İzmir'den yazlığımıza giderken bir çay bahçesinde durduk. En sevdiğim yer burasıydı. Denize karşı bir çocuk parkı. Koşarak atladım arabadan. Her yer çiçeklerle doluydu ve deniz sanki ayri bir güzeldi. Resmen gökyüzünün dansı vardı. Daha 7 yaşımda aşık olmuştum. Maviye. Annem hep beni mavinin efsanevi hikayeleriyle uyuturdu. Belki kendi uydururdu ama ben o kadar güzel uyurdum ki. Bazen uyuyamadığımda anneme sarılılırdım. Odadaki mavilik ve annemin huzur veren kokusu babanannemin bahsettiği cennet gibi güzel gelirdi. 'Deniiiz koşma gel buraya en sevdiğin kurabiyeden alacağım hadiii' annemin sesini duyunca daha da koşmaya başladım. Ve bir anda kendimi yerde buldum. Nasıl ağladığımı bilmiyorum. Annem kucağına aldı ve birden babam koşmaya başladı. Nermin Teyze ve Ahmet Amca da çok korkmuştu. Annem ve babamin liseden arkadaşlarıydı. Çocukları yoktu ve bundan dolayı beni kendi çocukları gibi severdi. Herkes etrafımda toplandı. Gözyaşlarımı çamurlu ellerimle silmeye çalıştım. Annem o kadar korkmuştu ki. Hemen yüzümü yıkadılar. Annem ve babam beni herkesten ayrı tutarlardı. Kendimi dünyanın en özel çocuğu hissediyordum. Benim kadar ilgi gören ve sevilen bir çocuk daha olabilir mi ki? "Ayy annee örgülerim bozulduu" dediğim an herkesi bir gülme aldı. Daha sonra onlar sohpetlerine kaldıkları yerden devam etti. Ben de arabaya gittim. Biraz oturup ortalığı kurcalarken bir anda bir düğmeye bastım. Bir an tüm kapılar kapandı ve penceredeki guneşlikler yüzünden kimseyi göremiyordum. Bağırsam da ise yaramamıştı. Çünkü arabanın olduğu yerde kimse olmazdı. Dışarısı çok sıcaktı. Arabanın içi ise daha da sıcaktı. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama nefes almakta zorlanmaya başladım. Tozlar arabada uçuşuyordu ve sanki hepsi bana doğru koşuyordu. Korkuyordum. Daha 7 yaşında bir çocuğum ben. Bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Gözlerim kararıyordu ve ben daha da korkmaya başlamıştım. Sanki araba dönüyordu. Hiçbir yer düz değildi. Gozlerimin önü de buğulandı bir anda. Dışardan sesler geliyordu. Ama gücüm kalmamıştı. Daha küçük bir çocuktum ve dayanamazdım. Sesimi çıkarmak istesem de yapamadım. Gerisini hatırlamıyorum. Hastanede gözlerimi açtım. Astım. Ne olduğunu bilmediğim bir hastalık. Ama annem elimi tutarken her şey güven doluydu benim için.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Sen Tonu
RomanceDenize karşı oturmuş öylece bakıyorum. Neye bakıyorum, ne düşünüyorum, ya da ne hissediyorum. Yalnızlık öyle ki yavaş yavaş hissediyorsun. Aynı soğuk bir havada başta titrerken sonra uyuşur ve alışır gibi. Önce uyuşuyor sonra alışıyorsun. Ya da alı...