BÖLÜM-8

244 59 0
                                    

Restoran da meydana gelen olay hepimiz de bir şok etkisi yaratmıştı. Bunu ben dahil hiç kimse beklemiyordu. 911'i arayamamıştık. Olay yerine geldiklerinde onlara mantıklı bir açıklama yapamayacaktık. Yemek salonundan hala ayrılmamıştık. Bunun en büyük nedeni gece yol üzerinde tuzağa düşürülme ihtimalimizdi. Bir masanın etrafında toplanıp yeni bir strateji yapmamız gerekliydi. Grubun liderliğini Philip yapmaktaydı. Doğal olarak yeni planı yapması gerekende oydu.

'' Biraz önce yaşadıklarımız bizlere uyarı niteliğindeydi. Tam olarak amaçlarını kestirmek çok güç. Angel'ı kanla imtihan mı etmek istediler yoksa onu sürüden koparıp götürmek mi istediler bilemiyorum. Fakat sebep her ne olursa olsun vampirler bizim yola çıktığımızı biliyorlar.''

Philip'in varsayımları bana mantıklı geldi. O adamı yanımda öldürüp beslenmeleri , irademi zayıf düşürüp benimde beslenmeme neden olabilirdi. Kan kokusu beni kendine çekmişti. Bir ara kafamdan birazda olsa tadına bakma fikri geçti. İrademe son bir hırsla sahip oldum. Eğer bir kere beslenirsen sonra hep beslenirsin. Dönüşümüm tamamlanmış olup, bu kadar çaba da boşuna gidecekti. Daniel ayağa kalkıp içecek dolabından bir bira aldı,

'' Peki Philip şimdi ne yapacağız. Gece yola çıkmayıp burada sabaha kadar bekleyecek miyiz ?

Philip de Daniel'ın bira aldığı dolabın kapağını açıp bir tanede kendisine aldı.

'' Gece burada kalmamız akıllıca olmaz. Yoldan gelip geçen birileri veya bu bölgeye bakan bir şerif restorana gelecek olursa hepimiz cinayetle suçlanabiliriz.''

Taylor oturduğu sandalyesinde geriye yaslanıp derin bir nefes aldı.

'' Peki o zaman plan nedir ? Gece yola çıkamayız. Burada kalamayız, buhar olup uçacak değiliz ya.''

Taylor'un gergin tavrını herkes fark etmişti. Lexi kızıl saçlarını yana atarak,

''Benim sizlere bir önerim var. Yakın bir yere kamp kurup geceyi orada geçirebiliriz. Hem de beladan uzak kalmış oluruz.''

Bu kızıl saçlı güzel kadının nasıl bir kurda dönüştüğünü merak etmemiş değildim. Sözleri ise hepimize başka çare olmadığını gösterir nitelikteydi.

'' Tamam çocuklar toparlanın araçlara binip, fazla yol almadan nerede kalabiliriz bir bakalım. ''

Philip' in sözlerinden sonra hepimiz toparlanıp dışarıya çıktık. Park halindeki araçlara binerek hızla restorandan ayrıldık. Yol zifiri karanlıktı. Çok geçmeden Philip' in kamyoneti toprak bir ara yola saptı. Birkaç kilometre daha bu yoldan devam ettikten sonra piknik alanına benzer bir yere geldik. Phlip aracından aşağı indi,

'' Ne olur ne olmaz diye kamp kurmayacağız. Geceyi araçlarda geçirip , sabah erkenden yola devam edeceğiz.''

Araçların ışıkları kapandıktan sonra etraf yeniden zifiri karanlığa bürünmüştü. Kurt adamların gece görme yetileri hayli gelişmiş olduğu için bu durumu çok fazla sorun etmiyorduk. Daniel elini omzuma koydu.

'' Yıldızlar ne kadar güzel görünüyor, tıpkı senin gibi.''

Daniel'ın romantikliği yine kendisini gösterdi. Arabada yalnız olsak ona fazlasıyla karşılık verebilirdim. Fakat arkada uyumaya çalışan Filberta ve Smith varken bu mümkün değildi.

'' Güzel sözlerin için teşekkür ederim. Beni şımartıyorsun'' Dedikten sonra Dudaklarına bir öpücük kondurdum. Omzuna başımı yaslayarak derin karanlığa doğru iç geçirerek baktım. Her ne kadar dışarıda olsak da Daniel'ın omzuna başımı koymak bana iyi geldi. Yavaş yavaş uyku gözlerimi kapatmaya başladı. Belki de geçirdiğim en huzurlu gecelerden birisiydi. Yalnız değildim ve beni seven insanlar yanımdaydı. Yarı uyanık yarı uyuyor vaziyetteyken polis arabalarının ışıkları bulunduğumuz yeri aydınlattı. Daniel kapıyı açıp aşağı indi. Diğer araçtakilerde birer birer arabalardan indiler. Etrafımızı saran polis araçlarından memurlar aşağı inip silahlarını bize doğrultular.

'' Ben şerif Wilkonson ellerinizi yavaşca yukarıya kaldırıp diz çökün''

Şerifin verdiği talimatla beraber ellerimizi havaya kaldırdık.

'' Memur bey bir şey sorabilir miyim ? Biz ne yaptıkta bizden bunu istiyorsunuz ? ''

Philip bu soruyu sorduktan sonra iki memur hızlı bir şekilde ellerini kelepçeledi. Şerif öfkeli bir şekilde,

''Yol kenarındaki cinayeti araştırıyoruz. Sizi orada görenler olmuş. Bize gelen ihbarda Kalforniya plakalı üç kamyonet bildirildi. Madem bir suçunuz yok bu ıssız bölgede neden saklanıyorsunuz ? ''

Bu ıssız bölgede nasıl olup da polisler bu kadar çabuk haber alıp bize ulaşmışlardı. Bu işin içerisinde kesinlikle başka bir şey olmalıydı.

'' Bu hiç içime sinmedi Angel normal değil bu durum.''

Daniel kulağıma bu cümleleri fısıldadı. O da benimle aynı şeyi düşünüyordu. Philip'i polis arabasına bindirdikten sonra bizleri kelepçelemek için teşebbüste bulundular. Filberta elleri havada yanıma yaklaştı,

'' Angel çiftlik evinden çıkmadan önce baktığımızda bu bölgeye en yakın polis merkezi yüz elli kilometre gerideydi . Bu kadar zamanda bizi bulmalarına imkan yok.''

Polislerin bizi bu kadar çabuk bulup suçlu ilan etmesi hiçbirimize mantıklı gelmiyordu. Biraz daha zaman kazanmam gerekliydi.

'' Memur bey benim babamda bir şeriftir. Pasadena da. Anlayamadığım bir şey var. Buraya en yakın polis merkezi baya uzakta nasıl olup da siz kısa zamanda bizlere ulaşmayı başardınız ? ''

Söylediğim sözler şerifi kızdırmaya yetmişti.

'' Küçük hanım babanız bu durumdan hiç hoşlanmayacak. Daha fazla zorluk çıkarmadan lütfen polis araçlarına binin.''

Eğer bunların gerçek polisler olduklarına inanabilsem herhangi bir zorluk çıkarmadan istediklerini yapacaktım. Neticede benim babamda bir şerifti. Ayrıca restorandaki adamı da biz öldürmemiştik. Kanundan kaçmak için herhangi bir neden de yoktu. Göz ucuyla Filberta ya baktığımda elini tırnak törpüsüyle kanatmaya çalışıyordu. Daha sonrasında önce çıkarak,

'' Memur bey ben hazırım gitmek için.''

Ellerini önce doğru uzatarak birleştirdi. Memurlardan bir tanesi ona kelepçe takmak için yanına geldiğinde tuhaf hareketler sergileme başladı. Kan kokusunu alabildiği her halinden belliydi. Filberta yüksek bir sesle bağırdı,

'' Bunlar polis falan değiller vampirler.''

Kan kokusunu alan polis kılığındaki vampirlerin ister istemez yüzleri şekilden şekle girmişti. Filbertanın zekice hareketi belki de hepimizi kurtaracaktı. Taylor çok çevik bir hareketle şerifin üzerine atladı. Diğerleri de geriye kalanlarla mücadeleye başladılar. Biraz önceki polis memurları gitmiş yerlerine kana susamış sivri dişli vampirler gelmişti. Boğuşma devam ederken iki el silah sesi duyuldu. Bir uğultu gecenin karanlığını yırtarcasına yankılandı. Vampirlerden bir tanesi Smith'i vurmuştu. Bunu gören Philip polisin aracından çıkıp kelepçelerini kırarak kurda dönüşüp o vampirin kafasını gövdesinden ayırdı. Şerif kılığındaki vampirin işini de Taylor bitirmişti. Diğerleri ısısız arazide karanlığa doğru koşarak uzaklaştılar. Hemen Smith'in yanına hızlı bir şekilde gittik. Kurşunlardan bir tanesi göğüz hizasının sağından girmiş diğeri ise sol bacağına isabet etmişti. Steve Smith'in gömleğini yırtıp yarasına bakıyordu.

'' Gümüş kurşun bu. Zehirlenmeden müdahile etmemiz lazım.''

Smith acı içinde yerde kıvranıyordu. Gümüş kanına karıştıkça onu zehirliyor ve sonunda da ölümüne neden olacaktı. Taylor arabaya koşarsak ilk yardım malzemelerini getirdi. Öncelikli olarak vücuduna saplanmış olan iki kurşunu da çıkarmayı başardılar. Lexi elinde bir şişeyle geldi.

'' Bunu içmelisin Smith. Kanındaki gümüşten seni arındıracaktır.''

Smith şişedeki sıvıyı içtikten sonra onu arabaya taşıdılar. Daniel hepimize yüksek bir seslendi.

'' Herkes araçlara, buradan gidiyoruz.''

Etrafta kim varsa hızlı bir şekilde araçlara bindi ve Kuzey Dağlarına doğru yeniden yol almaya başladık.

DOLUNAY KARDEŞLİĞİ-2    ŞAFAK SÖKMEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin