Jongin
Yatakta uzanmış gülümseyerek Kyungsoo'yla yaşadıklarımızı düşünürken kapı ani bir şekilde açılmış ve içeri acımasızca bakan Jongdae girmişti. Sert ve hızlı bir şekilde yanıma yaklaştığında neler olduğunu anlayamayarak doğruldum.
Boğazımı sıkıca kavrayan eller diğer elindeki şırıngayı fark etmemi sağlamış korkuyla gözlerimi irileştirip ellerini itmeye çalışmıştım.
"N-neler oluyor Jongdae. Ne yapıyorsun?"
Jongdae delirmişçesine kahkaha atmaya başladı tekrar gözlerime baktığında kızarmış gözler daha bir ürkütücü göründü, titrememe engel olamadım.
"Anlamayacağımı mı sandınız? Haha çok komiksiniz. Yok edeceğim seni. Hiçliğe karışacaksın. Anlıyor musun? Kendinizi kandırmışsınız. Mutlu olamayacaksınız!"
Jongdae konuştukça gözlerim dolmuş, Kyungsoo'nun nerede olduğunu düşünüyordum. Kurtaracak mıydı beni bu delinin elinden?
"K-kyungsoo nerede?"
Tekrar çıldırmışçasına kıkırdadı. Sonra hiç gülmemiş gibi sadece gözlerime baktı. Boğazımı sertçe sıktığında öksürük sesim sessizlikte yankılandı.
"Kyungsoo mu? O şu an boşuna çırpınıp duruyor. Ahaha üzgünüm Jongin. Kahramanın bu sefer seni kurtaramayacak."
"Hayır yanlış düşünüyorsun. Kyungsoo gelecek. Ve seni şurada öldürmekten beter edecek pislik."
Tam cümlemi bitirmiştim ki evin diğer odalarından kuvvetli bir ses ve ardından Kyungsoo'nun gür sesi duyulmuştu.
"JONGİN!"
Jongdae ilk başlarda Kyungsoo'nun çıktığına inanamasa da daha sonra benim kaçmama müsaade etmeden, nasıl olduğunu anlayamadan şırıngayı boynuma batırdı. Gözlerim irileşti. Soğuk sıvı damarlarımı yakarak ilerlerken yatağa yığıldım. Beynim uyuşmaya başlamıştı.
Kyungsoo'nun koşma sesleri beni böyle görünce ani bir sarsılmayla durmuştu.
"J-jongin."
Hıçkırıklarla karışık ağlama sesleriyle koşarak yanıma yaklaşıp beni sarsmaya başladı.
"J-jongin. Sakın gitme. GİTME! BIRAKMA BENİ! JONGİN!"
Nefesim tıkanmaya başlıyordu. Gözlerim yavaşça kayarken daha fazla dayanamadım ve karanlık beni karşıladı.
Kyungsoo'nun hıçkırık sesleri, sayıklamaları, ellerimdeki elleri, yüzümün her yerine konan öpücükler, burnumdan dudaklarıma akan sıcak sıvı, titreyen bedenim ve ona sarılan Kyungsoo; ölmeden önce hissettiğim tek şeydi.
××××
Kyungsoo gelip Jongdae'yi öldürmekten beter etmişti. Ama her şey için artık çok geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the accessible | KaiSoo
FanficBardaktan boşalırcasına yağan yağmur, sık ağaçlı bu ormanda yeşil yapraklara değerek yüzüne düşerken, o sanki sırılsıklam olmayı umursamazcasına ilerliyordu. Zifiri karanlıkta, ay ışığının bile sıklık ağaçlardan geçemediği ormanda, sadece hafif bir...
