Karanlık sokaklar arasında durmadan ilerliyordum. Yerler ıslak ve nemliydi.Havadaki keskin koku beni benden alıyor,düşünmemi engelliyordu. İki sokak öteden gelen ayak sesleri dahi beynimde yankılanıyor,çıldırmama az kaldı diye düşünüyordum. Açtım hem de çok aç.Her ne yersem yiyeyim yada ne içersem içeyim bir türlü dinmeyen bir açlıktı . Susuzluktan dudaklarım çatlamış,Napolyon ve askerlerinin Sina çölünü geçerken ki susuzluklarına benziyordu. Çöp konteynırlarının yanından geçtim.Burnuma gelen keskin kokunun yönünü bulmaya çalışıyordum. Adımlarımı hızlandırmış,gözlerimi dört açmış bir halde ilerliyordum. Bir şey beni sağımda kalan ara sokağa doğru yönlendirdi. Son olanlardan sonra iç güdülerim inanılmaz gelişmiş,tıpkı doğada avlanan vahşi bir hayvanınkine dönüşmüştü. Evet duyabiliyordum. Küt küt atan bir sesti bu, kulaklarımda yankılanmaya başlamıştı. Koku alma duyum ve iç güdülerim hedefe iyice yaklaştığımı söylüyordu. Uzun sokağın sonuna geldiğimde aradığım şey karşımdaydı. Bir kadın sokakta elinde sürdüğü dört tekerlekli bir arabayla ilerliyordu. Harekete geçme vaktinin geldiğini hissettim.İnanılmaz bir çeviklikle kadının yanına sokuldum. Beni görür görmez çığlık atmaya başladı.Sesini kesmem gerekliydi. Bir hışımla boğazına uzun,sivri bir o kadarda keskin olan dişlerimi geçirdim. Günlerce çöllerde dolaşmış ve sonunda suya kavuşmuş gibiydim. Kanın her damlasını,her zerresini zevkle içiyordum. Doygunluk hissine ulaşmış,yoksunluk hislerimi köreltmiştim. Kadını ellerimden yara bıraktım. Sesi çıkmıyor,gözleri açık gök yüzüne bakıyordu. Arkamı dönüp bulunduğum yerden uzaklaşmak isterken.Bir ses daha kulaklarımda yankılandı. Tanrım! bu bir kalp sesiydi.Biraz önceki kadın dirilmiş olamazdı. Yerde yatan kadının yanına eğilip baktığımda hala hareketsizdi. Biraz önce sürdüğü arabanın içinde bir şeyler kıpırdıyordu. Arabanın içindeki örtüyü kaldırdım ve gözlerime inanamadım. Bu benim dünyada gördüğüm en güzel bebeklerden biriydi. Onu görür görmez içimdeki insan canlandı. Daha dünyaya yeni gelmiş olan bir bebeği annesinden vahşice ayırmıştım. Arabanın yanına çöküp ağlamaya başladım. Tanrım ben bunları hak edecek ne yaptım. Dolunay gecesinde vampirler tarafından ısırılmış,bir kan emiciye dönüşmüştüm. Bayan Margaret'ın dönüşüm sürecini yavaşlatan formülü işe yaramamış,sonunda da bu hale gelmiştim. Eskiden düşmanlarım sadece vampirlerdi. Şuan İnsanlar dahil herkes düşmanımdı. Zihnimin içinde düşünce savaşı verirken ağlama sesiyle irkildim. Arabadaki bebek ağlıyor,muhtemelen de annesini istiyordu. Hemen dikkatimi ona yönelttim. Annesiz kalan bebeği sokaklarda yalnız bırakamazdım. Kucağıma aldıktan sonra altını kontrol ettim ve temizdi. Gözlerini açan bebek gülümseyerek bana baktı. Parmağımı tutmasıyla beraber yeniden gözlerim doldu. Yaptığım şeyin pişmanlığı içimi kemirmekteydi.Tuttuğu parmağımı ağzına götürerek emmeye başladı. Acıkmış olmalıydı. Bu tenha sokak arasından çıkıp onu besleyebileceğim bir şeyler bulmalıydım. Aniden parmağımda derin bir acı hissettim ve bebeğe baktığımda ağzı kan olmuştu. Elimi çekmek istedim fakat o kadar sıkı tutmuştu ki kurtaramıyordum.Acı git gide derinleşmiş,dayanılmaz hale gelmişti. Daha annesini emen bir bebek nasıl olup da elimi ısırabiliyordu. Hızlıca elimi çektim. Bebek tekrar yüzüme baktığında ince,sivri dişlerini gördüm. Dünyanın en güzel bebeklerinden birisi kıpkırmızı gözlerle bana bakıyordu. Bebeği oraya bırakıp kaçmam gerektiğini anladım. Arabanın içine koydum,üzerini battaniyesi ile örttüm. Tam oradan ayrılacakken bileğimi tuttu. Dönüp ona baktığımda,
''Akıttığın kanda boğulacaksın Angel!!'' dedi.
Aklımı kaçırmak üzereydim. Karanlık sokaklara koşmaya başladım. Bir taraftan ağlıyor bir taraftan da bunların nasıl olduğunu çözmeye çalışıyordum. Kundaktaki bir bebek nasıl konuşabilirdi? Olabildiğince çabuk uzaklaştım oradan. Ana cadde üzerine geldiğimde kimsecikler etrafta yoktu. Loş sokak lambaları etrafı aydınlatmakta,kapalı dükkanların ışıkları meşale gibi yanmaktaydı. Caddenin sonunda bir çift far gözlerime takıldı. Kimsesiz sokakla da bir arabaydı bu. Beni görünce yavaşlayıp yakınımda durdular. Camları simsiyahtı ve içerisi görünmüyordu. Daha da yakınıma gelerek ön yolcu penceresi açıldı. Gördüğüm kişi karşısında şok olmuştum.Haley di bu. Kucağında biraz önce gördüğüm bebek vardı. Bana alaycı bir gülümsemeyle,
''Aferin Angel aferin kızım'' dedikten sonra arabadan iki kişi daha indi. Önüme bir zincir bıraktılar.Bunlar dolunayda beni bağladıkları zincirlere benziyordu. Onlarla mücadele etmeye başladım. Çığlıklarım ısısız sokaklarda yankılanıyor fakat kimse yardıma gelmiyordu. Bu bebeğin onlarla ne ilgisi vardı. Neler oluyordu? Adamlara vurmaya çalışıyor,bir taraftan da kaçmak için her şeyi yapıyordum. Sonra tanıdık bir ses duymaya başladım.
''Angel...Angel..kabus görüyorsun.Angel uyan.''
Bu ses benim dünyada en sevdiğim insanlardan birisinin sesiydi Daniel dı bu. Gözlerimi açtığımda hala çığlık attığımı fark ettim. Daniel'görmek içimi fazlasıyla rahatlatmıştı.
''Angel yine kabus gördün sanırım.Uyandırmayacaktım ama sen çığlık atınca...''
''Evet Daniel çok kötü bir rüya gördüm. Teşekkür ederim. Çok sık kabus görmeye başladım. Bunun ısırılmam ile bir ilgisi olabilir mi?
Daniel beni rahatlatmak istercesine,
''Vampirler tarafından ısırılma olayı senin piskolojini mahvetti tatlım. Bununla mücadele etmeyi öğreneceksin. Margaret sayesinde dönüşüm sürecini yavaşlattık. Elbette kesin bir çözüm de bulacağız.'' Isırıldığımdan bu yana bazı geceler evdekilere yalan söyleyerek Daneil da kalıyordum. Bayan Margaret ve Filberta da bana yardımcı oluyorlardı. Vampire dönüşme korkusu rüyalarıma giriyor ve kabuslar görüyordum. Bu durumu atlatmada en çok Daniel'a ihtiyacım vardı.
''Her şey için teşekkür ederim Daniel iyi ki varsın.''
Daniel alnıma bir öpücük kondurduktan sonra,
''Hadi bakalım uyumalısın sabah erken kalkacaksın.''
Gözlerimi kırpıp onaylayarak tekrar başımı yastığıma koydum. Tek isteğim bir vampir olmamak ve artık kabus görmemek ti. Daneil ile yaşayacağımız güzel günleri düşünerek tekrar uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY KARDEŞLİĞİ-2 ŞAFAK SÖKMEDEN
Loup-garouDolunaydaki savaştan sonra vampirler tarafından ısırılan Angel ,artık eski hayatını yaşayamayacaktır.Margaret'ın yaptığı tedavi nereye kadar faydalı olacaktır.Daniel ve kardeşleri nelerle karşılacaklardı.Eski düşmanlar kapanan hesapları açacaklarmıy...