Tepsinin titrediğinin farkındaydım ama kendime mani olamıyordum. Devletşah sultan konuşmaya başladı.
"Neslişah iyi misin sen? Hastalandın mı yoksa?"
Hızla başımı salladım.
"Evet sultanım. Kendimi hasta hissediyorum. Müsadenizle biraz dinlensem iyi olacak."
Gelip elini alnıma koydu.
"Tamam. Git,dinlen biraz."
Selam verip saraya girdim. Bir vukuata sebep olmadan halletmiştim. Odama gitmeye karar verdim. Odaya giden yol karanlık bir koridordan geçiyordu. Ne zaman oradan geçsem elimi hançerimin üzerine yerleştiriyordum. Aklım başka yerde olduğu için boş boş yürüdüm. Ta ki biri boğazıma hançerini dayayana kadar. Soğuk metali hissedince çığlık atmak için ağzımı açtım ama güçlü eller mani oldu. Kulağımda o tanıdık sesi hissettim.
"Sonun geldi Neslişah. Bugün güneş senin için son kez doğdu."
Korkuyla nefes aldım. Bu kez çok ciddi görünüyordu.Mumun titreşen alevine baktım. Bir hayli olmuştu Yasemin beni buraya kapatalı. Derhal öldürür diye düşünmüştüm ama işkence yapacağını söyleyerek gitti. Korkuyla gelmesini bekliyordum şimdi. Çamaşırhane gibi bir yerdeydim. Karanlık ve ürkütücü. Kapı neredeyse kırılarak açılınca Yasemin'in tuhaf gülüşü kalbimi dondurdu sanki.
"Sonunda yalnız kalabildik. Yazık olacak sana Larissa."
Başımı dikleştirdim.
"Adım Neslişah! Devletşah sultan koy..."
Koşup ağzımı kapattı.
"Hani nerede sultanın? Seni kurtarmaya bile gelmedi. Yalnız öleceksin Venedikli. Yapayalnız..."
Yutkundum. Ne yazık ki haklıydı. Kimse beni aramaya gelmemişti. Hiç mi merak etmemişlerdi? Yasemin hançerini çekip boğazıma dayadı.
"Seni öldürmemem için tek neden söyle."
Yutkunup hafızamı zorladım. Ne diyebilirdim?
"Elif'in sultanın dairesine girdiğini gördüm. Yardım için gittim yanına. Yakalanacağı belliydi. Hem neden Elif'i öldürmek isteyeyim? Onunla bir derdim yoktu."
Eli gevşedi. İşe yaramıştı. Devam ettim.
"Çok iyi kızdı. Yazık oldu ona. Neden sultana saldırdı?"
Yumuşak ses tonumun etkisiyle hançeri çekip yere attı. Gözleri buğulanmıştı.
"Hünkarın kadını ben olmalıyım. Elif hasekiyi ortadan kaldırınca yerine ben geçecektim. Yapamadı kardeşim. Öldü."
Ağlamaya başladı. Şaşırmıştım. Fırsattan istifade yanına oturup elini tuttum.
"Üzülme. İntikamını elbet alacaksın."
Bana baktı.
"Sen beni seviyor musun?"
Gülümsedim.
"Neden sevmeyeyim? Bir derdim yok seninle. Sen bana sataşıyorsun."
Elimi tuttu.
"Bana yardım edersen seni ülkene gönderirim. Ne dersem yapacaksın anladın mı?"
Başımı salladım. Bana bir sürü şey söyledi. Dinlemedim bile. Ülkeme dönüp evlenmeyi beklemek istemiyordum. Boş boş sarayda oturarak günlerimi geçirmek... Burada daha mutluydum. En azından canım sıkılmıyordu. Çamaşırhaneden çıkıp odama gittim. Korkudan başım dönüyordu. Dilara gelene kadar yere oturup bacaklarımı karnıma kadar çektim. Dilara gelince önümde durdu.
"Neslişah?"
Ona dolu dolu gözlerimle baktım.
"Yasemin beni öldürmek istedi. Boğazıma hançer dayadı. Kandırarak zor kaçtım. Anlaşma yaptık. Göya ona yardım edecekmişim."
Dilara yanıma oturdu.
"Çok akıllıymışsın. Ben korkudan bayılırdım herhalde. Nasıl bir anlaşma yaptınız?"
"Devletşah sultanın sırlarını söyleyecekmişim. Bir de hünkarın onu görmesini sağlamalıymışım."
İçini çekti.
"O yılanı hünkar ne yapsın? Kardeşi hainken kim ister onu?"
Haklıydı. Nefesimi dışarı verdim.
"Umrumda bile değil. Dediklerini yapmayacağım. Devletşah sultan beni sordu mu?"
O anda kapı açıldı. Hemen ayağa kalktık. Mahpeyker kalfa bana baktı.
"Perişan haldesin. Devletşah sultan seni soruyor. Yanına uğra."
"Yasemin sıkıştırdı. İyiyim şimdi. Hemen gidiyorum."
Devletşah sultanın dairesine girdiğim anda yanıma geldi.
"Neredeydin? Odanda da yokmuşsun."
Yutkundum. Mumun ışığı bana o anı hatırlattı.
"Yasemin hatun boğazıma hançer dayadı sultanım. Kilitliydim,gelemedim."
Eliyle ağzını kapattı.
"Nasıl kurtuldun? Biri yardım mı etti?"
"Ona yardım edeceğime söz verdim. Mecburdum sultanım. Tabi yardım etmeyeceğim."
Dudaklarını ısırdı.
"Ne teklif etti sana?"
Gerildim ama söylemek zorundaydım.
"Sizin sırlarınızı ona taşımamı istedi. Bir de hünkarın onu görmesini sağlamalıymışım."
Sultan sinirle volta atmaya başladı.
"Bu ne cüret! O kim sultan olmak kim? Ne sanıyor bu kendisini?"
Avuçlarım terden sırılsıklam olmuştu. Her an bayılacak gibiydim. Sultan durup boğazını tuttu.
"Öldürecekleri kişi bendim. Şehzadelerdir diye düşünüyordum ama bendim. Yasemin benim yerime geçmek istiyordu. Haseki olmak istiyordu."
Biliyordum bunu. Sultanın elini tuttum.
"Sakin olun sultanım. Bir daha cesaret edemez."
Sultan divana oturdu.
"Yarın sabah gel. Yasemin'e söylemen için yalanlar bulacağız. Sonunda kellesi gidecek."
Gülümseyince ben de gülümsedim. Bu benim de işime gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SULTANIN NEDİMESİ~Neslişah
Fiksi Sejarah#1-Osmanlı|Yarışma İkincisi|Edirne Sarayı'nın duvarları saydamdır derler. Konuşulanlar muhakkak duyulur. Sultan olmak zordur bu sarayda. Şehzaden olunca sırtın yere gelmez. Sultan olursun. Haseki sultan bile olursun. Yine de sultan olmak zordur bu...