5.BÖLÜM

161 23 14
                                    

SELAM! Bu bölümü ilk yorumu yapan elifb0 'a hitaben yazıyorum. Umarım beğenirsiniz. Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar kar tanelerim. Seviliyorsunuz!
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Birdenbire ışıklar açılıyor ve kulağıma gelen sesim konfeti patlamasından geldiğini anlıyorum. Şu an karşımda yaklaşık otuz kişi vardı.

Ne yani bana sürpriz mi yapmışlardı? Gözlerim sulanıyor. Acaba gerçekten beni seviyorlar mıdır?

Annem yanıma gelerek "Sana bir sürpriz hazırlamak istedim. Hem böylelikle herkesle tanışmış olursun."

Mesajı almıştım. Beni ailesine kabul ediyordu ve bunu bir parti düzenleyerek herkese gösteriyordu.

Annem "Ailemize hoşgeldin!" diyor, ardından bana sarılarak.

Onun sarılmasına o kadar çok karşılık vermek istiyordum ki. Hep merak ederdim; bir anne çocuğuna sarılınca çocuk ne hisseder diye. Şimdi anlamış oldum. Huzur...

Geri çekildiğinde gülümseyerek elimi tutuyor ve beni salonun ortasına götürüyor.

Uzun boylu, kumral saçlı ve kahverengi adamı göstererek "Baban." diyor.

Çok garip değil mi? Babanla tam on yedi yaşında tanışıyorsun. On yedi senedir seni cami avlusuna bıraktılarını düşündüğün insanların aslında seni seviyor olabileceğini düşünüyorsun.

Babam gerçekten çok genç gözüküyordu. Annem gibi. Babam "Merhaba kızım. Ben Kemal. Baban. Böyle de çok garip oldu ya. Şu an resmen kızımla tanışıyorum." diyor gülerek. Ardından bana sarılıyor. Ona da karşılık vermiyorum. Veremem. Vermemem lazım. En azından şimdilik.

Geri çekildiğim de annem yeşil göz ve kumral saçlı erkek çocuk ile yine yeşil gözlü ve kumral saçlı kız çocuğunu "Kardeşlerin." diyerek tanıştırıyor. Bu ailede de kimse babama benzememiş miydi?

Erkek olan "Ben Rüzgar. Bu da dünyanın en gıcık ikizi Elvan." diyor tüm tatlılığıyla. Gülümseyerek ikisine de sarılıyorum. Elvan cidden gıcık bir tipe benziyordu. Rüzgar'sa dünyanın en tatlı çocuğuydu. Yani görünüşte.

Annem beni çekiştirip iş adamlarıyla, arkadaşlarıyla ve akrabalarımızla tanıştırdığın da cidden hayattan bezmiştim. Otuz kişiyle tanışmıştım resmen. Bide hepsinin boş sorularına katlanmak zorunda kalmıştım.

Sonra Bora gelip gençlerle bahçede oturacağımızı söylemiş ve beni bu azaptan kurtarmıştı. Acaba ona Boraman mi desem? Düşündüğüm bu şeye kıkırdadığım da Bora "Hayırdır? Niye gülüyorsun?" dediğin de onu "Yok bir şey." diyerek geçiştiriyorum.

Bahçeye çıktığımız da bizim yaşlarımız da kızlı erkekli grubun yanına gidiyoruz ve ben hemen mindere oturuyorum. O sıra da Nehir'inde burada olduğunu farkediyorum.

İçeri de gözüm onu aramıştı ama bulamamıştım. Demek buraya gelmişti. Peki beni neden çağırmamıştı?

İçlerinden biri "Selam!" dediğin de onlara bakıyorum. Gülümseyerek cevap verdiğim de kızlardan biri "Eee anlatsana. Olayın ne?" Böyle meraklı kızları hiç sevmezdim ama cevap verecektim ki bir daha sormasın.

KARDELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin