Daniel'ın göğsünde gözlerim huzura doğru kapanırken , çantam dan gelen tanıdık bir melodi sesiyle irkildim. Bu anın hiç bozulmasını istemezdim fakat arayanın kim olduğunu tahmin etmekte zorlanmıyordum. Telefonumu elime alıp baktığımda annemin çağrısını gördüm. Birkaç gündür görüşememiştik. Üzerimdeki uyuşukluktan kurtulup gelen aramayı yanıtladım.
'' Efendim anne.''
Annem biraz telaşlı birazda kızgın bir ses tonuyla benimle konuşmaya başladı.
'' Angel Tanrı aşkına kaç gün oldu neden aramadın ? Seni çok merak ettim. Bayan Margaret ile görüştüm her şeyin yolunda olduğunu söyledi.''
Annemin hiç bir şeyden şüphelenmemesi gerekliydi. En ufak vereceğim bir açıkta soluğu Margaretların çiftlik evinde alacağından adım gibi emindim.
'' Anne inan arayamadım. Ara sıra burada telefon çekmiyor. Biraz fazla çalışıyoruz o yüzden seni arayamadım.''
Annemin sesimi duyması telaşını bir nebze olsun azaltmıştı.
'' Tamam tatlım. Biz akşam babanla beraber Belediyenin düzenlediği geceye katılacağız. Sesini duymak bana iyi geldi. İstersen hafta sonu eve gelebilirsin özledik seni.''
Hafta sonuna iki gün vardı ve annemin arzusunu yerine getirmeme imkan yoktu.
'' Anne hafta sonu daha yoğun olacağız işlerimiz biter bitmez geleceğim. Biliyorsun bayan Margaret yaşlı bir kadın.''
Annem ister istemez duruma biraz sitem ettikten sonra telefonu kapattı. Ailemle iletişim kurmam bana da iyi gelmişti. Kuzey Dağlarında telefonum büyük ihtimalle kapsama alanı dışında kalacaktı. Onları bu durumdan haberdar etmek , benim için endişelenmelerini engelleyecekti. Daniel uzandığıı yerden doğrularak omzuma bir öpücük kondurdu.
'' Yanıma yeniden uzanmaya ne der sin ? Senin için kötü planlarım var.''
Bu sözleri söylerken yüzündeki ifade ne demek istediğini bana tam olarak anlatıyordu. Daniel'ın dudaklarına sımsıkı yapıştım. Bir taraftan da gözüm çadırın giriş kapısına odaklandı. Vakitsiz bir misafirin gelip bizi görmesini istemiyordum. Ellerini vücudumda gezdirmesi içimden ılık bir şeylerin akmasına ve karşı konulamaz bir şehvet duygusuna neden oldu. Bu o kadar şiddetli bir arzuydu ki sivri dişlerim meydana çıkıp Daniel'ın dudaklarını kontrolsüzce ısırmama neden oldu.
'' Angel canımı çok yaktın.''
Bu sözleri söylerken yüzüme farklı bir ifadeyle baktı. Hemen çantama uzanıp küçük makyaj kutumun aynasından yüzüme baktım. Suratım yine o vahşi hayvan silüetine bürünmüştü. Bu tür duygular beni tetikliyordu.
'' Çok özür dilerim. Amacım seni incitmek değildi.''
Tekrar dudaklarımız birbirine kavuşmak üzereyken Erica çadır kapısının önünde bitiverdi.
'' Ann orda mısınız ? Taylor ve ben etrafı gezeceğiz. Hem Filberta ve Lisa da bizimle gelecek. ''
Beklediğim davetsiz misafirin Erica olması beni hiç şaşırtmamıştı. Bu tür durumlarda ansızın belirmekte üzerine yoktu. Bulunduğum yerden ayağa kalktım.
'' Tamam uyuyordum birazdan geleceğiz.''
Cevabı alan Erica çadırın önünden ayrıldı. Daniel ile beraber dışarı çıkıp onların yanına yürüdük.
'' Sizce de biraz etrafı keşfetmek için güzel bir hava değil mi ? ''
Taylor'un bu işi organize ettiği sözlerin den anlaşılıyordu. Bulunduğumuz alan da pek fazla ağaç olmamasına rağmen birkaç metre ilerisi ormandı. Daniel benim elimden tuttu. Onunla el ele bile yürümek her şeye değerdi. Ormanın içine doğru ilerlediğimiz de hava biraz daha soğumuştu. Dev bir çınar ağacı gözümüz den kaçmadı. Gövdesi inanılmaz genişti. Bu ağaç kim bilir kaç yaşındaydı. Etrafa göz gezdirip sohbet ederken Lisa bir an durup dikkat kesildi. Onun bu hareketi üzerine bizler de durduk.
'' Birileri sanki bizi izliyor. Ayak seslerini duyabiliyorum.''
Kurtların keskin öngörüleri vardı. Onun bu söylediğini yabana atamazdık. Her ne kadar bende dönüşüm aşamasın da olsam da tamamen bir vampir olamadığım için bu öngörülerim her zaman işe yaramıyordu. Daniel ve Taylor ayak seslerinin geldiği yöne doğru yavaşça hareketlendiler. Bizler de etrafa meraklı gözlerle bakıyorduk. Daniel ve Taylor seslerin geldiği tarafa saldırı hazırlığı yapacakken ağaçların arasından üç güzel kız belirdi. Filberta ile birbirimizin suratına şaşkın bir şekilde baktık. Erica yanımıza hızlı adımlarla geldi.
''Bunların burada ne işleri var ? Kim bunlar ? ''
Aynı sorular benim de kafamın içinde dönüp duruyordu. Kızlardan uzun sarı saçlı olanı bir adım öne çıktı,
'' Daniel Anderson. Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Kader de bu ıssız yerde buluşmak varmış.''
Daniel donup kalmıştı. Bu kadını daha önce tanıdığı belliydi. Lisa ve Taylor'un birbirlerine bakmaları benim hoşuma gitmeyecek şeylerin olacağını hissettirmişti.
'' Jennifer senin burada ne işin var ? ''
Jennifer mı ? Bu gizemli kadın yanında iki güzel kızla ormanın içerisinden çıkmış , birde bu yetmez gibi Daniel ile geçmişe dayanan bir tanışıklığı da vardı. Daniel ona soru sorarken bile şaşkınlık halindeydi. Jennifer Daniel'a daha fazla yaklaşıp gözlerinin içerisine derin bir bakış attı.
'' Doğa ana bizim evimiz. İnsanlardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz. Hiç değişmemişsin ve hala çok çekicisin.''
Bu sözleri söylerken bir eliyle Daniel'ın yüzüne dokunmuştu. Filberta çantasından bir şişe çıkardı.
'' Angel bence bunu şimdi içmelisin.''
Bu tarz duyguların beni tetiklediğini oda çok iyi biliyordu. Şu an ihtiyacım olan sanırım sert bir içkiydi. Margaret'ın hazırladığı karışımdan içtim ve kendime hakim olmaya çalıştım. Bu sefer soru sorma sırası Jennifer'a gelmişti.
'' Peki sizi buraya hangi rüzgar attı. Seni en son gördüğüm de Dark Water daydın.''
'' Oradan ayrılalı çok uzun zaman oldu. Buraya gelme amacımıza gelince sadece doğa gezisi.''
Daniel bu cevabı verdikten sonra Jennifer bize doğru baktı.
'' Ah unuttum sizinle arkadaşlarımı tanıştırmayı. Bu Ratchel diğeri ise Sofia. Peki sen beni tanıştırmayacak mısın ?''
Son sözlerini söylerken bile o kadar imalı söylemişti ki artık daha önce bir şeyler yaşadıklarına kanaat getirmiştim.
'' Arkadaşlarım seni ilgilendirmez. Zaten Taylor ve Lisa yı biliyorsun. Bence bu yeniden tanışma olayını fazla uzatmadan herkes yoluna gitsin.''
Daniel ona gerekli olan cevabı vermişti. Fakat Jennifer pişkin davrandı.
'' Yoluma gitme fikri her ne kadar bana cazip gelse de konuşacak ve yaşayacak yeni şeyler var. Beni buraya amcan Philip çağardı. Aradığınızı bulmada tek şansınız benim. Bu şansı kullanmak isteyeceğinden de eminim. Bence siz bizi onların yanına götürün.''
Buraya rastgele gelmedikleri ortaya çıkmıştı. Onları buraya çağıran Philip di. Bu kadının planın bir parçası olması hiç ama hiç hoşuma gitmedi. Mecburen kamp yerine onlarla beraber dönmek için yürümeye başladık. İçimdeki kıskançlık duygusu giderek öfkeye dönüşmeye başladı. Bana ondan hiç bahsetmemişti. Elbette bu kadınla geçmişte bir şeyler yaşamış olabilirlerdi buna saygı duyardım. Bir anda çıkıp gelmesi ve bizim planlarımıza burnunu sokması canımı sıkmaya yetmiş ve artmıştı bile. Bir an önce kamp alanına dönüp bu konuyu Daniel ile yalnız olarak konuşmak istiyordum. Ona güvenip güvenmeme konusunda tereddütlere sahiptim. Philip onu buraya çağardıysa bir bildiği vardır diye düşünüyordum. Umarım ileride bu kadın bizim ilişkimiz için sorun çıkarmazdı. Zaman her şeyin ilacı olduğu gibi aynı zamanda her şeyin habercisi de olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY KARDEŞLİĞİ-2 ŞAFAK SÖKMEDEN
WerewolfDolunaydaki savaştan sonra vampirler tarafından ısırılan Angel ,artık eski hayatını yaşayamayacaktır.Margaret'ın yaptığı tedavi nereye kadar faydalı olacaktır.Daniel ve kardeşleri nelerle karşılacaklardı.Eski düşmanlar kapanan hesapları açacaklarmıy...