CD 13

823 104 227
                                    

Bir Ay Sonra

07.04.2017

#Ella

"Teşekkürler Bay Horace." Dediğimde çoktan buradan gitmek için ayaklanmıştım. O ise benimle beraber ayağa kalkıp elimi sıkmış ve bana sıcacık bir şekilde gülümsemişti.

Odadan çıkmak için arkamı döndüğüm an adımı seslendi. "Ella." Geri dönüp ona baktığımda bana üzerine birkaç kelime karaladığı bir kağıt uzattığını gördüm.

"Reçeten, ilaçlarını sakın ihmal etme." İtaatkar bir şekilde başımı salladım ve uzattığı reçeteyi aldım.

Bay Horace'ın odasından çıkar çıkmaz karşıma Jace çıktı. Odanın karşısındaki koltuklardan birine oturmuş telefonu ile uğraşıyordu. Üzerindeki mavi kazağı gözlerinin rengini ortaya çıkarmış ve adeta bir melek gibi görünmesini sağlamıştı.

Hafifçe öksürüp çıktığımı belli ettiğimde bakışlarını bana kaldırıp ayaklanması sadece saniyeler içerisinde gerçekleşmişti. "Hadi hemen gidelim Ella. Kurt gibi açım ve Sally yaptığı yemeklerin fotoğraflarını atıp duruyor." Dediğinde elimde olmadan kıkırdadım.

Bana uzattığı koluna girdim ve hastanenin koridorlarında, çıkışa ulaşmak için yürüdüm. Son bir ayda büyük gelişme kaydetmiştim ve bundan memnundum. Zihnim açıktı ve saçma sapan halüsinasyonlar görmüyordum.

Harry'nin geldiğini gördüğüm/sandığım gün ben uyuyakaldıktan sonra odamın kapısını kırmışlardı. Muhtemelen bunu yapmaya onlara Harry ile olduğumu söylediğim cümlemden sonra iyi olmadığımı düşündükleri için karar vermişlerdi.

Bense onların kapıyı kırarken çıkarttığı gürültüyle doğal olarak uyanmıştım. Yanımda Harry yoktu, hiç gelmemişti. Gerçek olan tek şey Cd'yi izlediğim kısımdı, sonrasını bilmiyordum.

Neler olduğunu fark etmemle yatakta çöküp kalmıştım. Deliriyorum, demiştim onlara kısık çıkan sesimle. Fakat bu sefer ciddiydim.

Bunu söylememle beraber Jace beni sakin olmam konusunda uyarmış ve doktorla arasında geçen konuşmayı anlatmış, şizofreni başlangıcında olabileceğimden şüphelendiklerini ve destek almam gerektiğini söylemişti.

O günden sonra haftada üç kez düzenli olarak Bay Horace'ı ziyaret ediyor, antidepresan ve bir sürü ilaç alıyordum. Gittikçe iyiye gittiğimi biliyordum, ilaçlar ve terapiler işe yarıyordu, üstelik bu süreç içersinde ise bir saniye bile yalnız kalmıyordum. Kelimenin tam anlamıyla.

Uyurken birer saat aralıklarla Sally veya Jace tarafından -Jace artık zamanının çoğunu bizim evde geçiriyordu ve kendisini bakıcım ilan etmişti- kontrol ediliyordum. Evde tek başıma kalamıyordum. Tuvalete bile gitsem kapımın önünde bekliyor ve normale göre birkaç dakika fazla beklersem hemen kapıyı tıklatıp iyi olup olmadığımı soruyorlardı.

Başlarda buna ciddi anlamda çok kızıyordum. Ama hem alışmaya başlamıştım hem de beni düşünen insanları artık kırmamam gerektiğinin farkına varmıştım.

Hastaneden çıkıp Jace'in arabasına bindiğimizde elimi uzattım ve radyoyu açtım. Arabanın içini hüzünlü bir Adele şarkısı doldurdu. Nisan ayında olmamıza rağmen hava bozuk ve yağmurluydu. İnsanlar renkli şemsiyelerini ellerine almış damlalardan mümkün olduğunca kaçıyorlardı.

"Hayattaki en büyük pişmanlığın ne Jace?" Diye sordum aniden gelen bir dürtü ile. Sorum karşısında bir an başını bana çevirdi sonra tekrar yola döndü. Uzun bir nefesi kesik kesik verdi ve konuşmak için dudaklarını araladı.

sixteen cd's  | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin