The Last Dot Of The Story (.)

1.2K 111 336
                                    

10 Yıl Sonra

08.02.2028

#Mell

Acı asla geçmez yürekten. Kazısan da, söküp atsan da izleri kalır. Bu yüzden acı asla geçmez yürekten, sadece alışılır. Ella da alışmaya çalıştı, çok çalıştı. Ama sadece çalıştı.

Çünkü o en büyük acıyı yaşamıştı, delirmedi, kendini bu dünyadan silmedi, sırf onun için gülümsemeye ve yaşamaya çalıştı. Her gün anılarla oyalandı. Eski eve ziyaretler yaptı.

Her dokuz şubatta kendinden geçti. Her dokuz şubatta, kapısına gelen M&M'li pasta dışındaki bütün pastaları çöpe attı. Onun gönderdiği bir şeye nasıl zarar verirdi ki zaten?

Yıllarca sabretti, sabretti. Bir gün ona kavuşacaktı. Bunu biliyordu ama zordu. O gün, sokağın sonundaki evde erkenden uyandılar. Kadın kahvaltıyı hazırladı ve diğerlerine seslendi.

Üç kişi masaya oturup ortamda değişik bir hava ile kahvaltılarını yaptılar. Kadın, çocuğa yumurtasını bitirmesini tembihledi. Hep beraber masayı toparlayıp hazırlanmaya başladılar. Bugün özel bir gündü.

Adam üzerini giyinmeye yeni başlamışken kadın çoktan hazırdı. Yan odaya geçip henüz altı yaşında olan oğlunu giydirmeye başladı. Çok güzeldi. Kadının babasının saçları gibi kıvırcık saçları vardı. Ve adamın annesinin gözleri gibi yemyeşil gözleri.

Adını taşıdığı kişiye bu kadar benzemesi etrafındaki herkeste değişik bir etki bırakıyordu. Herkes ona hayrandı. En çok da Ella ona hayrandı. Ella çocuğa resmen tapıyor, onu her gördüğünde içinde bir burukluk oluşuyordu. Nasıl olur? Diye düşünmeden edemiyordu.

Kimse ona karşı gelemiyordu, kimse ona bu minik çocuğu fazla şımarttığını söylemiyordu, yapamazlardı çünkü. Bunu yapmaya kimse cesaret edemezdi. Kadın, Sally küçük çocuğu hafifçe azarladı.

"Hadi ama Harry, bana yardımcı ol biraz." Derken çocuğun minik ayağından çorabı geçirdi. Küçük çocuk ofladı. Somurtmaya başladı, annesine soran gözlerle baktı.

"Neden Ella'nın her doğum gününde ölülerin yattığı yere gidiyoruz? Orası çok ürkütücü, Sam orada hayaletler olduğunu söyledi." Diye yakındı. Sam anaokulundan bir arkadaşıydı.

Sally, oğlunun ellerini tuttu. "Baban benim neyimdi hayatım?" Dedi şefkatli bir sesle. İçi burkulmuş, suratında acı bir tebessüm oluşmuştu. Çocuk işaret parmağını çenesine yerleştirip düşündü.

"Aşkın! Değil mi anne? Çünkü onu çok seviyorsun." Neşeyle konuştu. Yanakları pembeleşmişti ve çok tatlıydı. Sally başını salladı.

"Orada Ella'nın aşkı uyuyor bir tanem. Ella'nın doğum gününde oraya yatmaya gittiği için, önce onu ziyaret edip sonra pasta kesiyoruz. Anlıyorsun değil mi?"

"Yani Ella'nın aşkı öldü mü? O yüzden mi oyun oynarken bile üzgün?" Küçük Harry de Ella'yı çok seviyordu. Tıpkı büyük Harry'nin sevdiği gibi. Ona teyze ya da hala dememişti hiç, sadece Ellaydı o.

En yakın arkadaşı, Ella onunla birlikte çocuk oluyordu. Sally usulca başını sallayıp oğlunun saçlarını karıştırdı. "Evet," Dedi ses titrerken. "Öyle oldu."

sixteen cd's  | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin