Mesajı okuduktan sonra numaraya baktım.Kendi numarası olup olmadığını düşündüm.Daha sonra şu an asıl önemli olanın bu olmadığına karar vererek düşünmeye başladım.Beni neden çağırmış olabilirdi ki? Hem de okuluma kadar gelerek? Bundan daha önemlisi beni kaçıran, tekinsiz birinin yanına , onun ufacık bir mesajıyla tereddüt etmeden gitmeli miydim?Beynmimde bütün olasıkları hesaplarken , öğle aramı buna harcamamak ve biran önce konuşup gitmesi için , yanına doğru yürümeye başladım.Binadan çıkıp okulun binasına doğru ilerledim.Bahçede fazla kişi yoktu.Muhtemelen herkes yemek yiyordu.Bahçenin çıkış kapısına yaklaştığımda onu gördüm. Duvara yaslanmış ve gözlerini kapatmıştı.Onu görünce bir an duraksasam da yanına doğru ilerledim.Tam önüne gelince durdum. Ağzımı açsam da konuşmadım . Ne diyebilirdim ki ? Selam, naber ? Sizi kaçıran birine her şey yolundaymış gibi selam diyemezdiniz.Orada dikilip onu incelemeye başladım.Kızıla çalan kahverengi saçları hafif dağınıktı. Üstünde kot bir pantolon ve füme rengi yuvarlak yaka bir tişört vardı.Sade ve normal giyinmesine rağmen dikkat çekici görünüyordu.Evet, çekici ve gizemli görünüyordu fakat bir çetenin lideri gibi değildi. Onu yolda görsem kendi halinde ,çatık kaşlı ,mesafeli buzdolabının teki olarak tanımlardım. Sanırım çete lideri görüntüsüne birini yakıştıracak olsam bu kesinlikle Doğu olurdu.Gerçi bir çete lideri olmadığını nereden biliyordum ki?
-Fazla düşünmek iyi değildir küçük patron, gevşe biraz. Gerginliğini elimle tutabilecekmişim gibi hissediyorum .
Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde, çatık kaşlı ciddi bir yüzle karşılaştım. Aslında bu onun normal hali gibiydi ama gülmek kesinlikle daha çok yakışırdı.
-Gergin değilim, sadece acelem var.
Yaslandığı yerden hafif doğruldu ve sırtını dikleştirdi.
-Seni kaçırmış olabilirim ama bu benden korkmanı gerektirmez.Sana zarar vermek isteseydim çoktan vermiştim öyle değil mi? Bak, doğru ya da yanlış önemli değil sonuçta yeni patron sensin ve ben bu işe başlarken Çetin Abi'ye güvenerek başladım. Nasıl o beni koruduysa , bende onu korudum. O madem sana güveniyor, öyleyse bende zorundayım. Sonuç olarak her şey sende bitiyor. Her neyse buraya kadar bunun için gelmedim.
Dürüst ve kendinden emin konuşması hem beni rahatlatmış hem de ona karşı içime ona karşı olan güven tohumlarını atmıştı.
-Öyleyse ne için geldin?
-Akşam seni almaya geleceğim.Evine.Dünkü tanışma pek hoş olmadı. Herkes seni tanımak istiyor. 8 de hazır ol.
-Evet meşgul değilim, sorduğun için sağol.
-Meşgul olup olmaman umrumda değil. İşin ciddiyetinin farkına var küçük patron.Bu senin düşündüğün ufak heyecanlara benzemez. Herşeyden önde tutmalısın ki hata yapmayasın. Çünkü hata yaparsan telafi etme şansın yok.
Bir süre sessizce birbirimize baktık.Yaptığı işin ciddiyetini gözlerinde görüyordum. Evet bir çete lideri gibi görünmüyordu ama kesinlikle güçlü ve yenilmez bir askeri anımsatıyordu.Gözleri bu ufak süre boyunca gözlerime kitlense de çok uzun sürmedi.
-Evet, söyliyeceklerim bu kadar . Ben gidiyorum.
Arkasını dönüp yavaş yavaş ilerlemeye başladı.Tam o anda aklıma gelen şeyle duraksadım.
-Heyy baksana! Bana mesaj attığın numara senin numaran mı?
Arkasını döndü ve bir süre baktı . Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu.
-Evet, ama ismimle kaydetme. Birileri tanıyabilir.Ha bu arada , üstüne düzgün bir şeyler giy. Bir de patrona asılıyorlar diye adam dövmek istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
AdventureBazen hayat normaldir. Fazla normaldir. Farklı birşeyler istersiniz... Farklı bir heyecan . Normal hayatıma arada heyecan istediğim oluyordu ,evet. Fakat böyle bişeyi istemek değil, aklımdan bile geçirmedim...