13/ Bradley?

3.2K 249 27
                                    

"Seni anlamıyorum Alexis, bu kadar güzelken kendini çirkinleştirmen tamamen saçmalık."

Elimdeki ıslak mendille yüzümü temizlerken bir yandan da Jessica ile konuşuyordum.

"Jessica bunu neden yaptığımı biliyorsun."

"Evet biliyorum ve haklısında ama yine de bu durum fazla garip."

Ona kafa sallarken çöplerimi attım ve miniklerimi kucağıma aldım. Bir yandan da mis gibi kokularını içime çekiyordum.

Jessica'nın iç çekişiyle ona baktım. Bize gülümseyerek bakıyordu. O benim en yakınımdı ve gerçek anlamda her şeyimi bilen tek kişiydi sanırım.

Çok zor şeyler yaşamıştı. Gencecik yaşta -biri daha bebek ve biri 7 yaşında bana aşık bir erkek- iki çocukla ortada kalmış bir kadındı. İşi vardı ama zar zor geçiniyordu. Ve bende her hafta ziyaret bahanesiyle bir şeyler getiriyordum.

"Neler oldu şu yeni okula geçtiğimden beri bir bilsen. Ah Jessica, kafam o kadar karışık ki."

Ona kısaca olanları anlatırken bir yandan da minik hayranımı gıdıklıyordum. Onun kahkahalarını duydukça içim huzur doluyordu.

"Bilemiyorum Alexis sen yine de Jack ve Bradley'e dikkat et. Ne olur ne olmaz."

"Haklısın sanırım, kendimi fazla kaptırmasam iyi olur."

Ellerimi miniğimden çekip Jessica'nın kucağındaki bebeğin yanağını okşadım.

"Bu arada Lilly senin prenses olduğunu biliyor mu?"

Derin bir nefes çekerken kafamı salladım. "Hayır."

"Anlattığına göre iyi bir kıza benziyor.Ama yine de söylememekle iyi yapmışsın. Daha erken onu iyice tanımalısın."

Jessicaya kafamı sallayıp yanağına öpücük kondurdum. Verdiği abla tavsiyeleri içimi rahatlatmıştı. Verdiğim kararlardan daha emindim şuan.

"Artık gitsem iyi olur sanırım. Annem akşam için yemeğe çağırdı."

Jessica dudaklarını büzüp yavaşça başını salladı. Erkenden gitmemden hoşlanmadığını biliyordum. Boynuma dolanan minik kollarla gülümsedim. Aynı bu minik gibi.

"Beni biraz daha bekle tamam mı? Biraz daha büyüyüp seni alıcam. Evlenip mutlu olucaz."

Küçük bir kahkaha atıp yanağını öptüm.

"Ah benim prensim seni sonsuza kadar bekliyeceğim."

O da benim yanağıma öpücük kondururken Jessica kahkahalarla gülüyordu. Ona da sarılıp bebeği yavaşça öptüm.

Arabama binerken hiç olmadığım kadar mutlu ve huzurlu hissediyordum.

Direk kraliyet sarayına giderken bir yandan da Jack'in gelip gelmeyeceğini düşünüyordum. Gerçi ailesi geliyorsa zorundaydı. Başka şansı yoktu.

Hızlıca girip çalışanlara selam vererek odama çıktım. Ben duşumu alırken görevlilerin beni hazırlamak için içerde beklediklerini biliyordum. Onları bekletmemek adına hızlıca üzerime yumuşacık bornozumu geçirdim.

*

Bir saat sonunda artık hazırdım. Görevlilerin hafifçe eğilerek verdikleri selamdan sonra çıkmalarını izledim.

Kırmızı elbise tahmin ettiğimden bile hoş durmuştu üstümde. Aynada kendimi iyice süzüp kraliyet salonuna indim. Tahtta oturan anne ve babama eğilerek ufak bir selam verdikten sonra onların yanında bulunan tahttaki yerimi aldım.

Resmi geçen ufak bir diyalogtan sonra babam derin bir nefes aldı.

"Seni oralarda savunmasız bırakmak hiç hoşuma gitmiyor Erica. Bizden uzakta olmana dayanamıyorum."

Sesinin sonlara doğru titremesine karşı gözlerim doldu. Her ne kadar o bir kral olsada o da bir babaydı. Hüzünlü bir bakışla karşılık verdim ona.

"Ama böyle daha mutlu olduğunu görebiliyorum. Hayatını kendi halinde yaşamak istiyorsun, bunun farkındayım. Burada yönetim işlerinden  seninle fazla ilgilenemedim ve bunun için çok pişmanım."

Hızlıca kalkıp babama sarıldım. Bu duygusal konuşma beni şaşırtmıştı. Babamın bu kadar anlayışlı olması ona karşı olan sevgimi daha da büyültmüştü sanki.

Bizim bu diyaloglarımız sırasında Jack ve ailesi gelmişlerdi. Hep beraber  geçen sıkıcı ve resmî yemeğin ardından artık daha fazla dayanamayacaktım. Kusma evresine  bir adım kala sonunda gitmişlerdi.

Jack yemek boyunca sadece ilk geldiğinde bana sinsi bir bakış ve gülüşle selam vermiş ve daha sonra bir daha yüzüme bile bakmamıştı. Yani bu garipti. Bana yani Prenses Erica'ya olan soğukluğu ve nefreti kafamı karıştırıyordu. Neden benim açığımı bulmak için bu kadar uğraşıyordu ki?

Düşüncelerimi de peşime takarak sıcak bir duşa girdikten sonra tüm vücudumu saran yorgunlukla bugün burda kalmaya karar verdim. gece yumuşacık yatağımda uykuya dalarken son düşündüğüm şey ne kadar doğru ve yerinde bir karar verdiğimdi.

***

Sabah misler gibi uyandığımda az ötemde benim uyanmamı bekleyen yardımcılarımla gülümsedim. Onlara gerek olmadığını ve birazdan kahvaltıya geliceğimi söyledikten sonra deyim yerindeyse postaladım.

Altıma siyah etek giyip üzerime bol beyaz bir tişörtle tamamladım. Uzun sarı saçlarımı tarayıp saldım.

Uzun ve eğlenceli bir kahvaltıdan sonra evime nihayet gelmiştim. Bugün okulu asmam umrumda bile değildi. Lilly umarım yalnız gittiği için üzülmemiştir.

Odama girdiğimde gördüğüm ayıcıkla küçük bir çığlık attım. Lunaparkta istediğim ayıcığın üç katı şuan odanın ortasındaydı. Kenarda gördüğüm notla hızlıca ilerledim.

"Alexis ben Lily, bu ayıcık gece geldi. Kimden olduğu belirsiz.. Ama tabii ki benim aklımda biri var :))"

Notuna göz devirerek ayıcığa baktım. Onun aklındaki kişiyi adım gibi biliyordum. Bradley...

Gizli PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin