12. Bölüm

307 17 4
                                    

Arkadaşlar yaklaşık 1 haftadır yazmıyorum bildiğiniz gibi. Aslında yazmak istedim, bilgisayarın başına oturdum ama biraz moralimin bozuk olduğu için içimde yazma isteği olmadı. Bir şeyler yazmaya çalıştım amabeğenmeyip sildim. En iyisi sonra yapmak diye düşündüm. Çünkü aceleyle kötü bir bölüm yazmak istemedim. 10 dakika önce gelen özgüvenle yazmaya karar verdim. Keyifli okumalar dilerim.

Arabanın farları gözümüzü aldığı için içindekileri göremiyorduk. Karavanın kapıları yavaşça açıldı.

Arabanın şoför kapısı açıldı. İçinden hızlı bir hareket bir indi. Yüzünü göremiyordum, sülietinden bir erkek olduğunu anladım. Ağlamaklı boğuk bir ses ile "Oğlum" diye seslendi. Adam bana doğru koşmaya başlamıştı ne olduğunu anlayabilmiş değildim. Bu adam neden bana "oğlum" diyordu?  Yaşadıklarımdan dolayı zar zor çalışan beynimde bir şimşek çakmış, kalbim bir anda hızla atmaya başlamıştı. Sesinin tonunu unuttuğum babamın sesi kafamın içinde yankı yapıyordu. Arabanın farlarının sönmesiyle babamın yüzünü net bir şekilde görmüştüm. "Baba!" diyebildim titrek sesimle. Babam sarıldı bana küçükken hep hayranı olduğum o güçlü kollarıyla. "Buldum seni oğlum buldum" dedi sesinin en tiz tonuyla. "Buldun baba, buldun" diyerek güldüm gözlerimden akan yaşlarla. Karavanın kapısı tekrar açıldı. Tabi ya, başkası olmasa farlar nasıl sönebilirdi ki? Kafamda inen kişinin kim olduğuna dair tahminler belirlenmeye başlamıştı. Annem, halam, amcam. Aylin'i görmemle tahminlerimde yanıldığımı anladım. Babamı bırakıp Aylin'e doğru koştum, sarıldım. O özlediğim kokusunu doya doya çektim ciğerlerime "Seni çok özledim" dedim. Se- seni öl- öldün sandım" derken araya girmek amacıyla işaret parmağımı dudaklarına götürüp "Sakın, sakın bak ben burdayım yaşıyorum, seninleyim" deyip sarıldım yeniden. Doya doya sarıldıktan sonra dönüp Gamze'ye baktığımda gözlerinden dökülen yaşları görebiliyordum.

 "Kaldığınız bir yer var mı?" dedi babam.Gamze  "Vardı ama" derken araya girip "İstilaya uğradı kalanlara ne olduğunu bilmiyoruz" dedim. Gamze bana teşekkür edercesine bakıp gülümsedi. Anlatacağımız kişiler babamda olsa Gamze'nin yaşadıklarını anlatmayı doğru bulmuyordum. Kimsenin Gamze'ye acıyor gibi bakmasını istemiyordum. Hemde başıma gelenlerden dolayı Aylin ve Babamı üzmek istemiyordum. Babam şoför koltuğunda bende onun yanında oturuyordum. Aylin ile Gamze arkada ki mutfakta koltuklara oturuyorlardı. Aylin, Gamze'ye "Nere tanışmıştınız Yiğitle?" diye sordu. "İzmir' deki sözde güvenli kamp istilaya uğradıktan sonra tek başıma bir arabanın dibinde ölmeyi bekliyordum o sırada Yiğit beni buldu" diye cevap verdi Gamze. Bunu söylerken mutsuz olduğu her halinden belliydi. Mutsuzluğun sebebi Aylin'in aramıza girmesimiydi? Yoksa ben bencil mi düşünüyordum? Sonuçta Gamze çok zor dönemler atlatmıştı. Mutsuzluğunun sebebi bu olabilirdi. Babama "Nerede kalacağız?" diye sordum. "Hiç bir fikrim yok. Tahmin edersin ki bu civarı çok fazla bilmiyorum" diye cevap verdi. Aylin atıldı ve " Yüksek demir çitlerle çevrili bir yer yok mu burada?" diye sordu."Bilmiyorum" deyip kafamı yola çevirdiğimde yolun kenarında çevrede ki evlerin elektriği için yapılan demir çitlerle çevrili geniş bir alana sahip elektrik trafo evini gördüm. Bugün gerçekten şanslı günümdeydim.

      Babamla arabadan inip evi incelemeye başladık. İçinde yaşayamazdık, çok küçüktü fakat dışında geniş bir alan olması ve bizimde bir karavana sahip olmamız işimizi kolaylaştırmıştı. Trafonun arabalar için yapılan sürgülü kapısındaki kilidi babamın silahıyla kırdık. Karavanı içeri aldık ve kapıya bir tahta sıkıştırıp tahtayı iple bağladık. Asma kilit kadar sağlam olmasa bir kaç hafta idare edebilecek düzeydeydi. Zaten buraya geçici olarak kullanacaktık. Sabahları yeni yerler arayacaktık.

Havanın kararmasına 2 saat vardı Babam ile Aylin yemek için ateş yakmış ateşin başında sohbet ediyorlardı. Gamze ise tek başına karavanda oturuyordu. Gamzeyle neden üzgün olduğunu konuşmak için karavan girdim. Gamze beni görünce yattığı yerden doğruldu. "Neden üzgünsün?" diye sordum. "Sebebini bilmiyormusun?" diye bağırdı. Çok yüksek sesli değildi ama karavanda yankı yapmıştı."Anlıyorum özür dilerim orda yaşananlar ikimiz için de çok kötüydü ama bunu bir kenara bırakmak lazım" dedim. "Sorun o değil aptal, sorun Aylin'in seni benden alması" dedi gözlerinden akan yaşlarla. "Gamze ne olur yapma" deyip elimi yanağında ki yaşları silmek için uzattım. "Yiğit itiraf et sende beni seviyorsun" dedi. "Ama Aylin" derken sözümü dudaklarını dudaklarıma değdirerek kesti Gamze. Bu hareketiyle kalbim hızla çarpmaya başladı yüzümün kızardığını hissettim. Kendimi geri çekmek istemedim içimden gelmedi.

Ta ki Aylin'in gelmesiyle bizi o halde görüp ağlamasını duyana kadar dudaklarımız birbirine yapışıktı

Gün BatımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin