Oturuyordu yine benliğiyle baş başa.
Buluşuyordu kendini göstermekten geri durmayan düşüncelerin kavurucu aleviyle, kucaklaşıyordu.
Nüfsu üzerinde engin olan insaf yoksunu duyguların esiri yüreği yorgunsa bile, alevin sıcağında yeşeriyordu. Yeşeriyordu yeşermesine lakin soluyordu yine aynı alevde. Bu kısır döngü var olmaya devam edecek. Biliyordu ki önce yeşerecek sonra eriyecek.
Varolduğu herşeydi sıkıntılı gerçeklerin farkındalığında düşünceleriyle kavgalı sevişmek.
Haykırışları eski püskü önemsiz bir defterin yıpranmaya meyil vermiş saman yaprağı kadardı. Emekle işlenmiş her bir sayfanın derinliğine, insanlığı anlatan kelimeleriyle bezenmiş bir saman yaprağı.
Kimseciklerin de niyeti olmadı defterin kapağını kaldırmaya, kaldırıp da içindeki seslenişe kulak asmaya.
Yanından geçip giden hayatlarla gözleri kesiştiğinde görünen bundan fazlası değildi dışardan.
Öylesine oturan biri, benliğiyle baş başa...22.08.16
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cümbüş-ü Fikir
No FicciónGün kendini geceye bıraktığında akla düşenlerin esiri bir insanın salak saçması çiziktirdikleri