Birden onun olduğunu sanarak arkama döndüm. Boyu uzun görünüyordu. Yerde olduğumdan dolayı ayaklarından kafasına kadar ona yavaşça baktım. Fakat o değildi. Elini uzattı ve nazik bir şekilde kalkmama yardımcı oldu.
+"Şey, düştüğümü gördün mü?"
-"Hmm. Galiba evet. (Gülerek)"
+"Ahh. Lanet olsun ya rezil oldumm."
-"Yok, bence tatlıydın."
+"Ne? Ha şey teşekkür ederim." (Teşekkür ederim mi? Ah ne diyorum ben.!!)
-"Nereye gidiyordun?"
+"Ah. Ben mi. Şey şirkete."
-"Hangi şirket?"
+"BigHit."
-"Woahh. Ciddi misin? Bende orda çalışıyorum. Pekala o zaman beraber gidelim. Ne dersin?"
+"Şey, olur."
Yavaş yavaş yürümeye başladık. Birden ensesini kaşıyarak adımı sordu.
-"Adın ne?"
+"Yu Jin ya senin"
-"Memnun oldum bende Kim Taehyung. Şirkette yeni misin peki?"
+"Evet. Şey yeni stajyer oldum."
-"Umarım daha sık görüşürüz."
Utanarak kafamı salladım.
+"Peki sen ne zamandır bu şirkettesin."
-"Uzun zaman oldu. Çıkış yapmayı bekliyoruz."
+Hmm. Peki Park Jimin adında birini tanıyor musun?"
-"Evet. Galiba grubumuzun son stajyeri. Neden sordun ki?"
+"Bi tanıdık diyelim."
O an karnında kelebekler uçuşmaya başlamıştı. Biliyordum. Hayat beni bir kere daha hayal kırıklığına uğratmadı. Şirkete girip sadece onu görmek ve delice sarılmak istiyordum. Acaba beni tanır mı? Ah tesadüfün böylesi..!
...Beraber şirketin önüne geldik. Centilmenlik yapıp bana kapıyı açtı. Aslında Jimin bana bakmazsa onlada şansımı denerim nasıl olur.😂
-"İstersen sana şirketi gezdireyim."
+"Yok, yani sorun değil ben şey ederim. "
-"Peki. Görüşmek üzere." dedi ve göz kırptı. Allah'ım çok şirin. Ya neden bir umutsuz vaka bu kadar öz güvenli. Sinir bozucu duygularım. Lanet olsun.!
Yavaş yavaş şirketi gezmeye başladım. Zemin kata indim. Burada pek fazla bişey yoktu. Galiba bir dans odası vardı. Kapı yarım bir şekilde açıktı. İçerden müzik sesleri geliyordu. Ve biri yerleri dans ederek siliyordu. Yavaş yavaş kapıyı açıp içeri girdim. Çocuğun kafasında bir şapka, beyaz tişört, altında siyah dar bir eşofman ve belinde bir ceket vardı. Lanet olası şapka yüzünden yüzünü göremiyordum. Yüzünü merak edip yanına gitmeye kara verdim. Beni görmedi. Yavaş yavaş ona yaklaştım. Omzuna dokundum ve birden bana döndü. Ayağım yerin ıslaklığından dolayı kaydı. Tam düşüyordum ki kaslı kolları belimi birden kavradı. Gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Nefes alış-verişi tenime temas ediyordu. Büyük bir umutla gözlerimi yavaş yavaş açıcaktım. Birden
-"İyi misin?" dedi. Hala gözümü açmadım. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki... Sesi onun sesine acayip benziyordu. Hala yüzünü görmedim. Nefes alış verişim ve kalp atışım baya hızlandı.
-"Hey! İyi misin!??"
Gözlerimi yavaşça açtım. Dudakları onun ki gibiydi. Şapkası yüzünden yüzünü göremiyordum. Bir atak yapıp şapkasını çıkarmam gerekiyordu. Salak gibi esnemeye başlayıp kollarımı birden kafasına doğru uzattım ve şapkasını yere attım. Beni bıraktı ve neredeyse düşüyordum. Yere eğilip şapkasını aldı ve
-"Ne yapıyorsun!?"
+"Oha sen s-sen Jimin!"
-"Evet benim. Noldu. "
+"Beni hatırlamadın mı!? Hani yavru bir kediye çarpmıştın. Onu tedavi etmiştin. Hani beraber veterinere gitmiştik."
-"Haaa.. Evet hatırladım. Kedi hala sende mi?"
+"Evet. Hala bende. Nedense onu çok seviyorum. Mırıldanarak - çünkü senden kalan tek şey oydu.!"
-"Sevindim. Peki burada ne arıyorsun.?"
+"Bilmem seni özlemişimdir.."
-"Huh...!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuz Vaka - Park Jimin ✔
FanfictionAşk bana göre mi? Sence aşık olabilecek miyim? Peki ya aşık olduğum adama kavuşabilecek miyim? Ahh endişelenme, umutlanma! Sen sadece "Umutsuz Vaka" sın. Bunu kimse değiştiremiyecek, derken karşıma onun çıkması benim için bir dönüm noktası olacak...