2

8.1K 182 10
                                    

Tam bir ay olmuştu. Onu tanıyalı, onu her gün görünce kalbim bi değişik atıyordu. Dün tarlada yanıma gelip yarın akşam okulun arkasına gel demişti. Gidecek miydim? Evet gidecektim açıkçası ne diyeceğini merak etmiştim. Saate bakınca 23.47 olduğunu görmüştüm abim Seleh haricinde herkes uyumuştu. Abim de zaten televizyon karşısında uyumak üzereydi. Yavaşça kalkıp hırkamı aldım. Abime bir kez daha bakıp evden çıktım. Kimse görmesin diye hızlı hızlı okulun arka tarafına gittim. Okulun arkasına geldiğimde mumlarla yapılmış kocaman kalp vardı. Bir anda ayağımın yerden kesildiğini hissettim Yunus arkasını döndüğü için beni görmemişti. Ona yavaşça arkasından yaklaştım bir anda dönmesiyle korkmuştu. Bana dikkatle bakıp sürdükten sonra cebinden birsey cıkartıp eğildi. Ben ona sulu gözlerle bakarken "ben bir aydır seni her akşam gördüğümde kalbim öyle bir atıyor ki bazen ders anlatırken aklıma geliyorsun o anda tak diye takılıp kalıyorum herşeyi unutuyorum sana tek bir şey diycem evlen benle kız. Bir oğlumuz bir de kızımız olsun çok güzel bir yuvamız olsun olur mu?" gözlerim yanıyordu ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Hiç düşünmeden evet dedim. O anda kalkıp sarılması bir olmuştu. Bende ona sıkıca sarılıp" hemde bir ömür Yunus'um" dedim. Birkaç dakika sonra birbirimizden ayrıldık. Ben geri çekilip "biraz daha gitmezsem abim keser beni" diyip hemen arkamı döndüm. Bana huzur veren o adam benim kocam olacaktı. Arkamdan "seni seviyorum" diye seslendi. Arkama bakıp daha hızlı yürüdüm. Eve gidince abim kapıda beni bekliyordu. Kalkık karşıyla sorarcasına "neredeydin?" dedi. Kafamı eğip "çöp attım abi" dedim. Abim kapıdan çekilip yol verdi. Bende hızlıca odama çıktım yarın anneme herşeyi anlatacaktım.

Sabah

Güneşin huzur dolu sıcaklığı ile uyanmıştım bu gün. Annem kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Üzerimi hızlıca değiştirip aşağı indim. Annem bana dönüp" hayrola erkenden neden uyandın?" dedi. Anneme sarılıp" sana birsey diyeceğim ama cok ses çıkarmak yok" annem 'söyle' der gibi bakınca "Yunus beni istemeye gelecekmiş" dedim pat diye. Annem elindeki kaşığı yere düşürüp şaşkınca "muallim Yunus mu?" dedi. Kafamı olumlu anlamında sallayınca annem kapıya doğru bakınca bende baktım. Ağabeyim dişlerini sıkmış bize bakıyordu. Annemin arkasına geçip korkuyla bakındım etrafa. Ağabeyim yanıma gelip kolumdan tutu. Gözlerime bakarak "ne dedin sen?" dedi.  Annem korkuya "istemeye gelecekler Seleh birşey yok" dedi. Seleh abim sinirle "biz bu evde kimiz ha kendi başınıza boklar yiyorsunuz" dedi. Babam mutfağa girip "neyi paylaşamadınız yine" dedi. Abim babama dönüp "öğretmen Sedef'i istemeye gelecekmiş" dedi. Babam yer sofrasına oturup "biliyorum ne var bunda bu aksam gelecekler bizde vereceğiz" dedi. Ağabeyim sinirle evden çıkıp gidince bende odama gittim. Demek bu aksam isteyeceklerdi beni çok mutluydum hemde çok.

Seleh

Evden çıkıp doğruca Karaman Fıstık fabrikasına gittim. Hasan ağayla işimiz vardı. Fabrikaya girince görevliye birsey demeden Hasan Ağa'nın odasına girdim. Odaya girince Hasan "oooo Seleh bey borcunu getirdin mi?" dedi. Dişimi sıkıp "getirdim ağam ama para değil kız getirdim" Hasan bana bakıp "ne kızı Seleh sen ne diyorsun ben başka kız istemem ya 1 milyon 800tl'mi getirirsin yada Sedef'i dedim sana sen başka kız diyorsun" sinirle yumruğunu sıkıp "Sedef'i istemeye gelecekmiş ben sana başka kız buldum ağam" Hasan ağa küstahça  "kim o yiğit" dedi. Ona bakarak "Yunus Öğretmen" dedim. Yerine iyice sinip  "güzel güzel istesin bakalım. Verin Sedef'i" dedi. Bu ne demek oluyordu şimdi. Sinirle fabrikadan çıkıp eve gittim. Kendimi odama atıp uyumaya çalıştım.

Kalkınca herkes eve gelmiş kahve içiyordu. İçeri geçip babamın yanına oturdum. İsteme işi bitince herkes evine dağılmıştı. Sedef desen dokunsan uçacak gibiydi.

Sedef

Bu akşam onun olmuştum parmağıma baktığımda kendimi değerli hissediyorum. Yarın sabah beraber kahvaltıya gidecektik giyeceğim elbiselerimi bile hazırlamıştım. Bembeyaz dizimin üç karış altına gelen bir elbise ve beyaz babetlerim. Saate baktığımda 00.13 olduğunu gördüm. Yatağıma geçip gözlerimi kapattım.

Sabah büyük bir heyecanla kalktım. Hızlıca üzerimi değiştirip kendimi dışarıya attım. Kapının önünde beni bekliyordu. Bana sarılıp "Sedef'im seni bu gün kırlara götüreceğim cok güzel bir piknik yeri var. Kahvtımızı yapar dolaşırız olur mu?" kafamı sallayıp arabaya bindim bir saatlik uzun yoldan sonra cok guzel bir ormana gelmiştik yemyeşil biryerdi. Biraz ilerledikten sonra bir göl ve hemen yanında cok güzel bir masa vardı. Elimden tutup beni masaya oturttu. Karşıma oturup "cok guzel değil mi senin gibi" gözümden akan bir damla yaşı silip "çok güzel" dedim. Kahvaltımızı yaptıktan sonra dolaşmaya karar verip yürümeye başladık. Birkaç dakika yürüdükten sonra Yunus'a doğru karşıdan birsey geldi ve kalbine saplandı. Gözlerimin önünde kanlar içinde kalan Yunus'a baktım. Ok kalbine saplanmışdı. Ağzımdan çıkan ve her yeri inleten "Yunuss" kelimesi olmuştu. Elimi tutup zar zor "se-n-i ç-ç-o-k se-se-vi-yo-ru-m S-s-e-de-fim" dedi ve gözlerini kapattı. Beyaz elbisem kanlar içinde kalırken yine acı bir feryat çınlamış ve yankışanmıştı koca ormanda

1 hafta sonra

Onu kaybetmiştim. Canımdan cok seviyorum dediğim adamı en güzel günümüzde kaybetmiştim. O ok nerden geldi ve kim attı hala araştırılıyordu. Yunus'un Sedef diyişi hala kulaklarımda çınlıyordu. Koca bir hiçliğin içinde kaybolmuştum. Karşımda duran boy aynasına bakıp ayağa kalktım. Sehpanın üzerinde duran meyvelere ve kenarda duran bıçağa baktım. Küçük bıçağı şah damarımın üzerine bastırıp "bekle Yunus'um ben geliyorum" diyip sıkıca gözlerimi kapattım...

SEDEF (Zordur Kuma Olmak) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin