Bir mesaja bir de Yusuf Bey'e bakıyordum. Beynim durmuştu. Babam gitmişti. Artık yoktu.Ciddi sorgulayıcı o bakışları artık göremiycek miydim yani? Nereye gitmişti, neden gitmişti, Artık patron benim de ne demek oluyordu Tanrı aşkına bu adam beni çıldırtıcaktı! Onca şey kafamda karman çorman hali gelmişti. Yusuf Bey bu halimi anlamış olacak ki koridordaki ölüm sessizliğini bozdu.
-Ezra Hanım inanın çok hazırlıksız yakalandım bu duruma. Yani olan biteni nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Ama herşeyi açıkladıktan sonra hayatınızda büyük bir değişime hazır olmanız gerekiyor. İsterseniz herşeyi açıklamaya şimdi başlayabilirim, fakat büyük bir sırra sorumluluğa hazır olmanız gerekiyor çünkü gerçekten önemli bir konuyla karşı karşıyasınız.
Moron Gibi Yusuf Bey'in yüzüne bakıyordum.Çünkü ne diyeceğimi bilmiyordum. Tutulmuştum. Sanırım bu tutulma olayına alışmam gerekiyordu. Fakat bu seferki tutulmamın sebebi içime oturan öküz değil beynime yerleşen endişe ve korkuydu
-Yusuf Bey Neler Oluyor? Ne sırrından bahsediyorsunuz siz? Babam yok da ne demek? Evet kendisiyle çok iyi anlaşamadığımı yanımızda çalıştığınız uzun seneler sonunda farkettiğinizi umuyorum fakat bu duruma kayıtsız kalacak değilim. Polise gitmeliyiz. Mesajin geldiği yerden, babamın telefon sinyallerden ya da adını bilmediğim birçok zımbırtı sayesinde babamın yerini bulabiliriz. Neden zaman kaybederek buraya bana mesajı göstermeye geldiniz ki? Direk polise gitmeliydiniz. Hadi biran önce gidelim.
Ben çoktan çantamı sırtıma geçirmiş yürümeye başlamıştım . Biraz daha yürüdükten sonra Yusuf Bey'in benimle birlikte yürümediğini farkettim. Olduğu yerde duruyordu. Hiçbirşey yapmadan bana bakıyordu. Daha sonra yavaş adımlarla yanıma geldi.
-Ezra Hanım, bakın polise gidemeyiz. Gitsek bile babanızı bulamazlar zaten. Babanızın attığı mesajda ne yazdığını gördüğünüz. Bulunmak istemiyor. Daha doğrusu bulmamamız gerektiğini söylüyor. Bakın size herşeyi açıklayacağım. Anlaşılan zaman kaybetmememiz gerekiyor. Lütfen benimle birlikte gelin .
Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu ve bu sefer ciddi anlamda çıldırmak üzereydim. Belki de kaçırılmamıştı? Kendi isteğiyle uzun bir tatile çıkmıştı ve kimseyi yanında istemiyordu? Gerçek bu olsa şaşırmazdım. Sonuçta sevdiği kimse yoktu . Sevdiği hiçbirşey de yoktu. Yeni bir sayfa açmak istemiş olabilirdi. Her ne kadar kendimi güçsüz hissetmemeye çalışsam da bu ihtimal canımı acıtıyordu. Kafamdaki düşüncelerden silkelenip arabaya bindim . Yusuf Bey eve olan yolculuğumuz boyunca hiç konuşmamıştı.Eve geldiğimizde arabadan inip kapımı açmak için hızlandı. Kapıyı kendim açıp teşekkür ettikten sonra eve doğru ilerlemeye başladık. Geçen gün olduğu gibi kapıyı çalmamıza gerek kalmadan Gülçin kapıyı açtı. Başımla Gülçin'i selamladıktan sonra merdivenleri ikişer ikişer çıkan Yusuf Bey'i takip ettim. Geçen gün gezemediğim koridorlardan birine döndü ve koridorun en sonundaki odanın kapısının önünde durdu. Cebinden anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı.Daha sonra geçmem için müsaade etti.
- Lütfen oturun Ezra Hanım.
Sanırım burası babamın çalışma odasıydı. Odaya kırmızı ve koyu yeşil tonları hakimdi. Büyük bir masa, masanın sağ ve sol taraflarında ise duvar boyunca kitaplık vardı. Masanın karşısında ise kırmızı bir deri koltuk, yan tarafında içki barı vardı.Kırmızı koltuğa oturduktan sonra Yusuf Beyin duvarın gizli bir bölmesini ortaya çıkardığını farkettim.Büyük bir manzara tablosunu aşağı indirdi ve pencere gibi olan duvarı itti . İçerde demir bir kasa vardı. Kasadan biri mavi diğeri sarı olan iki dosya çıkardı ve önümdeki masaya bıraktı. Kasayı kapatıp , tabloyu geri yerine astıktan sonra tekli kırmızı deri koltuğa da kendisi oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
AventureBazen hayat normaldir. Fazla normaldir. Farklı birşeyler istersiniz... Farklı bir heyecan . Normal hayatıma arada heyecan istediğim oluyordu ,evet. Fakat böyle bişeyi istemek değil, aklımdan bile geçirmedim...