6.BOLUM~Yetistirme Yurdu~
🍁Şu anda sadece gitmek istiyordum. Burdan, Naradan, dünyadan, evrenden. Yok olmak istiyordum. İçimde bir acı vardı boşluğun verdiği acı değildi bu. Kalbimin için de sanki göz yaşlarım vardı da canımı yakıyordu.
Bir süre sonra kalbimin içinde ki göz yaşları kanımla beraber vücuduma karışıyordu. Tutmuyordu hiç bir yerim. Kalbim dışında ağrıyan bir yerim de yoktu. Zaten önemli olan da kalp değil mıydı ki? Canımız yandığı nokta.
Akciğerlerimiz ve göğüs kafesimiz kalbimizi koruyordu ama şu anda hissettiğim duygudan koruyamıyordu. Ağlamak istiyordum. Her şey için ağlamak, sessizce, bir köşeye çekilip önüme göz yaşı dökmek istiyordum.
Belki Efkan gelir de göz yaşlarımı toplar diye düşünüyordum. Gelmezdi biliyordum farkına bile varmazdı.
Bir kez daha yutkundum ve başımı yere eğdim. Gözlerimi kısmıs ayak uçlarıma bakıyordum. Filiz ne diyecek diye bekliyordum.
Gözlerimi hafifçe yana kaydırıp Filiz'in ayak uçlarına baktım. Siyah botlarının önünde ki boya hafif eskimiş, dökülmüştü. Tabanlarında çamur vardı. Bordo çorapları ıslanmıştı. Islak yerleri, çorabın üst kısımlarına göre daha koyu renkteydi.
Sol ayağının topuğunda kendini dönderdi. Efkan bakıyordu şu anda. Bakmasam da biliyordum.
Belki de göz göze gelmişlerdi. Sevgi neden böyle acı veriyordu.
"Efendim." Dedi Filiz, sesi neşeli ve mutlu çıkmıştı. Verdiği cevaptan sonra Efkan'a gülümsemistim. Gözlerimi sımsıkı yumdum.
Ne Efkanı görüyordum ne de Filizi.
"Şey senden bir şey isteyeceğim." Dedi Efkan sesi utanmış gibi çıkmıştı. Kısık ve içten. Ne isteyecekti ki Filizden oysa ki daha dün tanışmışlardı. Ne isteyebilirdi.
Galiba Filiz konuşmak yerine başını sallamıştı seni dinliyorum der gibi. Yağmur damlaları yağmurluğun kapşonuna vuruyor. Tak tak ses çıkarıyordu. Zihnimde yankı yapan sesler acılarımın gürültülü melodisi gibi geliyordu.
Acılar bilmıyordu, yağmur dinmiyordu.
"Bu gün parkta ki hayvanları sen besler mısın?" Diye sordu Efkan. Filiz, Efkan'ın parktaki hayvanları beslediğini biliyor muydu ki. Buna daha fazla dayanamazdı.
"Senin ne işin var kı?" Diye sordu Filiz. Gözlerimi açıp başımı ona doğru çevirirken. Yüzünde hayvanları beslemeye istekli bir duygu vardı ama sorduğu soru duygunun tam tersiydi. Efkan'a bakmak istemiyordum, bakmayacaktım da canımı yakmıştı, yine yakardi.
"Şey ya benim bu gün yetiştirme yurduna gitmem gerekiyor da." Dedi kesik kesik çıkan sesiyle. Ona bakmadan bile ne yaptığını hissedebiliyordum. Bana bakmıstim daha sonra da başını yola eğmişti.
Yetiştirme yurdun da ne işi vardı ki. Sergi için olsa gerekti. Filiz başını bana çevirdi. Galiba parka beraber gidelim, ben tek gidemem demek istiyor ama Efkan burda olduğu için diyemiyordu.
Yaptığım şeyin farkında bile olmadan "Yetiştirme yurduna neden gidiyorsun?" Diyerek başımı Efkan'a çevirdim.
Başı yere eğik duruyordu. Islak pantolon uçlarına ve ıslak eskimiş ayakkabılarına bakıyordu. Yağmur damlaları saçlarına vururken rüzgar da ıslak saç tellerini sağa sola savuruyordu. Elleri hâlâ kabanın cebindeydi. Başımı kaldırıp yüzüme baktı. Kaşları biraz havaya kalkmıştı, onun haricinde yüzünde minik bir oynama yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/120269988-288-k445633.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDE ÖLDÜRDÜM
JugendliteraturUçurum kenarındaydık, kollarını belime sarmıştı. Biliyordum ki bir kaç dakika sonra beni burdan aşağıya itecekti. Kulağıma doğru eğildi. Nefesi rüzgardan dolayı üşüyen yüzüme çarpıyordu. "Senin suçun ne biliyor musun?" başımı sağa sola salladım, yüz...