Son Mektup

Gidecek.

" Asıl sen yapma! Farkında değil misin? Olmayacak bir iş bu yaptığın! " Leon tebessüm ediyordu. " Yaptığımız... " Benim ne kabahatim vardı bu durumda bilakis mağdur olandım ben. Ne ara bu duruma gelmişti bu iş. Çok değil bir kaç ay evvel yüzüne tiksinerek bakmıyormuydum ben bu adamın? Kapı sesiyle irkildim. Leonsa elimi hala bırakmamıştı.
" Hilal? " Gelene baktığımda Cemal Yüzbaşının olduğunu gördüm " Be... Ben. Şey... Teğmen... " Cemal Yüzbaşı kapının ardını kontrol edip kapattı. " Sen ve Teğmen ne? " Sinirli olduğu her halinden belliydi. O an fark ettim ellim hala Leonun yarasının üzerindeydi ve Cemal Yüzbaşı pür dikkat oraya bakıyordu. Elimi yaradan çekmemle Leon inledi. " Ben size iza edeyim. Bakın ben sadece pansuman için." " Pansumanı yapmanıza o da mı yardım ediyor hemşire zira elleriniz ben içeriye girdiğim vakit - " " Size ne bundan! Siz Hilal'in neyisiniz ki? " Leonun ani çıkışı Cemal Yüzbaşının sinirini dahada arttırmıştı. " Sen hiç konuşma! Vücuduna ikinci deliği de ben açmayayım istersen ! " " Dene-"
"Yeter! İkinizde susun! Leon haklı Yüzbaşı. Bu sizi alakadar etmez lakin merakınızı gidermek için söylüyorum Teğmenle aramızdaki münasebet hasta hemşire ilişkisinden ibaret. Başka birşeye yormayın rica ediyorum. " Cemal Yüzbaşı derin bir iç çekti. " O vakit bu vaziyet- " " Beyhude bir yanlış anlamadan ibaret. " bu söylediğime bende inanmaya çalışıyordum. İmkansızdı zaten. Bir Türk kızının bu zamanlar yegane düşmanı bir Yunan teğmene üstelik esir bir yunan teğmene hisler beslemesi... Olmayacak iş. Cemal Yüzbaşı üniformasının kemerine elini kenetledi. " Doğru. Zaten mümkün değil bu. O bir düşman. Unutma! Cephelerde can veren  gözü yaşlı her ananın oğlunun kanı bu askerin ve bunun gibilerin elinde. " Cemal derin bir nefes aldı. " Buna Kemalettin de dahil." Sözlerinin ardından odadan bir hışımla çıktı. Kemalettin de dahil... Ne basit söylemişti. Ölümün soğukluğu yüzüme yeniden çarptı. Leonun sesiyle gözümden bir damla yaş süzüldü. " Hilal bu doğru değil. Ben yapmadım. " " Pansuman bitti. " "Hi-" Ardımdan kapıyı çarpmamla kapıdaki askerler bana baktı. Uzun esmer olan bana seslendi. " Bacım iyimisin ? Betin benzin atmış hemşire." Kafamı evet anlamında salladım. " İstersen Yüzbaşıdan müsade alıp seni evine bırakalım bacım? " " Yok teşekkür ederim asker abi. Sağolasın. "

" Hep çalışıyor bu kız. Ben derim size verin şunu koca eline oda kurtulsun bizde. Hem yaşıda geldi. " Babannem tarhanayı karıştırırken bir yandanda bana ve anneme söyleniyordu. " Ana var daha sen tasa etme. " " Nasıl tasa etme Azize. Turun sevmek istiyorum ben. Hem düşünsene Hilal gibi güneş saçlı yağmur gözlü... Fena mı! " Babannem sedirin önündeki masaya tabak çanak yerleştirirken sedire oturdum. " Sende beni başından atmak istersin herhal babaanne." Tarhanayı doldururken homurdandı. " Delinin zoruna bak. Etti kelama bak hele. Ben sizin muradınızdan başka ne isterim a kızım. " Babam sıkıntıyla mutfağa girdi.  Babannem merakla lafa girdi. " Neyin var oğul? Bir derdin tasan mı var? " Babam sıkkınlıkla şapkasını masaya koyup sedire oturdu. " Siyasi işler ana. Şu esir takası konusu. Bizim askerlerimiz karşılığında onların askerleri. " " E veriverin gitsin oğlum. " Babam güldü. " Hele o kadar kolay mı ana. Bazen cepheyi özlüyorum. " " Esirleri verdiğimizde ne olacak? Yani ne yapacaklar onlara? " Babam bu sorumla saçımı okşadı. " Sen bunu niye dert ettin şimdi serçem. Ailelerinin yanına giderler her halde. Tabi şey değilse... " babamın tebessümü soldu. Bir kaç kez öksürüp üstünü silkeledi. " Banada bir tas koy ana. " Ne demek istemişti babam anlam veremedim. Şimdi Leon evine mi dönecekti yoksa... Olamaz! Haksızlık bu. İnanasım gelmiyordu. Babamdan duyana dekte inanmayacaktım. " Ne değilse? " Babam sıkkınlıkla bana baktı. Söylemeyi bile kendine yakıştıramıyordu besbelli. " Hain. Bir hain değilse evine yollarlar." " Ya hainse? Ama doğru bir amaç için. " Babam önüne gelen çorbadan bir yudum aldı. " İhanetin cezası bellidir Hilal. Madalyalandıracak değiller. İnfaz ederler muhakkak. " İnfaz lafıyla gözlerim irileşti. Annem babamı ikaz derce seslendi. " Cevdet! " " Ama sen bunu düşünme kızım. Sen kendi işlerinle alakadar ol. Tasa etme bunları. " Öldüreceklerdi onu yani. Olmaz. Müsade edemem. Hem cana kuymadı diye can alındığı nerede görülmüş. " Hilal. Sen bunları düşünme de... Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum kızım. " Neyi konuşacaktı? İşitmiş miydi yoksa Leonla aramda olanı. Öyle olsa bu denli rahat olmazdı ya. " Buyur baba? " Babam sıkkınlıkla iç çekti. " Kemalettin... Olanları işittim elbet. Lakin senin ağzından da duymak isterim. " Leon değildi mesele. Yinede içim rahat etmemişti. Kemalettin meselesini ben içimde çözemezken babama nasıl iza edecektim ki! " Olay duyduğundan ibarettir baba. Kemalettin şehit düştü. Bende..." " Sende yasa büründün. Bu gencecik yaşında kendini gönlünü kapattın. Öyle mi? " Sustum. Ne diyecektim. Haklıydı. Doğruydu dedikleri. Kapatmıştım kendimi herşeye herkese. İçin için hüzünlenir olmuştum. Bir yandanda kızıyordum kendime. Beni yalanlarla avutan bir adamaydı bu kederim. Sevmemişti beni hiç. Ya ben sevmiş miydim? Orasıda meçhuldü ya. " Anlıyorum seni. Severdim Kemalettini bilirsin. Lakin böyle olmaz. Bu gencecik yaşında daha aranızda izdivaç bile yokken kendini dul bir kadın gibi kapatman. Elbet gönlünü hoş tutan biri çıkar karşına tekrar. Ben serçemi böyle boynu bükük kanadı kırık görmeye dayanamam. Sen benim en küçüğüm ve en kıymetlimsin... Aman ablan duymasın. " gülümsedim. Bu lafı ablamada söylediğini evvelden işitmiştim. İkimizide çok sever ayırmazdı. Ama moralimiz bozulmaya görsün en bi sevdiği en bi kıymet verdiği olurdun babamın. Kafamı evet anlamında salladım. " İşitmez söz. " Babamda tebessüm etti. " Peki söyle hele. Var mıdır gönlünde biri? " Başımı hayır anlamında salladım. " Lakin sen birinin gönlüne düşmüşsün. " Gözlerimi babama diktim. Ne demekti bu şimdi? " Bakma bana öyle. Sizin yanınızdan kuş uçsa haberim olur. Cemal Yüzbaşı... Sende gönlü var bilirim. Lakin benim asıl bilmek istediğim. Senin ona karşı bir hissiyat besleyip beslemediğin? " " Yo- yok baba. Olmaz öyle şey. " babam iç çekip saçımı okşadı. " Sen hele bi düşün. Kendini yasa bürüme. Eğer kararın değişirde olur dersen. İzdivacına rızam vardır. Senin mürverini ölmeden evvel görmek beni mesut eder elbet. Tabi ablanıda. " Cemal Yüzbaşı ve ben? Daha neler. Olmaz öyle şey. İki cihan bir araya gelse yine de evlenmem onunla. " Kararım kati baba. Kendisine karşı değil bir hissiyat iş dışında  bir münasebetim dahi olamaz. Sende bir daha bu bahsi açma rica ederim. " Babam başıyla onayladı. " Peki kızım. Lakin sen yinede fevri olma. "

"Pansuman bitti mi? Hemşire!  " Cemal yüzbaşı bir an olsun odadan ayrılmıyordu. Leonla başımızda gardiyan gibi dikilmiş bekliyordu. " Bitti sayılır. Müsade ederseniz işimi yapacağım Yüzbaşı! " Cemal Yüzbaşı gülümsedi. Onu azarlamam mutlu ediyordu adamı resmen! " Her zaman bu kadar hırçın mısınız hemşire? Yoksa bu bana has bir meziyetiniz mi? " " Kişiye ve tavra göre muamele diyelim Yüzbaşı. Şimdi müsade ederseniz işimi yapacağım. Leon rica etsem doğrulur musun? " Leon beden destek alarak doğruldu. " Felicia. " Leona anlamazca baktım. " Ne dedin anlamadım. " Leon gülümsedi. " Gözlerin... Her baktığımda aklıma Felicia çiçeğini getiriyor. Masmavidir. Zarif ve kırılgan bir o kadar da mağrur. Tıpkı senin gibi. " Tebessüm ettim. Bu iltifat adeta kalbimi okşamıştı. " Hiç görmedim değiniz çiçeği. " " O vakit sözüm olsun. Sizin gözleriniz kadar güzelini bulamasamda size bir buket getirceğim " " Teşekkür ederim Leon. " Cemal araya girdi. " Sen evvel ayağa kalkta, bu topraklara bir daha adım atabilir misin o vakit görürüz. " Cemal'in bu sözlerine göz devirdim. Ne derdi var bu adamın! Derdi belli lakin dermanı bende değil ya. " İşittim yarın taburcu oluyormuşsun. Yani esir takasıyla Yunanistana yolcusun teğmen. " İşittiklerimle beynimden vurulmuşa döndüm. Leonunda aynı vaziyette olduğuna emindim. " Ne- ne demek şimdi bu! Nereden çıktı? Benim neden haberim yok? " Cemal bilmiş duruşunu takındı. " Başhekimin emri. Zaten yarasıda iyileşmiş. Burada kalmadı için bir sebep yok. Yarın gidiyor." Var! Bir sebep var ben varım. Demek istedim lakine ne gururum nede dilim söyleyemiyordu ya. Lal oluyor sözcükler boğazımda düğümleniyordu. Ne vakit sevdaya bu denli düşmüştüm ben veyahutta sevda bu muydu...

Sonraki bölümde;

" Kaçıracağım seni işittin mi? " Leon başını hayır anlamında salladı. " Olmaz anlamıyormusun ! Olamaz! Senin başın belaya girer senden bilirler. " Elleriyle yüzümü okşadı. " Seni ardımda böyle bırakamam... Sende gel benle. Gidelim... "