"Kızım hadi uyan" dedi Cafer Amca. Gözlerimde ki uyku mahmurluğuyla baktım ona. "Cafer Amca, hâlâ İzmir'e gitmekte ısrarlımısın?" diye sordum. Sinirle kafasını kaldığımız benzin istasyonunun ofisindeki masaya çevirdi. "Cafer Amca ben Yiğit'in yaşadığından emin değilim" demek üzereyken öfkeyle lafımı kesip bana doğru hızla bir kaç adım atıp gözlerini gözlerime dikti "İstiyorsan burada kalabilirsin. Oğlumdan yadigâr olabilirsin ama asla Yiğit değilsin" dedi tok sesiyle. O kadar yüksek sesle bağırmıştı ki, tamamiyle eşyalarla dolu olan ofiste bile yankı yapmıştı. Bu sözleri kalbimi fazlasıyla kırmıştı. Yiğiti sevmediğimi düşündüğünü hissettirmişti bana. Her ne kadar 3 ay önce ilişkimiz bitsede 4 yıllık bir geçmişimiz vardı Yiğit'le ve ben ona delicesine âşıktım. 3 aydır kalbime saplanan his bu sözlerle daha derine girmişti adeta. Gözlerimden akan damlaya hakim olamadım. Eliyle gözümdeki yaşı sildi Cafer Amca. "Özür dilerim kızım ben ben" diyebildi titrek bir sesle. Gözlerine baktığımda biraz önce sert gözleriyle, vücudumun her yerine korku salan bu adamın çocuk edasıyla ağlamasına şaşırmıştım. Ona doğru bir adım atarak sarıldım, dudaklarımdan beynimden gelen bir emirle değilde kalbimin en derinlerinden gelen bir emirle "Yiğit yaşıyor Cafer Amca, Yiğit yaşıyor" kelimeleri döküldü.
Villanın üst katında ki, Asım amcanın odasında uyandım Kız Arkadaşım Aylin ve Ailemin içinde olduğu rüyadan. Son günlerde onlara olan özlemim, yaşayıp yaşamadıklarını bilmememle daha da çok artıyordu. Belki en kötü ihtimalle ölü olduklarını bilsem, çektiğim acı biraz daha azalacaktı. Merdivenlerden aşağı yavaş adımlarla indim. Bize silah çeken Salih Abinin, babası olan Asım Amca'ya "Asım Amca" diye bağırdım. Mutfaktan evin holüne çıkan Asım Amca beni dışarı çıkmaya hazır görünce "Yiğit, oğlum nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Asım Amca dün size anlattığım gibi ben buraya Gamze'ye kalacak yer bulmak için geldim. Ailemi aramak için gitmeliyim" dedim. "Peki anladım fakat kahvaltı hazırlamıştım senin için biraz bekle Salih abin ile Arda etrafı kolaçan etmeye gittiler birazdan gelecekler hem onlarlada vedalaşmış olursun" dedi. Asım Amca'yı kıramadım çünkü kurt gibi acıkmıştım. "Peki" diye karşılık verdim. Arda Salih'in oğluydu. İkiside Asım Amcaya hiç benzemiyordu. Asım Amca tıpkı 2008 yılında kaybettiğim dedem gibi iyi kalpli şeker gibi bir adamdı. Fakat Arda ile Salih arkadan iş çevirebilecek potansiyele sahip bencil insanlardı. Kahvaltımı yapmış Salih ile Arda'yı beklemek için evin salonuna geçmiştim. Salonun koltuğunda şortuyla uzanmış Gamze'yi gördüm. Banyo yapmış ve saçları doğal sarılığını almıştı. Masmavi gözleri parlak şekilde bana bakıyordu. Gamze gerçekten güzel bir kızdı. Yattığı yerden doğrularak "Bugün mü gideceksin?" diye sordu."Evet ama Salih Abileri bekliyorum veda etmek için" dedim. "Gitme" dedi. Bunu söylemesinin ardından hem onun hemde benim yüzüm kızarmıştı. Kalbim hızla atıyordu. İç sesim "Ne oluyor bana âşık mı oluyorum? Peki ya Aylin?" diyordu "Aaah saçmalama Yiğit" diyerek kendime geldim ve iç sesime perde çekerek "Gitmek zorundayım" dedim. Gözlerinden dökülen yaşlarla koşarak sarıldı bana. "Yiğit beni bırakma, senden başka kimsem yok" dedi. "Ama anlaşma..." derken sözümü kesti. "Anlaşma falan yok benimle kal" dedi. Mantığım kalmamı söylüyordu, ama kalbim tamamen tersiydi. O sırada içeri Arda girdi. Gözlerini Gamze'nin bacaklarına dikmişti. Dudaklarını yuvarlak yapıp "oohoh" diye bir inilti çıkardı. Kan beynime sıçramıştı. Parmak uçlarıma kadar Ardayı öldürme hissi doğmuştu.
O an hislerimi kontrol edemediğimi anladım
Sevgili okurlarım ilginiz için çok teşekkür ederim bundan sonra yazmaya tekrar devam ediyorum hepinize çok teşekkürler