On üçüncü şafak sökmeden Kuzey Dağların da yaşayan Belmeria yi bulmamız gerekliydi. Orijinal bir vampir kanına ulaşmamıza imkan kalmamıştı. Margaret dan aldığım büyülü leylağı ona iletmem gerekliydi. Külkedisi gibi saat on ikiye vurduğunda her şeyin balkabağına dönüşmesine izin vermemeliydim. Yoksa bunu hayatımla ödeyecektim.
Yola çıkmamızın üzerinden tam üç gün geçmişti. Leylağı elime aldıkta sonra on günlük bir zamanım vardı. On üçüncü şafak sökmeden Belmeria yı bulmalıydım. Araçları bırakıp yola yayan devam edeceğimiz bölgeye çok az kaldı. Yolda yaşadıklarımız programda gecikmemize neden olmuştu. Yeniden sabah olup etraf aydınlandığı için kendimi daha fazla güvende hissediyordum. Daniel aracın dikiz aynasına dikkatli bir şekilde baktı,
'' Smith nasıl oldun dostum ? Umarım şimdi daha iyisindir.''
Smith geriye yaslandığı araç koltuğunda göğsüne giren kurşunun bulunduğu yeri açarak gösterdi.
'' Dostum demek dün içtiğnm şey işe yaramış. Yarandan eser kalmamış. ''
Deniel Smith'in yarasının iyileşmesine çok sevindi. Bende aynı duyguları paylaşıyordum. Dün gece benim için mücadele edip vurulmuştu. Ona teşekkürden fazlasını borçlu olduğumu biliyordum fakat elimden sadece teşekkür etmek geliyordu.
'' Smith dün için sana teşekkür edemedim. Benim için yaptıklarını asla unutmayacağım.''
Arabanın camını hafif açan Smith cebinden purosunu çıkartıp yaktı. Bir nefes çekip dikiz aynasına anlamlı bir şekilde baktı.
''Bir şey değil Angel.İnan o pisliklerin ölmesini hepinizden çok ben istiyorum. Onlarla olan savaşım kişisel bir meseleden de öte. Bana bu fırsatı verdiğin için asıl ben sana teşekkür ederim.''
Kurtların ve vampirlerin birbirlerini sevmedikleri herkes tarafından biliniyordu. Yüz yıllar boyunca çok şeyler yaşamışlar, çok savaşlar vermişlerdi. Bugünde geçmişe nazaran pek fazla değişen bir şey olmamıştı. Daniel da kendisine düşeni yapması gerektiğini hatırladı.
'' Smith gerçekten sana borçluyum dostum. Angel'ı korumak için vuruldun. Sana gerçekten minnettarım.''
Smith'in yüzünde bir tebessüm belirdi. Purosundan tekrar çekerek,
'' Önemli değil dostum. Neticede hepimiz aynı taraftayız.''
Bizim konuşmamıza Filberta da uyanmıştı. Uykulu gözlerle oda dikiz aynasından bana bakıyordu. Elini ağzına götürüp kahve işareti yapıyordu. Gerçekten bir kahve şuan çok iyi gelecekti fakat yol üzerinde durabileceğimiz bir yer yoktu. Biraz daha yol aldıktan sonra sonunda araçları bırakacağımız bölgeye gelmiştik. Burası Kuzey Dağlarına giden patika yolun başlangıç noktasıydı. Araçların kasalarındaki malzemeleri boşaltıp buraya karargahımızı kuracaktık. Herkes elinden geldiğince yardım etti ve bir saate yakın bir zamanda çadırlar ve diğer malzemelerin kurulumu yapıldı. Daniel ve ben bu gece aynı çadır da kalacaktık. Bunu düşünmek bile heyecanlanmak için yeterli bir sebepti. Bir el aniden omzumda belirdi.
'' Tatlım nasıl yeni evimizi beğenmişsindir umarım.''
Daniel yine muziplik peşindeydi. Bu muzip halleri hoşuma gitmiyor desem yalan olurdu. Küçük bir erkek çocuğu gibi görünüyordu.
'' Evet eğer bir gün ömür boyu birlikte olmaya karar verirsek bundan bir tane de Pasadena da istiyorum. ''
İkimizin gülüşmeleri Philip'in bağırmasıyla son buldu.
'' Haydi çocuklar kahve ve yemek zamanı''
Şuan her ne kadar romantizm kokan bir an yaşasam da yemek ve kahve daha fazla cazip gelmemiş değildi. Daniel ile beraber birer kahve ve hindi fümeli sandviçlerden aldık. Tatlı niyetine de nefis görünen donutlar vardı. Yiyeceklerimizi aldıktan sonra biraz önce kurulan çadırların yanına geri döndük. Filberta,Erica,Lisa ve Taylor da yanımıza gelince ekibi tamamlamış olduk. Diğerleri Philip'in etrafında toplanmış sohbet ediyordu. Erica Taylor'u elleriyle besliyordu. Bu durum Lisa ya tuhaf gelmiş olmalı ki,
'' Gerçekten inanamıyorum. Sizin yaşınız kaç ? ''
Bu sözleri söyledikten sonra gözlerini deviren Lisa ya Taylor'un cevabı gecikmedi,
'' Bunlar senin anlayamayacağın şeyler. Dur bakalım sen yoksa ağabeyini mi kıskandın ?''
Bu yanıtı alan Lisa biraz öfkelenmiş görünüyordu. Durumu fark eden Daniel araya girdi.
'' Kızdırmayın benim kız kardeşimi''
Gergin hava gülüşmelerle son buldu. Yemeklerimizi bitirip kahvelerimizi içmiştik. Gerçekten bu mola hepimize çok iyi geldi. Yolun bundan sonrasını yürüyecek olmamız dışında her şey yolundaydı. Bugün burada kalıp iyice dinlenip sonrasında eşyalarımızı toparlayarak yarın sabah erkenden yola çıkacaktık. Herkes de bir nebzede olsun yorgunluk belirtisi vardı. Bu yüzden çadırlar dolmaya başladı. Gündüz bile olsa bir tane nöbetçi bırakacaktık. İlk nöbeti Steve tutacaktı. Daniel ile birlikte çadırımıza geldik. Yerde duran metler bana kuş tüyü yatak gibi geldi. Üç gündür araba yolculuğu yapıp bir dizi olay atlatmıştık. Sırtımı yere koymamla beraber kemiklerimin ne kadar ağrıdığını yeni fark etmiştim. Daniel yanımıza uzandı. Başımı onun göğsüne yaslayıp bir elimle sarıldım ona. Oda eliyle omzumu kavradı.
'' Benim için yaptıkların için çok teşekkür ederim. İyiki varsın.''
Dudaklarımdan dökülen cümleden sonra Daniel saçlarımı okşamaya başladı.
'' Sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim Angel. Bu durumu atlatacağız. Senin dönüşümünü tamamen durduralım sonra Elric ve diğerleriyle hesaplaşacağım.''
Ben bu durumu atlatsam da Daniel durmayacaktı. İntikam almak istiyordu fakat ben bu duruma karşıydım.
'' Hayır Daniel. Ben bu durumu atlatır atlatmaz artık onlarla uğraşmayacağız. Huzur istiyorum ben.''
Onun benimle aynı fikirde olmadığı aşikardı vazgeçmeyecekti.
'' Angel biz dursak da onlar durmayacaklar. Senin peşine yeniden düşecekler. Şuan kendi derdimiz ile uğraştığımız için bu kadar rahatlar. Bu iş bitince Elric ve diğerleri bu işin bedelini ödeyecekler.''
Bu sözün üzerine daha fazla bir şey söylemek istemedim. Daniel'ın haklılık payı vardı. Bugüne kadar olan hiçbir şeyde ilk adımı atan taraf biz olmamıştık. Sürekli benimle uğraşan onlardı. Elric'i durdurmanın yollarını bulmamız gerekliydi. Huzur istiyordum. Bu saçma sapan şeylerin son bulması için her şeyi yapmaya hazırdım. Okulumu bitirip üniversiteye gitmek, Daniel ile evlenip mutlu olmak istiyordum. Gerçi daha evlilik teklifi almamıştım ama Daniel'ın beni asla bırakmayacağından emindim. Ellerimden sımsıkı tutmuş ve beni her halimle beğenmişti. Bir kız bundan başka ne isteyebilirdi ? Yorgunluk gözlerime çökmeye başladı. Araba da çok fazla uyuma fırsatı bulamadım. Daniel'ın göğsünde huzur içerisinde uyuyabilirdim artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY KARDEŞLİĞİ-2 ŞAFAK SÖKMEDEN
WerewolfDolunaydaki savaştan sonra vampirler tarafından ısırılan Angel ,artık eski hayatını yaşayamayacaktır.Margaret'ın yaptığı tedavi nereye kadar faydalı olacaktır.Daniel ve kardeşleri nelerle karşılacaklardı.Eski düşmanlar kapanan hesapları açacaklarmıy...