19

1.6K 111 63
                                    

Bundan öncekii bölumu bilerek atmadım. Smut bölumdu ve hala yazamadim yani nasil devam ettirsem bulamadim o yuzden direk normal akişa gectim. Sonra yayimlicam shjsnsjs

Şarkıyı bilerek attım sözleri önemliydi çünkü Larry 😍❤ neyse iç karartıcı bölümümle sizi başbaşa bırakayım shsk

Annemin durumunda iyileşmesiyle ben ve Levi den önce Mikasa üniversiteye dönmüştü. Bu da demekti ki yol boyunca Levi ile oturacaktım!

Elimde ki tren biletine bakıp duruyordum.

"Neden mal gibi sırıtıyorsun?" diye soran bir Levi ile yüzüm düştü. Bazen sadece ben bu tür şeyleri düşünüyormuş gibi hissediyordum. (Bknz; ilişkide kızlar... Ve ukeler)

İç çekip bileti cebime sokuşturdum. Garın içinden geçip trene doğru ilerledik.

Buraya geldiğim seferkinden daha büyük bir trendi.

Yataklı bölümden bilet aldığım için kendimi harika hissederken levi tekrar beni bozmuştu. 'Sadece bir kaç saatlik yol, neden yatak istiyesin ki?'

Sanane? Ben yatak seviyorum belki? Deli ediyordu beni.

Trene bindiğimizde dahi yüzümü asmaya devam ediyordum.

Tamam, Levi suratsız (ama tatlı), kaba (ama düşünceli) olabilirdi ama beni de o duruma sokmasına gerek yoktu.

Mikasa "ilişkide, taraflardan biri daha baskın olur ve diğeri ona ayak uydurur. Baskın ol Leviyi neşelendir!" demişti ama tam tersi oluyordu.

Ben onu ne kadar kendi mutluluğuma çekmeye çalışsamda beni kendi karamsarlığına çekmeyi başarıyordu.

Bu hiç hoşuma gitmiyordu...

"Ne oldu yine? Trip atmıyorsundur umarım." dedi. Kollarımı önümde birleştirip cama doğru bakıp "Hıh!" diye ses çıkardım.

Levi elini alnına vurup başını salladı.

"Nasıl bir bela aldım başıma." diye yakındı.

"Beni bela olarak mı görüyorsun?" diye sordum hayretle. Başını kaldırıp gözlerime baktı.

"Özfarkındalığın iyimiş. Aynen öylesin." dedi. Bunun karşılığında daha büyük bir "Hıh!" sesi çıkararak cam'a yaklaştım.

Levinin ofladığını duymuştum. Aniden üzerimde hissettiğim baskı ile başımı kaldırınca dudaklarımızı buluşturdu.

Dudaklarını dişlerken üst dudağımı öpüp geri çekildi.

"Yataklı oda alman iyi olmuş." dedi. Aniden suratım kıpkırmızı olurken elimi yüzüme yelpazeledim. 

"Trende olmaz!" diye feryat ettim.

Alayla sırıtıp geri yerine oturdu.

"Affedildim mi?" diye sordu.

Düşünür gibi yaptım.

"Bir şartla." dedim. Kaşları merakla havaya kalkınca yanına gidip dizine uzandım.

Başımı dizine yerleştirirken kolları şaşkınlıkla havaya kalkmıştı.

"Eve gidene kadar burada uyumama izin ver." diye mırıldandım gözlerimi yumarken. İçimden ise beni reddetmemesi için yalvarmaya başlamıştım. Bu huzurumun bozulmamasını her şeyden çok istiyordum.

"Ne yapıyorsan yap." dedi kısaca. Gülümseyip iyice kucağına yerleştim.

Şuan ki rahatlığı daha önce hiç bir yerde bulmamıştım. Mikasa gibi değildi bu... Daha farklıydı. İçtendi, sıcaktı, rahattı...

Uyumamak için farklı bir çaba harcıyordum. Bu harika zamanı uyuyarak boşa harcıyamazdım.

Trenin tıkırtıları, açık camdan esen hava ve burnuma dolan Levinin kokusu... Dünyada bunlardan güzel bir şey olabilir miydi ki?

Saçlarımın arasında hissettiğim el ile irkilsem de ses çıkarmadım. Olamaz! Saçımı okşuyordu...

Eli saçlarımın arasından geçerken daha da mutlu olmuştum. Güzümdeki aptal sırıtışa engel olamıyordum.

Saçlarımın okşanması ve rahatlığın getirisiyle istemeden de olsa uykuya dalmıştım bile.

Levinin beni sertçe uyandırmasıyla geldiğimizi fark edip kalkmıştım.

Uykulu bir şekilde Levinin peşinden yürürken arada sendeliyordum.

En sonunda kendimizi taksiye atıp eve yol aldığımızda biraz da olsa kendime gelmiştim.

Eve geldiğimizde Levi eşyalarını geri getirmek için otele gitmişti. Ben de daha fazla yok yazılmamak için üniversiteye gitmek durumunda kalmıştım.

Kampüsten içeriye girdiğimde hala uykulu olmanın getirisini yaşıyordum. Levi ile o pozisyonda uyumuştum ama çok az sürmüştü!

Hem uyuya kalmıştım, ne anlamı kalmıştı ki?

Dersin işleneceği binaya girerken kapıda gördüğüm kızın bana ters ters bakmasıyla kaşlarımı çattım.

Ne yani hiç mi yakışıklı görmemişti? (Erego shipliyom tsk)

Dersliğe girdiğimde istisnasız sınıftaki herkes bana bakıyordu. Annemin hastaneye kaldırıldığını mı duymuşlardı?

Fısıldaşmalar artarken merak duygum kabarıyordu ama hiç bir şey soramadım çünkü arkadaşım yok...

Yaşlı erkek hoca içeriye girince hızla kitabımı açmaya koyuldum. Girer girmez benim dört dersini kaçırdığım konuyu anlatmaya başlayınca kaşlarımı çatıp tahtaya baktım.

Birinden notları almam lazımdı yoksa bütlere kalırdım.

"Eren! Kalk ve söylediğim projeyi teslim et." dedi. Şaşkınlıkla hala profesöre baktığımı fark ettim.

"Şey ben yoktum efendim." diye açıklama yapmaya çalıştım.

"2 ders önce verdim bu ödevi ve sınıfta tek sen teslim etmedin. Kalmak mı istiyorsun?" dedi ters bir şekilde.

"Elimden geldiğince çabuk teslim edeceğim." dedim mahcup bir şekilde.
"Bu işler *Blowjob yapmaya benzemez." dedi sınıftan bir oğlan.(*oral seks)

Tüm sınıf katıla katıla gülmeye başlayınca sinirden kaşlarımı çattım.

"Hocam dikkat edin not için altınıza yatmasın!" diye bağırdı bir diğeri. Sinirle elimdeki kalemi kırarken hoca alayla bana baktı.

"Tamam, bu kadar yeter derse dönelim." dedi hoca.

Fazlasıyla dolduğumu hissedip defterlerimi topladığım gibi kendimi sınıftan dışarıya attım.

Sinirle yumruk yaptığım elimi duvara geçirirken bağırdım

"Lanet olsun! Nasıl..." diye mırıldandım.

Nasıl öğenmişlerdi? Nereden biliyordular? Beni biliyorsalar, leviyi de biliyordular demektir...

Onu da mı riske atmıştım? Lanet olsun! Hayatım mahvolmanın eşiğine böylece ilk adımı atmış bulunuyordu...

Lütfen... Bir eslisa hikayesin de beklenilen olaydı snsjskkss daha nasıl mahvedicem o hayatları!!! Ehduehue

AsilzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin