Ağlamakla yükümlüdür bazı gözler. Kendilerine mutluluğu yasaklamış, lanetlemişlerdir. Eskiye dair anılara ağlarlar, o anılara dönemeyecek olmalarına ağlarlar hatta bazıları onlar kadar güzel anılara bir daha asla sahip olamayacaklarına ağlarlar. Bazen içe akıtırlar gözyaşlarını, bazen dışarıya taşar damlalar. Çoğunlukla kan akar irislerinden. O kan ciğerlerine dolar da nefes alamaz, her gece ay ışığında boğulurlar. Kalpleri pompaladığı her kana anılar dolusu acı katar. Ruhları kendini sevda zincirine vurup sürgün ederler yahut ayrılık halatıyla aşk ağacına asarlar kendilerini ve usulca, acı yakarışlarını rüzgarlarla susturup intihar ederler.
Bazıları ruhunun ölü olmasına dayanamaz keser nefesini, büyük bir kısmının buna cesareti olmaz, diğer kısımsa yaşayarak kendine eziyet etmek ister. Çünkü onlar sol yanlarını hediye ettikleri insanları kırmışlardır, canlarını yakmışlardır bu yüzden yaşayarak, onlara çektirdikleri ve kendilerini mahkum ettikleri bu durumun acısını dibine kadar hissetmeye mahkum ederler kendilerini.
Biraz ben gibi...
Biraz sevdiğinin kıymetini bilemeyen herkes gibi...
Defterin siyah kapağını kapatıp masanın ucuna ittim. Yan taraftaki yatağa attığım bedenimi yorganla örttükten sonra kafamı koyduğum yastığa yaşlarımı akıtmadan önce Beyaz Çiçek'imin kokusuyla dolup taşan hırkayı burnuma bastırdım. Her nefeste koku ciğerlerime dolarken kapanmış göz kapaklarımda gülen yüzü beliriyordu ve gözyaşlarım bir yıldız gibi kayıyordu yanından...
🌼🌼🌼🌼🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalemimden Dökülenler
Non-FictionYıldızlarla dolu mürekkebe sahip sessiz kalem geceleri çıkardı ortalığa. ☆ Gökyüzünü kendine kağıt yapar gece boyu yıldızlarını akıtırdı. ☆ Her yıldızda farklı bir duygu ve o duygu etrafında dönen düşünceler olurdu. ☆ Sessiz bir yüreğin konuşma ç...