HARRYNİN AĞZINDAN:
İskeleye yöneldik. Kimse olmuyor genelde, kimse yoktur yani. Biz arada buraya gelip düşünürdük, bu bize iyi geliyordu.
Konuşarak iskelenin güneşe karşı olan kısmına gelmiştik. Burada iki çanta var ama sahibini göremiyorum ? Neden çantaları bıraksınlar ki ? Neyse alırlar heralde, güneş batıyordu.
Güneşin karşısına oturduk. Ama ayaklarımızı uzatmadık. Aman düşeriz falan, şimdi ıslak ıslak eve dönmek zorunda kalırız, donarız falan aman diyim.
İPEK'İN AĞZINDAN:
Bu.... Yaptığımıza .... İnanamıyorum....
İskelenin altında buz gibi suyun içinde gitmelerini bekliyorduk. Gitsinler de çıkalım. Allah'tan çok iyi yüzme biliyorduk da yüzüyorduk. Güneş batmak üzereydi.
Şimdi merdivenlerden çıksak görürler çünkü merdivenler tam yanlarında.
Yarım saat oldu bi kalkın ya. Sadece konuştuklarını duyuyorduk. Ne söylediklerini anlayamıyorduk. Yarım saattir sopsoğuk denizin içindeyiz. O gelen köpekbalığı mı ne ? Yok yine saçmaladım. Balıkmış :D
ZAYNİN AĞZINDAN:
Geleli 1 saat oldu. Kalksak iyi olur. Güneş batmıştı, hava yine aydınlıktı.
O değil de yanımızdaki çantaları kimse almamıştı. Harry çantaların yanına gitti. İçinden bir defter çıkardı. Her ne kadar çantasını karıştırmamasını söylesem de dinlemiyordu.
-Sadece defterine bakayım, dedi.
Yanına geldim. Meraklı Harry. Bunlar kız çantasıydı. Elindeki defterdeki yazı inci gibiydi, her kiminse çok çalışkan olmalıydı.
Adı yazmıyordu. Ama ilk sayfasında bizim okulun adı yazıyordu. Bizim okuldandı.
-Bence biz alalım çantaları , yarın soruştururuz.
Dedi Harry. Mantıklı , burda kalırsa atılabilirdi. Yani yarın araştırır , kimlerinse ertesi gün verirdik.
Çantaları da aldık ve iskeleden ayrıldık. Pembe çantayı ben aldım. Harry de mor çantayı aldı.
MELİS'İN AĞZINDAN:
-Gittiler mi ??
Dedim. Donmuştuk. Bir saat olmuştu beeee....
-Gittiler.
Yavaşca merdivenden çıktık. Gitmişlerdi. Merdivenden çıktım. Ardından da İpek çıktı. Donuyordum. Her yerimizden su akıyordu. Bu yaptığımız delilik. Resmen iskeleden kendimizi attık!
Saçımdaki suları sıkıyordum. Bi dakka .... Çantalarımız ?! Onlar nerde ?! Te... Telefonlarımız da ordaydı. Yoksa.... Yoksa çantalarımızı mı aldılar ??!
-İpek....
Dedim korku dolu bir şekilde.
Saçındaki suyu sıkıyordu.
-Evet ?
Dedi.
-Çantalarımızı almışlar !
Dedim.
Dediğimde 'Ne !!!!' Diye haykırdı. Devam ettim.
-Ç... Çantamda telefonum var !
Dedim. Telefonumun kilitli ekranında ben, ana ekranında ise Harry var ! Hem de şifresiz ! Aman Allah'ım ! Ya görürse ?!
Bunu İpeğe söyledim. İpekte de öyleydi, yani İpeğin de Zaynin ve kendisinin resmi vardı ve şifresi yoktu. Ya kurcalarlarsa ?! Ya öğrenirlerse ?! Ki ben olsam kurcalardım çantayı.
O çantaları almalıydık kurcalamadan. Ama nasıl ?
Taksiye binip eve geldik. Taksici bize ters ters bakıyordu ama napalım denize atladık heralde.
Evlerimiz yan yana olduğundan dolayı beraber indik, taksinin parasını bölüştük.
Eve geldiğimde bizimkilere görünmeden odama kaçtım. Islaktım ve nedenini soracaklardı. Hemen sıcacık bir duş alıp giyindim.
Ne yapacaktık ? Bu şekilde öğrenmesini istemiyorum kesinlikle. Kendi bulmalı ! O çantaları almamız lazım. Ama nasıl ?
Annem odaya gelince durumu anlattım. Bana güldü. 'Siz delisiniz' dedi.
Gidince İpekle telefonda konuştum. Ne yapacaktık ? Yarın okul vardı ve bizim çoğu kitabımız çantamızdaydı. Yani onlardaydı. Yarına kadar çantamızı kurcalamazlarsa büyük ihtimalle herkese soracaklardı 'çanta unuttunuz mu' diye.
Ya şuan kurcalıyorsa? Ya telefonumu bulursa ? Yandım yandım. Umarım mor çantayı almamıştır çünkü o benim. Pembeyse İpeğin.
----------------------------
Ertesi Sabah-Çarşamba Günü
Bugün okula gitmedik. İpek bizim eve geldi. Saat 12.00. Belki de anlamışlardır bizim olduğumuzu ? O zaman naparız ?
İpek arkadaşını aradı. Neyse ki şimdiye kadar Harry ve Zayn herkese 'çantanız kayboldu mu' diye sormuş yani henüz anlamamışlar.
-Onlardan nasıl alıcaz İpek ?
-Bilmiyorum. Napıcaz ? Onlara gidip 'onlar bizim' diyemeyiz.
-Gizlice evlerine giricek halimiz yok ....
Dedim dalga geçercesine. İpeğin gözleri parladı.
-Yoo yoo şaka yapmıştım İpek.
-Evlerine girip çantamızı alıcaz !
-İpek yapamam yakalanırım deli misin sen ?!
-Hayır yapıcaz, büyük ihtimalle birini Harry, diğerini Zayn aldı. Ben Zaynin evine girip alıcam, sen Harrynin evine girip alacaksın.
-İpek ya yakalanırsam ?
-Dikkat edersin....
- İpek Sen ne dediğinin farkında mısın??
-Yapacak birşey yok. Tamam mı?
Nefesimi verirken 'Tamam' diye mırıldandım. En mantıklısı buydu. Hayır ne saçmalıyorum ! Bu delice ! Yakalanırsam biterim ne maskeli kimliğim kalır ne de sırlarım ! Ama yapacak başka birşey yok. Bu akşam evlerine gizlice gircektik.
Evlerini biliyoruz tabiki, bir kere takip etmiştik, bizim gibi yan yana evlerde oturuyorlar. Villa gibi evleri var. Bizim gibi .
İpekle planımızı gözden geçirdik. Saat 18.00 olduğunda onların evinin önüne gelmiştik bile. Birbirimize şans dileyip ayrıldık.
YENİ BÖLÜM HAZIR, VOTE SAYISI 45 OLUNCA GELECEK :)
-Selin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskee
RomanceHarrynin babası Türk, Annesi İngiliz. İngilterede doğdu. Liseye kadar ordaydı. Evde hem ing hem türkçe konustukları için iki dili de biliyor . Zayne gelirsek o da Harry gibi :) Onlar çocukluktan beri arkadaslar :)) Onun da babası Türk annesi İngi...