#1PENCERE BOŞLUĞU

55 4 8
                                    

Uyandığında hemen kalkmadan yattığı yerin yanında duran pencereden daha aydınlanmamış gri havaya baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyandığında hemen kalkmadan yattığı yerin yanında duran pencereden daha aydınlanmamış gri havaya baktı. Son zamanlarda sürekli erken kalkmaya başlamıştı.. İçini boğan gri renkle günününde iç bunaltıcı geçeceğini anlamıştı. Hevin için son bir hafta işte bu gri hava kadar kötü, yorucu ve kasvetliydi. kalktı bir sigara yakıp telefonuna uzandı. uyanır uyanmaz sigara içmek başını döndürüp midesi bulandırıyordu. telefonunu açar açmaz tüm o zırvalıkların içinden onun son yazdıklarıyla karşılaştı. Neden bu kadar mutsuz uyandığını yeniden hatırladı.

BİRKAN; "Düşünme artık bunları... olmayız artık olmak istemeyiz. Bu son olsun Hevin iyi geceler"

Geride kalan tüm mesajlar kız arkadaşlarının yaptığı aptal geyikler idi. Bir kaç kıyafet fotoğrafı ve biraz dedikodu. Onca mesajın içinden Birkanın attığı mesaj içini burktu. Hava şuan gri değil aydınlık olsa bile içinde oluşan burukluk hissi giderilemezdi diye düşündü içinden. Telefonu kapadı ve kenara attı. saat 09.00'da dersi vardı. Bugün yeni dönemin ilk günüydü Birkanla aynı sınıfta olduklarını düşününce canı bir kez daha acıdı. üniversitenin ilk gününde onu ilk gördüğünde hissettiği heyecan yerini hayal kırıklıklarına bıraktı "umarım bugün okulu asar ve gelmez" diye içinden geçirdi. kendi kendine düşüncelerine dalmışken telefonu çaldı arayan Deniz idi Deniz Hevinin en yakın arkadaşlarından biriydi küçük çaplı kız gruplarının bir parçası. Çok güzel kızıl saçları vardı ve tam bir çılgındı. Hevin telefonu açtı

Deniz; Günaydın güzellik 1 saat'e hazır ol seni alayım dönemin ilk günü tek gitmek istemiyorum.

Hevin; Keşke senin kadar istekli olabilsem...

Deniz; Çık artık şu depresif moddan her son bir başlangıç. Bugün yeni bir sayfa senin için.

Hevin; Sanırım öyle...

Deniz; 1 saat sonra kapındayım öptüm güzellik.

Hevin hazırlanmak için duşa girdi. Duştan sonra saçlarını kendi kendine kurumaya bıraktı böylece saçlarının güzel dalgaları daha belli oluyordu. esmer tenine çok az makyaj yaptı. Kocaman kahverengi gözleri son bir haftada çökmüştü. Hiç düşünmeden kot ve ütüsüz bir oduncu gömleğini üstüne geçirip evden çıktı. Daha deniz gelmemişti Hevin bir sigara daha yaktı. Sigarasını içerken bu kapının önüne Birkanın onu kaç kere bıraktığını hatırlamaya çalıştı. Tebessüm vardı suratında. Birkanın onu bu eve son bırakışını ve muhtemelen bir daha bırakmayacağını hatırlayınca yüzündeki tebessüm gözlerinin dolmasına dönüştü. Dalmış düşünürken bir korna sesi duydu. 

Deniz; Heeey! Bu yaşta hayatını bu kadar sorgulama bitanem erken yaşlanırsın!

Hevin koşarak arabaya bindi "günaydın" dedi ve yol boyu sadece yolu izledi. Okulun kapısına yaklaşmışlardı Hevinin midesi bulanmaya başlamıştı. Onu görmek istemiyordu. Ona dokunmadan onunla kahkaha atmadan onunla aynı sınıfta olamazdı... Bu çok yorucu olacaktı. Olabilecek her şeyi göze alarak okula girdiler. Park edip arabadan indiler. 

Deniz; hadi ilk dönemin ilk çayını ben ısmarlayayım kantine gidelim. Bade bizi kantinde bekliyormuş.

Hevin kafasıyla Denizi onayladı kantine doğru çıktılar. Kantinin teras kısmına geçtiklerinde Bade onları oturarak bekliyordu. Bade dünya tatlısı ve her şeye aşırı iyimser bakan sarışın bir kızdı. Hevin ve Denizi görünce gülümsedi ayağa kalktı

Bade; İşte benim bebeklerim! 

Deniz gülerek; Sabahın köründe nasıl bu kadar süslendin ? Delisin sen.

Bade; Bakımlıyım diyelim.

Hevin; Ve mutlu...

Bade Hevine dönerek; bugün kız gücünü kullanıyoruz! O domuza yüz vermek yok. Ne bu hal ya insan bir süslenir gömleğini bile ütülememişsin Hevin.

Hevin Badeyi umursamadı omuzunu silkti ve oturdular. Deniz çayları alıp geldi oturup dersin başlama saatine kadar muhabbet ettiler. Dersin başlamasına 10 dakika kala kalktılar sınıfa doğru yürümeye başladılar. Hevin içinden "Ne olur uyuyakalsın ne olur gelmemiş olsun" diye geçirirken midesinin bulanma hissi yeniden geri geldi. Elleri tİtremeye ve gözleri dolmaya başladı. Tam sınıfın kapısında Birkan Sıla ile konuşuyordu.

Bade; Sıla mı ?!

Deniz; Bu çocuk haddini aştı!

Bade; onu boğmak istiyorum! Tam şuan şurada!

Hevin kafasını eğdi; istediğiyle konuşur o tarafa bakmayı kesin.

Sınıfa geçtiler Hevin hala titriyordu ağlamamak için boğazında oluşan yumrukla uğraşıyordu. Ders başladı Sıla ve Birkan tam önlerine oturdu. Birkan kafasını kaldırıp bakmamıştı bile... Hevin onları görmemek için ders boyunca kafasını masaya koyup uyumaya çalıştı.



MerdümgirizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin