Ed Young içerden bir çerçeve getirdi ve bana uzattı.
“Bu Lauren” dedi.Gerçekten de bir an için ben olduğumu zannetmiştim, Tony'ye baktım. Bana acıyormuş gibi bakıyordu. Birbirimize fazlasıyla benziyorduk.
“Bu, bu bana çok benziyor,” dedim. Mary Young kafa salladı. “Galiba gerçek Lauren ile sizi karıştırdığı için sizinle uğraşıyor,” dedi. Aslında bir düşününce bundan daha başka bir nedeni olduğunu kimse düşünmezdi. Ama ruhlar neden böyle bir farkı karıştırabilir ki. Bu olay bana fazlasıyla saçma geliyordu.
Elimle ağzımı kapattım ve ağlamaya başladım. Tony bana sarıldı. Gabby'nin de gözleri dolmuştu. Ed Young bana döndü.
“Bir kardeşiniz var mıydı?” diye sordu.
“Bilmiyorum,” dedim. “Annem ve babam ben 2 yaşındayken ölmüşlerdi. Büyükbabam büyüttü beni ama o, o şu an yaşamıyor,” diyerek sözlerimi tamamladım.
“Araştıracağız,” diyerek söze girdi Gabby. Tony kafa salladı ve beni ayağa kaldırdı, sonra kendisi de kalktı.
“Teşekkür ederiz,” dedi ve kapıya doğru ilerledik. Tony beni arabaya bindirdi.
“Hemen döneceğim,” dedi ve kapıya gitti. Sonra Gabby arabaya bindi. Elini omzuma koydu. Elinin üstüne elimi koydum. O sırada Tony onlara bir şeyler söyledi ve geldi.
“Eve gidip biraz uyumak ister misin?” dedi. Hayır istemiyordum. Bu olaydan sonra her uyuduğumda onu rüyamda görüyordum ve bunu istemiyordum.
“Hayır, uyumak istemiyorum,” dedim. “ Kabus görmek istemiyorum, “ Tony “Peki,” dedi.
“Bir şeyler yiyelim isterseniz,” dedi Gabby. Tony bana baktı. Başımla onayladım.
Çantamdan çıkardığım kulaklığı taktım. Şu sıralar çok fazla dinlediğim Rag'n'Bone Man'in Lay My Body Down şarkısını açtım. Hiç kimseyi duymak istemiyordum, sadece müziğin o ritmini duymak beni rahatlatıyordu. Gözlerimi kapattım, Rag'n'Bone Man'in sesinde kaybolmaya başladım. O çocuktan, ailesinden, Gabby'den ve Tony'den uzak olmak istiyordum. Şu sıralar dinlenmeye çok ihtiyacım vardı, üstelik bir de şu aptalca olay geldi başıma. Merak ediyordum, acaba gerçekten bir ikizim var mıydı, büyükbabamlar benden bunu neden gizlediğini, nasıl ve nerde büyüdüğünü.
Ben bunları düşünürken araba durdu. Tony'ye baktım bana gülümsedi, kulaklığı çıkartıp çantama koydum ve arabadan indim. Nereye geldiğimize bakmak için kafamı kaldırdım. California Grill.Bugüne kadar en çok geldiğim restorandı. Evde yiyecek bir şey kalmadığında Tony ile hep buraya gelirdik. İçeri girip kapının yanındaki masaya oturduk. Cam tarafına ben geçmiştim, Tony de yanıma oturdu. Camdan dışarıyı seyrediyordum. Garson geldi,
“2 tane The Grill's Burger, 1 tane Tuna Melt, 2 tane portakal suyu ve 1 limonata,” dedi Tony. “Başka istediğiniz bir şey var mı?”
“Spinach Salad” dedi Gabby. Ben hâlâ dışarıya bakıyordum.
Bir çocuk vardı dışarda, gölün yanındaki çimenlerin üstünde annesinin elinden tutuyor zıplıyordu. Fazla tatlı gözüküyordu fakat şu sıralar küçük çocuk görmek istemiyordum. Çocuk annesinin elini bıraktı ve koşmaya başladı, o sırada bir taşa takıldı ve yere düştü. Koşup onu kaldırmak istedim ama annesi hemen koşmuştu. Anne olursam asla Mary Young gibi olmayacağıma yemin ettim. Dışarıda sadece onlar vardı bir de uzakta iki kişi.Gözlüğümü yanıma almamıştım tam olarak kim olduğunu kestiremedim. Umursamadım ve o sırada siparişler geldi.
“Bir isteğiniz olursa seslenebilirsiniz,” dedi garson. Ona teşekkür edip yemeye başladık. Gabby çok nazik bir şekilde yiyordu. Bıçakla keserek yavaş yavaş, ben ise aksine yemeye dalmıştım. Yemek yemek en sevdiğim şeydir benim. Tony de önceden yavaş yavaş yerdi ama benimle tanıştıktan sonra ona da hızlı yemeye alıştırmıştım.Tuna Melt yemeyi en çok sevdiğim sandviçtir ve yanına portakal suyu. Hiçbir şeye değişemeyeceğim mükemmel ikili.
Gabby lavaboya gideceğini söyledi. Yürürken onu inceledim, bir mankeni andırıyordu. Mükemmel bir fiziği vardı. Tony'ye döndüm.
“Artık anlatacak mısın kim bu kadın?” dedim. Ağzı doluydu, limonatasından içti ve elini peçeteyle sildi. Gergin gözüküyordu.
“Gabby, İtalya da yaşıyor. Seni gözetlemesi için buraya geldi ve otelde kalmasının saçma olduğunu düşünerek bizle kalmasını önerdim,”
“Beni neden gözetliyor ki,”
“Bak güzelim, yaşadığın şey normal değil bu nedenle bir profesyonelin gözetimi altında durmalısın. Her an delirebilir, her şeyi ayağa kaldırabilirsin. Normalde bu güvenlik kamerası kaydından sonra akıl hastanesine yatman gerekirdi ama ben istemedim ve Gabby'den olabilecek her ihtimale karşı bizimle durmasını istedim,” dedi.
“Peki, tamam fakat onun yanında kendimi rahatsız hissetmemi mazur gör,” dedim. Kafasıyla onayladı ve yanağımdan öptü. O sırada Gabby geldi. Bu sefer Tony lavaboya gideceğini söyledi. Anladığım kadarıyla beni yalnız bırakmayacaklardı. Ben tekrardan dışarıyı seyretmeye başladım. İlerde gördüğüm kişiler yaklaşmıştı. Sanki suyun üstünde duruyorlardı. Gözümü kısarak ona doğru baktım ve onu gördüm.Tim Young nereye gitsem peşimdeydi. Akıl hastanesine yatmak istemiyordum bu nedenle zorla gülümseyerek Gabby'ye döndüm. Yüzümün kızardığını hissediyordum ve elim titriyordu. Nefesimi tutmuştum, o sırada Tony geldi.
“Hesabı ödedim, gidebiliriz,” dedi. Sadece masaya doğru bakıyordum. Gabby'nin kalktığını fark ettim.
“Hadi Jenna,” dedi Gabby. Yüzüm yanıyordu, boğuluyordum.
“Peki,” diyerek ayağa kalktım ve Tony'ye baktım. O sırada o da oradaydı. Tim Young arkadaki masada yanında bir çocukla oturuyordu. Susmam gerektiğini hissettim, istesem de konuşamıyordum. İkisi de bana doğru bakarak gülümsüyorlardı.
O an bir çığlık attım.
“Arkanda!”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERFİDA
Mystery / ThrillerBüyükbabasının, büyükannesine olan aşkı yüzünden yaptığı hataların cezasını çeken ve asla huzurlu bir yaşantıya sahip olamayacağını düşünen Jenna'nın hayatı...