Hayat doluydum.

1.4K 53 16
                                    

EVET YEPYENİ BİR BOLUM ARKADASLARİNİZA ONERİRSENİZ SEVİNİRİM NE KADAR COK OKUYUCU O KADAR COK YB HEVESİMİN KİRİLMASİNİ İSTEMİYORUM ARKADASLAR DESTEK OLURSANİZ SEVİNİRİM <3

Sabah kalkıp çıktım dışarı. Hava soğuktu biraz. İlk defa okula giderken hayat doluydum. Nedeni de karşı kaldırımda siyah beresinin altından çıkan altın saçlarıyla uyumlu ela gözleriyle bana bakan kız. Olduğum yerde gülümsedim. sonra yavaş yavaş gittim yanına, "günaydın" dedim.

"bırak şimdi günaydını üşüdüm çabuk gidelim" dedi.

Yürümeye başladık, iç güdüsel bir hareketle sarıldım ona. Yanakları kızarınca "hiç üşüyor gibi görünmüyorsun" dedim gülerek, "ya sus yürü" dedi. Çok mutluydum işte o sabah lise 80 yıl sürsede o varken umurumda olmazdı. okula girdik ben kantine gidip çay aldım. bir insanı gerçekten sevince hiçbir hareketini kaçırmak istemiyorsunuz, çay içmesini bile saatlerce izleyebilirdim. Bardağı tutuşu, çayı içerken dudaklarının aldığı şekil, parmakları, bana bakışı. çok şikayet etti bu durumdan ama vazgeçmediğimi görünce kendi halime bıraktı. Arada dil falan çıkarıyordu gıcık olmam için ama ben gıcık değil aşık oluyordum, kasım ayını çok severim o da çok sever. Kasımda aşk başkadır benim için aynıydı. Bir cumartesi günü kararlaştırdık, 13 kasım hafta sonu ikimizde birer termos çay aldık, birkaç simit, üçgen peynir. Havada rüzgar yoktu ama soğuktu. Kasımın ortası sabahın yedisi başladığımız parka, bizim bankımıza gittik. masa falan da eklenmişti. poşetleri masaya koyduk o oturdu bende karşısına geçtim.

" karşıma değil yanıma otur" dedi.

" neden hayatım" dedim.

"Ee beni izliyorsun sen bir şey yemiyorsun, gel yanıma" dedi.

Karşı çıkabilir miyim sanki. Geçtim yanına saçları biraz daha uzamıştı, beresinin altından omuzlarına düşüyordu. Ben onu izlerken o zorla bir kaç lokma sıkıştırıyordu ağzıma, o an aklıma milyonlarca şey geldi, yazdığım şiirler cebimdeydi ama çıkarmadım hiçbirini

" seni seviyorum"dan

daha anlamlı bir şey gelmedi aklıma. Neden sürekli zamanın durmasını istiyordum ki, hiçbir sorun yokken bile onu kaybedeceğimden korkuyordum çünkü.

"hiç bırakma" dedim.

"simidi mi?" dedi. güldük.

"anladın kastettiğim şeyi" dedim.

"biliyorum sevgilim, ve kolay kolay benden kurtulamazsın" dedi.

Simit, peynir, çay bitti. birbirimize kaldık. parkın bir manzarası yoktu, benim tek manzaram vardı. Ben sustum, o başını omzuma koydu. ben susmayı tercih ettim o konuşmayı, ömrümün sonuna kadar dinlerdim onu.

"lise 1deki halimi hatırlıyor musun? peki neden değiştiğimi biliyor musun? senin için. Senin için değiştim, seninle olmak istedim. Aynı kalırsam onlar gibi olacağını düşündüm değiştim, yapabileceğim şey buydu senin için, bende yaptım. Bırakma beni olur mu?" dedi.

Cevap olarak açıkta kalan alnını öptüm. Sonra cebimdeki kağıtları çıkardım.

"onlar ne" dedi.

4 numaralı kağıdı verdim

"eve gittiğinde oku ama şimdi okuma" dedim.

Kaç saat kaldık orada bilmiyorum. Bildiğim şey sevdiğin biri yanındaysa sessizlik en güzel müzik olabilir. Biz sessizliği dinledik, birbirimizi dinledik.

uzun bir şekilde devam ettik böyle. sonra doğum günü geldi. 9 ocak. 

Baba mesleği esnaflık, pastane işletiyoruz. İçli dışlıyım bu konularla. peki o biliyor mu? Hayır. Hayatımda ilk defa kendim dışında biri için bir şeyler hazırladım, pasta yaptım. Çikolatalı frambuazlı. aile üç günlüğüne yok evde, bizde kutlayalım mı dedim kabul etti. İlk defa böyle bir şeye kalkıştım pasta yaptım, film, müzik ayarladım. Alkol arada sırada alırdım ama o hiç almazdı o yüzden gerek duymadım alkole. Hayatta gömlek giymeyi sevmem. bunu bilmediği için bana doğum günümde gömlek almıştı sevgili olmadan önce, onu giydim. Saçlarım hep kısaydı o öyle seviyordu. Akşam saat 6'da kapı çaldı, kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki ayak seslerimi duymuyordum. Her şeyin güzel gitmesini istiyordum, ilk defa bir şeyler umurumdaydı. Normalde çok vurdumduymaz biriydim. Gittim beklemeden açtım kapıyı, karşımda olan şey melekti. Cennetten düşmüş bir melek değil, cenneti peşinden sürüklemiş bir melek. diz seviyesine gelen beyaz bir elbise giymiş, saçları açık omzuna dökülmüş, üstünde siyah bir hırka, yanakları kızarmış, bana doğru geliyor ve yanağımdan öpüyor. İçeri geçti. Oturduk biraz, sonra gözlerini kapatmasını istedim. Pastayı getirdim, ilk defa yaptığım bir şey için birinin gözlerinin içi gülüyordu. Sarıldı. tabi ortam müziksiz olmazdı. çok iyi hatırlıyorum;

http://www.youtube.com/watch?v=9ehao6reuas

Normalde benim dansa kaldırmam lazımdı ama o dans edelim dedi. Ellerimi beline koydum, başımı omzuna koydu. Belki de şarkı sonuna kadar birbirimize "seni seviyorum" dedik.

O akşamı hayatımdaki hiç bir şeye değişmem. gece boyu oturduk. konuştuk, gülüştük..

Sonunda gitmesi gerekti kalamazdı. onunla beraber bende çıktım evden, kapılarının önüne geldik. Aslında filmlerdeki gibi bir hava beklerdim, yağmurlu falan, hava olabildiğince açık, patlak olan sokak lambası yerine ay ışığı egemen. Tekrar sarıldı,

"seni seviyorum, çok güzel bir hediyeydi" dedi.

"daha hediyemi vermedim ki" dedim.

Yüzüme baktı şaşkın bir biçimde, gömleğin cebinden kolyeyi çıkardım. Ellerimi omzunun üstünden geçirip taktım boynuna, ucunda melek kanadı olan gümüş bir kolye, kanatların arka yüzünde adı yazılıydı. ya mutluluktan parlıyordu ya da gözü dolmuştu. bir şey demedi. Bende demedim. alnından öptüm. iyi geceler deyip içeri girdi, evime döndüm.

Her şey güzeldi. Mutluyduk, aşıktık. Beraber vakit geçiriyorduk saatlerce. Bir gün kötü bir haber vermesi gerekti;

" babasının çalıştığı yerin lojmanlarına taşınacaklarını söyledi. santral lojmanı. o da bulunduğumuz ilçeye bir saat uzaklıkta. "

deniz kenarında bir yerde. Ören’i bilen varsa işte. Artık gün içinde sürekli vakit geçirme yoktu, sorun muydu? Değildi. Her neyse taşındılar oraya. Okul çıkışlarında en fazla 2-3 saat beraber takılıyorduk, sabah durakta bekliyor gideceği zaman durağa bırakıyordum. Güzel gidiyordu yine her şey bir gün ailem yine şehir dışına çıktı. Şubat ayındayız. Dışarıda soğukta dolaşmak yerine eve gidip sıcakta kahvelerimizi içip oturuyoruz. Bir gün eve erken gitmesi gerekti. Okuldan çıktıktan sonra direkt durağa koştuk. Bende birkaç yere uğrayıp eve gittim. Kapı önünde bir kız vardı, o diye heyecanlandım ama çanta falan vardı sonra gördüm zaten halamın kızı sena. Ne yapıyorsun falan konuştuk. İçeri geldi tabi, adanaya gidecekmiş öncesinde gelip hem birkaç gün kalıp hem bizimkileri görecekmiş. Bizimkiler yok iki üç gün dedim.

“hadi ya bilet almıştım bende şimdi nasıl olacak” dedi.

“kalabilirsin istersen içerde iki tane boş oda var.” dedim ki zaten demesem bile kalacaktı.

Özge kesin kıskanırdı. sena benden iki yaş büyük güzel bir kız. O yüzden bilmesini istemiyordum.

KAPAK FOTOMUZU HAZİRLAYAN ARKADASA THANKS <3

İlk öpücük.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin