Düşman

2.3K 30 7
                                    

Arabanın camını indirmemle yüzüme çarpan rüzgar biraz rahatlamamı sağladı. Neden mi? Çünkü eğer arabada sizinle önemli bişey olmadıkça konuşmayan ve neden başka bir şehire taşındığınızı söylememekte ısrar eden bir babanız varsa, konuşmayı fazla tercih etmezsiniz emin olun. Babam susmaya devam ediyordu. Bende susuyordum . Evet aslında konuşmak istiyordum. Neden demek. Ama biliyordum ki cevap vermeyecekti. Sadece böyle gerektiğini ve alışmam gerektiğini söyleyecekti.Tıpkı ilk sefer sorduğumda verdiği cevabın aynısı verecekti.

Bende verdiği cevabı değerlendirmeye başladım. Alışmayı öğrenmeliydim. Açıkçası çok zor olmayacaktı. Çünkü normal bi hayatım vardı. Aşırı sıradan. Hiçbir zaman ''en''leri yaşayan bir hayatım olmadı. Okulun en güzeli, en çılgını,en zekisi,en zengini... Bunların hiçbiri beni tanımlamıyordu. Belki en zengini olabilirdim aslında ama sanmıyorum. Sonuçta özel okulda okuyordum. Herkes olmasa da çoğu kişinin durumu yerindeydi. Ben okulda kesinlikle sıradan olan tiplerdendim. Normal arkadaşlarım normal bir hayatım vardı.Arada okul çıkışında birkaç saatliğine bir kafeye gitmek dışında bir eğlencem yoktu. Eve gidip ödevlerimi bitirir bazen film izler bazen de uyuklardım. Aslında bu benim seçimimdi. Göz önünde olmak ya da en sevilen olmak gibi bir derdim yoktu. Ben sadece huzurlu bir hayat istediğim için bu hayatı yaşıyordum. Ama şimdi babam bu sıradan hayatımdan beni koparıp yeni bir düzene götürüyordu.Aynı normalliği orda da yakalayıp yakalayamayacağımı merak ediyordum. Her ne kadar farklı bişeyler olmasını istesemde bir yandan hala aynı normalliği istiyordum . 

Bunları düşünmeyi bırakıp babama döndüm. Yüzü ciddi görünüyordu. elleri direksiyona sıkı sıkı yapışmıştı ve hafif terlemişti. Babam bir işletmeciydi. Büyük bir şirketimiz vardı. Babam başarılı bir patron ve başarılı bir yöneticiydi. Ne yazık ki başarılı bir baba değildi. Annemi ben çok küçükken kaybetmiştik. Yarım yamalak hatırlıyorum: annemle birlikte babamın bizim için kurduğu parkta salıncakta annemin beni salladığı anılarım çok net olmasa da onun hakkında hatırladığım en net şeydi. Evet bazen bir annenin varlığını özlüyordum. Her gece acaba şu an burda olsa ne değişirdi diyorum. Ama onunla büyümediğim için yokluğu benim için çok zor değil. Onsuz yaşamayı büyümeyi öğrendim. Babamsa ona o kadar bağlıymış ki buna alışamamış. Beni annemsiz büyütemeyeceğini düşünüp pes etmiş . Kendini işine vermiş, çok çalışmış. İlkokuldayken eve geldiğimde bana sarılan birinin varlığını o kadar çok isterdim ki. Babamsa çoğu zaman şirkette olurdu. Evde olduğu zaman ise yanıma ödevlerimi bitirmemi söylemek için uğrardı. Koskocaman bir evde tek başıma büyümüştüm. Neyseki Şevkat Teyzem vardı. Küçüklükten beri bana bakan bakıcım. Bunları da bana hep o anlatmıştı. Onu da orda bırakarak gitmek zorunda kaldığım için üzülüyordum. Ankara'ya , Şevkat Teyzeme, arkadaşım Pelin'e , platonik aşkım Sarp'a , hatta her gün beslemeye gittiğim adına Şah koyduğum küçük köpeğe bile veda etmek istemiyordum. Babam ne kadar söylemek istemese buraya, İstanbul'a gelme nedenimizi öğrenecektim. Bu kadar zaman boyunca tek kelime etmeyip herşeyi geçiştirmişti evet ama bu sefer buna izin vermeyecektim.

Yaklaşık 6 saat sonra babam geldiğimizi haber vermek için beni dürtükledi:

- Ezra uyan, geldik.

Babamın duygusuz sesi kafamda yankılanırken etrafın farkına varmaya başladım. Ağaçların içinde gerçekten büyük bir eve gelmiştik. İnsana sanki hem medeniyete çok yakın hem de çok uzakmış gibi bir hava veriyordu. Sanırım yeri biraz yüksekçe bir yerdeydi. İstanbul'un göz kamaştırıcı güzelliğini çok net olamasa da görebiliyordum. Emindim ki balkondan çok daha güzel görünüyordu. Babamın en büyük yardımcısı Yusuf Bey'de arabasından inerek yanımıza geldi.

- Çetin Bey , nasıl buldunuz? Sizin için itinayla seçtik efendim. Zevkinizi düşünerek en iyisi bunu bulabildim.

- Teşekkür ederim Yusuf gerçekten , daha iyisini bulamazdın. Emeklerinin karşılığını elbet alıcaksın.

DüşmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin