5

2.2K 181 172
                                    

Levi'nin ağzından;

İmkansız...

Hayatım boyunca beni etkisi altına almaya çalışan bu kelime karşısında durmaya çalışmıştım ama her seferinde karşıma çıkmıştı.

Ailemin her zaman yanımda olacağını düşünüp davrandığınırdım. Mezarları başında imkansızı öğrenmiştim.

Yaşamaya çalışınca imkansızlığı iyice deneyimlemiş ne kadar saçma bir kelime olduğunu anlamıştım.

Acısız yaşamam imkansızdı... Ailemle sonsuza kadar beraber olmam imkansızdı. Belki de ağlamam bile imkansızdı... Bu yüzdendir ya hiç gülmezdim. Bir imkansızlıkta buydu benim için... Gülümsemeyecektim. Asla... Beni imkansızlıklar eşiğine getiren hayata, sahte yüzlerle gezip sahte gözyaşları döken, sahte gülümseyen insanlara gerçek gülüşümü asla göstermeyecektim...

Soğuk olacaktım ama her şeye rağmen yaşayacaktım. İntihar düşünen bir aptal olmayacaktım. İntiharı düşünürsem imkansızlığımı yıkmış olurdum değil mi?

Benim için bir diğer imkansızlık ise Erendi... Aylar önce okuduğum kitabındaki ilk cümleden beri beni etkisi altına alan çocuk.

O sözcüklerin, o mutluluğun altında yatan hüznü görebilmiştim adeta. Ruhu benimkini yansıtan sözler... (Bu sözü acayip seviyorum ya..)

Tanıştığım o kadar sahte insan içinde en gerçeği oydu. Gülümsemesi aptallığını belli ettiği kadar içinin temizliğini de belli ediyordu.

Bundandır ya aşık olmuştum sanırım...
İşte benim için bir imkansızlık örneği daha.

Hem benden kilometrelerce uzaktaki birine hemde hemcinsime aşık olmak.

Ve benim gibi birini sevmeyeceğini bilmeme rağmen mesaj atmam...

Benim için mesafe en kötüsüydü. Düşünsenize yanınızdaki birini seviyorsunuz, platonik olarak ama en azından yanınızda. Hiç bunu düşünüp sükrettiniz mi?

En azından sesini duyuyorsunuz, gülüşünü canlı bir şekilde görüyorsunuz. Ne yer, ne içer? Hepsini öğrenebiliyorsunuz.

Nasıl kokar? Nasıl sarılır... Nasıl öper?

Bunlardan yoksun bir şekilde sadece rüyalarda (o da belki bir kere) görerek yaşamak ne denli zor bu tarif edilemezdi ki.

Bana göre gerçek seviyordum ben... Bir gece rüyamda Eren ile oturuyordum. Hemen yanımdaydı... Rüyamdayken bile ısısını hatta kokusunu fark edebiliyordum. Sarılmak istiyordum ama çekiniyordum.

Rüyamda biliyordum çünkü, sevgilisi vardı onun. Gerçek hayatta olmasa da rüyamda sevgilisi olduğunu düşünüyordum...

"Sarılabilir miyim?" diye soruyordum titrek bir sesle. Eren tereddüt ediyordu ama cevap vermiyordu.

Dayanamayıp sarılıyordum. Hissediyordum.. Gerçek anlamda, benden kilometrelerce uzak olan insanı rüyamda hissedebiliyordum. Bu nasıl bir histi şöyle anlatayım; uyandığımda hala titriyor ve kokusunu hatırlıyordum.

Bu benim için bir lutüftu... Tüm gece şükretmiştim. Sırf böyle bir rüya gördüğüm için. Sadece anlıkta olsa bu kadar şanslı olabildiğim için...

İntihar etmeyi düşünmeyen biriydim ama aşık olarak zaten intihar etmiştim. Bedenen olmasa da beynim ölüydü, kalbim ölüydü. Ciğerim, karaciğerim (drama sıcan bir eslisa snsjs )

En acısıda benden kilometrelerce uzakta, benim onun için beslediğim hisleri bilmeden yaşıyordu.

Belki caddede yürürken eli birine çarpıyordu, belki biri sesini duyuyordu belki biri rüzgarda savrulan kokusunu duyuyordu ama onlar bunun değerini bilmeden onun yanından geçip gidiyordular.

Benim, ulaşmak için her şeyi vereceğim şeye sahiptiler. Ben yoksundum. Eksiktim... Ve hayatta hiç bir imkansızlıktan bu denli nefret etmemiştim.

Bu sadece tek bir kelimeyle özetlenirdi.

Eren benim imkansızımdı...

Ay niye böyle duygusal yazdım bilmiyorum snsj medyada ki şarkiyi dinliyordum belki o etkiledi snjsjs bir bölumde levi den okuyun istedim. Levi surekli kaba saba olsa da icindeki tum acilari gostermek istedim. Umarim yansitabilmisimdir :)

AsilzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin