beynimde tuhaf bir ses yankılandı. Önümüze sarışın ve beyaz kanatlı bir kız çıktı. Kıkırdayıp bana elini uzattı.
"Doğa geliyor musun yoksa ağaç olmak gibi bir planın mı var?"
Kız yok olunca gözlerimi kırpıştırıp yürümeye devam ettim. En sonunda yıkık bir ev bulmuştuk. Cp evi değildi ama en azından bir ipucu bulabilirdik. Yani en azından Toby'nin wafflelarından bir parça felan... Daha önce burada olduklarına dair bir işaret bulsak...
Ama çok farklı bir şey bulduk.
Salonun ortasında bembeyaz kanatları olan sarışın bir kız oturuyordu. Bana bakıp sırıttı.
"Buldum seni..."
Kaşlarımı çattım.
"Bir dakika ya yanlışın var biz seni bulduk sen bizi değil... Hem sen Judge Angel's felan mısın? Onun kanatları olduğunu bilmiyordum. Bloody painter nerede?"
"Hayır, ben Judge Angel kadar güçsüz mü görünüyorum? Neyse önemli değil çünkü seni öldürdüğümde bunu düşünmen gerekmeyecek."
"Hağ? Ama nedeen?"
Hiromi daldı ve korkuyla kıza baktı. Eğildi.
"Leydim..."
Kız ayağa kalktı.
"Ne istiyorsun Hiromi? Buraya gelme dedim."
"Leydim, hayır Caroline... Lütfen onu öldürmeyin. O ırkımızın umudu-"
"UMUDU MU? Bu kız mı? Bu kız ancak bizi umutsuzluğa sürükler. Hem bana ismimle hitap etmemeni söylemiştim."
Bana döndü.
"Doğa, seni ırkımızı açığa çıkarmak ve bir avcıyla ilişki kurmak suçundan dolayı infaz etmek için gönderildim. Zorluk çıkarma ve sonunu kabul et. Daha seni tanıyanların zihnini sileceğiz."
Hiromi gözlerini büyüttü. Kızın yanına gidip kulağına bir şey fısıldadı. Kız gözlerini büyütüp bana baktı.
"Sen... Kesinlikle ölmelisin."
Hiromi daha da şaşırdı. Kız ise kılıcını çekip ben daha olayın şokundayken karnıma kılıcı geçirdi.
Küçük öksürük koptu boğazımdan... Karnımdan yayılan kan elime çıkarken yere yığıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diabolik lovers (Buz Tutmuş Hayaller)
FanfictionBir Türkiye vatandaşı olan Doğa (evet yine isim bulamadım...) lise ve özel güçleri yüzünden Japonya'ya gider ve annesinin ayarladığı evi bulur. Ev arkadaşlarıyla tanışmak için evden içeri adım attığında ise, dönüşü olmayan bir yola girdiğini fark ed...