Stajyer arkasını dönüp gider gitmez gözlerimi Daela diktim benden bir açıklama bekliyor gibi tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
"Gitsem iyi olacak," dedikten sonra yavaş adımlarla yataktan kalktığımda Dael kolumdan tutup gözlerimin içine baktı. Sanki gitmemi istemiyormuş gibi derinlerden bakıyordu.
Kolumda duran parmaklarının verdiği acıyı öylesine derinden hissetmiştim ki hemen kolumu ondan çekip ovaladım. Ama koluma baskı uygulamış olsa parmak izi ya da kızarıklık oluşması gerekmez miydi?
"Neden sürekli onunla birliktesin Em? Seninle yalnız kalmak için her fırsatı değerlendiriyor gibi hissediyorum."
"Sanane bundan? Sana hesap vermek zorunda değilim!"
"Evet değilsin ama kendine dikkat etmek zorundasın! O adam çok garip davranıyor."
"Asıl garip olan sensin," dedikten sonra kapıya doğru ilerleyip çıkması için kapıyı gösterdim.
"Pekala gidiyorum," deyip odadan çıktığında bende hemen arkasından çıktım.
"Stajyerin odasının nerede olduğunu biliyor musun Em?"
"Belki bana yardımcı olabilirsin bay ukala," deyip gülümsedim. Boynumdaki kolye anlam veremediğim bir şekilde parlamaya başladı.
Dael kaşlarını çatmış kolyeme bakıyordu bende kolyenin ışığının büyümesi ve etrafımı kalkan misali sarmasıyla koridora baktım. Sağ taraftan karanlık bir gölge bana ve Daela doğru yaklaşıyordu. Yüzü ışığa çıktığında o gölgenin beni öldürmek isteyen Raven olduğunu anlamıştım.
Şimdi anlıyordum kolyenin neden kalkan olarak etrafımı sardığını! Raven kötü biriydi ve kolye benim kalkanım olarak benim tehlike altında olduğuma dair etrafa uyarı ışığını yayıyordu.
"Ah, Emily! Demek hala yaşıyorsun,"
"Sende hayal kırıklığı yaşıyor gibisin. Bu durum seni çok üzmüşe benziyor!"dediğimde Ravenın yüzü morarmıştı. Tehlike dolu bakışlarını üzerimden alıp Daela doğru çevirdi.
"Biraz yürümek istiyorum bana eşlik eder misin Dael?" diye sorarken kolunu aralayıp Daelın koluna girmesini bekledi. Daela doğru döndüğümde kısa bir süre gözlerinin içine baktım. Herhalde o kızın koluna gitmeyecekti.
"Tabiiki," demesiyle gözlerimi devirip hızlıca oradan uzaklaştım.
"Seni kıskandı!"
"Kimin umrunda?" deyip gülümsedikten sonra kol kola yürümeye başladılar.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Dael.
Raven okulun koridorlarından aşağıya indiklerinde onları kimsenin göremeyeceği bir yerde durdu.
"Sana göstermek istediğim bir şey var. Oldukça hoşuna gidecek bir şey hemde!" derken daha önce kimsenin görmediği gizli bir geçide gelmişlerdi. Okulun en alt katından yer altına açılan gizli bir bölüm.
"Burasıda neresi böyle?"
"Eskiden ceza alan öğrencilerin cezalandırılması amacıyla kullanılan bir mahzen!"
"Peki buraya neden geldik?"
"Soru sormayı bırak ve beni takip et yakışıklı."
Geçit kapısına vardıklarında kapının üzerinde kara kanatların sembollerini taşıyan bir kaç sembolün üzerine dokundu. Semboller Ravenın elinin temasıyla renklendi kapının kilidi büyük bir gürültüyle açıldı. Dael şaşkınlıkla kızı izlerken Raven ona doğru dönüp çarprazca gülümsedi.
"Ekilenmiş gibi görünüyorsun kötü çocuk."
"Senin gibi büyüleyici birinden etkilenmemek mümkün mü Raven?"
"Ah Dael! Ateşli bir öpücüğü hak ettin. Ama şu an iş başındayız o yüzden bunu sonraya saklıyorum."
İçeriye girdiklerinde çok uzun bir koridor ve bir sürü mahzen vardı. Dael yutkunarak Ravena baktığında kızın oldukça rahat olduğunu gördü.
"O sersemin hangi mahzende olduğunu hatırlıyor olamazsın değil mi?"
"Koridorun en sonundaki mahzende dedi ve yürümeye başladı."
"Onu neden hapsettin?"
"Çünkü o olmak istemeyeceği biri artık!"
"Nasıl yani? Yoksa o..."
Raven Daela doğru dönüp haince gülümsedi.
"Evet! O artık bir kara kanat!"
*****
Sizce Ravenın mahzene kapattığı o kara kanat kim?
Raven ve Dael neden birlikteler?
Emily'nin kolyesi onu kimlerden koruyor?
Geri dönmek güzel. Hepinizi çok özledim ve kurgumu da öyle ;)