21

1.3K 100 89
                                    


İyice içime kapanmış, dış dünyadan soyutlanmıştım.

Şu bir kaç günde yaşadıklarım anlatılamaz derecede saçma ve karışıktı. Her şey üst üstte gelmişti ve dayanma sınırlarım zorlanıyordu.

Dertsiz bir insan değildim tabiki. Herkese göre bir zorluk vardır ama homofobik dolu bir okul bu sınırları fazlasıyla zorlamıştı.

Artık ne yapacağımı bilmiyordum.

Gittikçe Leviden uzaklaşıyor hatta neredeyse konuşmuyordum.

Başında Leviyi korumak için uğraştığım bu yol beni parçalamıştı.

Hocanın dersinden kalmıştım, alay konusu olmuştum. Üstüme domates ve yumurta bile atılmıştı.

Hakaretlere uğramam yetmemiş gibi son yaşadıklarım en kötüsüydü.

Eve kendimi attığımda Leviyi göremememle akan göz yaşlarım iyice artmış duygularım beni boşluğa sürüklemişti.

Neden üzgün olduğumda yalnız olmak zorundaydım ki? Neden...

Duygularımı herkese söyleyebilen bir insan değildim. Söylediğimde bile hata yaptığımı düşünürdüm.

Birinden kırılınca nedenini ona söylemek istemezdim. Çünkü söylediğim an suçlu olan benmişim gibi hisserdim.

Suçlu olan her zaman benmişim gibi...

Ayaklarımı sürüyerek banyoya attım kendimi. Kapıyı arkamdan kilitleyip aynanın önüne geçtim.

Titrek ellerimi yüzüme yapışan saçlarımı çekmek için hareket ettirdim.

Gözlerim kıpkırmızı dudaklarım ise kuru ve yer yer çatlamıştı.

Her yerim sızlıyordu.

Bunu hak etmemiştim...

Bunu hak edemezdim...

Bunu kimse hak etmezdi!

Üzerimdeki yırtık ceketi omuzlarımdan atarken zaten çıplak olan yer yer morarmış bacaklarıma baktım.

Gözlerimi anında kaçırıp yırtık t shirtümü bir kenara attım.

İç çamaşırım yoktu zaten...

Gözlerimi vücuduma bakmamak için sürekli kaçırırken küvete ilerleyip suyu açtım.

Suyun sıcak veya soğuk ayarlamasını yapmayı umursamadan sadece bekledim.

Düşünmeye bile gerek duymadan bekledim.

Ne düşünecektim ki? Yaşadıklarımı hatırlayıp kendime işkence mi çektirecektim?

Yoksa Levi ile yaşadıklarımı düşünüp mutlu olmaya mı çalışacaktım.

Vücuduma bir ağrı sızısı saplanınca yüzümü ekşitip ağrıyı umursamamaya çalıştım.

Her yerim ağrıyordu ama en çok başım ağrıyordu.

En ufak seste bile ağırırdı başım tabi şimdi aldığı darbeler yüzünden ağırdığını biliyordum.

Su sonunda küveti taşıracak kadar dolunca kapatmadan içine girdim.

Taşabilirdi... Kapatmayacaktım.

Su ne kadar üstüme akarsa pisliğin o kadar gittiğini düşünüyordum.

Ama bir sorun vardı pislik bir türlü gitmiyordu...

Hala lekeliydi vücudum. Hala morarık ve çizik doluydu.

Hala yanık izleri doluydu...

Hala göğsümde ibne yazıyordu...

Silemiyordum.

Çıkmıyordular işte! Nasıl çıkaracaktım. Ben nasıl bu kadar düşmüştüm.

Nasıl bana zarar vermelerine izin vermiştim...

Nasıl acı çekmeyi sever hale gelmiştim...

Sadece birini korumak adına?

Başımı iyice suya sokarken gözlerimi yumdum.

Uykum vardı...

Çok uykum. Sadece uyumalıydım, yarın uyanacaktım ve her şeyin rüya olduğunu anlayıp koşarak Leviye sarılacaktım ama o beni itecek ve önemsemiyor gibi davranırken aslında sevdiğini belli edecekti.

Her şey daha iyi olacaktı.

Ama ya bunlar gerçekse?

Ya Levi bir daha beni affetmezse?

Suçluydum... Hemde fazlasıyla.

Bunun farkındaydım ama ne yapacaktım? Ne diyebilirdim ki? Lanet olsun...

Suya iyice gömülürken bilincim yavaşça kapanıyordu.

Uyku vaktiydi artık.

Uyuyabilecektim.

Yarın mutlu olacaktım. Öyle değil mi?

Başından süzülen kanı fark etmeyerek uykuya daldı.... Yeni bir gün umuduyla.

Bir seyleri anladiniz ama tam degil shsjjs anlatcam merak etmeyin snsns acayip klişe havasindayim. Klise yazip durcam sanirim dnjs

AsilzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin