O an sustum, diyecek hiçbir şey bulamadım. Erik ve Tony bana bakıyorlardı.
“O çocuğu rüyanda görmediğinden emin misin?” dedi Tony, korkmuş olduğu kesindi fakat belli etmemeye çalışıyordu.
“Eminim, bu... ama bu imkansız onu gördüm bundan eminim” dedim, ayağa kalktım. Elimle yüzümü kapatarak eğildim. Tony yanıma eğildi ve bana sarıldı. Ağlamaya başladım. Erik şaşkın ve korkmuş şekilde bana bakıyordu, gözünü o kadar çok açmıştı ki bir an yerinden çıkacak sandım. Ayağa kalktı.“Jen! Senin bir psikiyatriste gözükmen gerek” dedi.
“Kapa çeneni!” diyerek susturdu onu Tony. Psikiyatristlerden korktuğumu biliyordu.
Büyükannem bir psikiyatristti. Küçüklüğümden beri mesleğini sevmezdim. İnsanlara istemediği halde iğneler yapıp ilaç içirirlerdi. Ve onlara deli diye ad takarlardı. Bunu her zaman korkunç buldum.“Sadece yardımcı olma-“
“Yardımcı olmuyorsun.” Dedi Tony. Beni ayağa kaldırdı, kapıya doğru yürüdük. Ben hiçbir şekilde konuşamıyordum fakat Tony de Erik'e teşekkür etmemişti. Etmesini de beklemiyordum zaten.
Eve geldiğimizde daha fazla ağlıyor, daha fazla bağrıyordum.
“Tanrım! Bu gerçek olamaz. O çocuk, o çocuk orada oturuyordu ve.. ve-“
“Tamam tatlım. Bak senin biraz dinlenmen gerek” dedi ve beni odamıza götürdü. Yatağa oturtturdu ve içeri gitti.Yatakta oturarak aynaya baktım, çok fazla ağlıyordum, elim titriyordu. Ayağa kalktım ve aynaya doğru yürüdüm. Kendimi boşlukta gibi hissediyordum, yıllardır gayet sıradan bir hayat yaşarken böyle bir olay istemiyordum. Elimi aynada gezdirdim, kendime baktım, arkamda bir karartı gördüm göz yaşlarımdan dolayı ne olduğunu pek net anlayamadım, tişörtümle gözlerimi sildim tekrar baktım ve arkamda o vardı, ona aynadan dokundum, acıyı hissediyordum. Onun gerçek olmadığına inanmak istiyordum ama yine de onu hissediyorum. Acı.
Aklımı yitiriyordum. Tony elinde bir ilaç kutusu ve suyla geldi. Beni yatağa oturtturdu.
“İç şunu.”
“Ne ilacı bu?”
“Sakinleştirici” dedi fakat ben bu ilacın sakinleştirici olmadığını biliyorum, fazla sorgulamadım, içtim ve yattım.
Uyandığımda saat 18:00 olmuştu. Salona doğru yürüdüm, başım dönüyordu. Tony'ye seslendim. Duvarlara tutunarak tüm odaları gezdim, Tony yoktu. Korktuğumu hissediyordum, beni bu halde bırakarak nereye gitmiş olabilir ki diye düşündüm. Yatak odasına geri döndüm. Sanki tüm gece ayakta kalmışım gibi uykum vardı. Tony'nin verdiği ilacın bir yan etkisi olmalı diye düşündüm. O sırada kapının açılma sesini duydum. Tony, bir kadınla konuşuyordu. Kapıya doğru yürüdüm.
“Tatlım, uyanmışsın” dedi Tony. Yanındaki kadın yanıma geldi.
“Merhaba ben Gabby.” dedi gülümseyerek.
“Jenna ben,” diyebildim sadece. Her an bayılabilecek gibi hissediyordum. Gözüm karardı ve son duyduğum şey Tony'nin 'Jenna' diye bağırması oldu.
Tekrar kalktım ve etrafıma baktım. Yanımda sadece Gabby vardı.
“Tony nerede?” diye sordum.
“Ondan bizi biraz yalnız bırakmasını istedim” dedi gülümseyerek.
“Neden? Sorun ne?” dedim ama bana cevap vermedi sadece pis pis sırıtıyor diyebilirdim. Endişeli gözlerle birkaç dakika bakıştık, kadının bir şey söyleyeceği yoktu ve bu sessizlik beni deli ediyordu.
“Ben deli değilim,” dedim. Kadının psikiyatrist olduğunun farkındaydım. Bu sefer küçük bir kahkaha attı.
“Elbette değilsin.”
“O zaman neden buradasınız?” diye sordum. Bu soruma sadece gülümsedi.
“Affedersiniz ama siz manyak mısınız? Buraya benim sanrılar gördüğüm için tedavi etmeye geldiğinizi tahmin edemeyecek kadar aptal mı gözüküyorum?” demiştim. Bunlar istemsizce çıkıyordu ağzımdan. Kadın her zamanki gibi gülümsüyordu fakat sinirlerini bozmuş olmalıyım ki zorla gülümsüyor gibi gözüküyordu. “Bana ‘Gabby' de” dedi. Evet galiba çıldırmak üzereyim. Ben neyden bahsediyorum o bana neyden bahsediyordu. Tony'nin gelmesi için dua ediyordum.
“Bak Jenna, eski bir arkadaşımın bana yaptığı bir iyilik sonrası ödeşmek için buradayım. Benden seni kontrol etmemi rica etti ve onu kıramadım. Lütfen sorgulamadan sadece sorularıma cevap ver,” sakinliğini hâlâ koruması ilginçti, ben olsam şu an karşımdakinin ağzıyla burnu yer değiştirmişti.
Bir şey demedim sorması gereken soruları bekledim. Hem Tony ile ne gibi bir bağlantısı var anlamamıştım, Tony'nin bir psikiyatrist ile ne işi olabilirdi, zaten ben Tony’yi 16 yaşımdan beri tanıyorum ve arkadaşlarını biliyorum. Bana hiç Gabby’den bahsetmemişti.
Ben bir saniye bile gözümü ayırmadan onu izliyordum, Gabby çantasından bir kağıt, kalem ve bilgisayar çıkarttı. Dikkatlice onu seyrediyordum. Bilgisayarı kucağına koydu ve açtı.
Gabby güzel bir kadındı. Sarı, dalgalı saçları omuzuna dökülüyordu. Masmavi gözleri ve çok keskin bakışları vardı. Pek zayıf sayılmazdı. Ama kesinlikle bir erkeğin sahip olmak istediği bir kadındı. Aklıma kötü şeyler getirmemeye çalışırken bana döndü, gülümsedi ve “İzle” dedi.
Bilgisayarı bana verdi, kucağıma koydum. Bu bir güvenlik kamerası görüntüsüydü. Sabah, durağın kamerasından çekilmişti. Kayıtta kendimi gördüm, durağa doğru yaklaşıyordum. Sonra.. Bu bir şaka olmalıydı bir yere bakıyordum fakat orada hiçbir insan yoktu. Sanki havayla konuşuyordum. Sonra beni en çok etkileyen sahne geldi. Çocuğa montumu giydirmiştim ama kayıtta montu tutuyordum ve bırakmıştım, mont yere düşmüştü. Sonra Kath ile telefonla konuştuğum sahne geldi. Tamamiyle deli gibi gözüküyordum acınası halde yere bakıyordum. Bu da yetmiyormuş gibi havanın elini tutup eve doğru yürüyordum. Ağlayacak gibi oldum, elimi ağzıma götürdüm. Çok korkmuş hissediyordum ve ağlamaya başladım. Gabby bana sarıldı.
“Geçecek, bunların hepsi geçecek” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERFİDA
Mystery / ThrillerBüyükbabasının, büyükannesine olan aşkı yüzünden yaptığı hataların cezasını çeken ve asla huzurlu bir yaşantıya sahip olamayacağını düşünen Jenna'nın hayatı...