09,

11.2K 685 133
                                    

Gecenin sessizliğinin cama vuruşunu dinlerken, sıkıldığımı hissedip elimdeki otuz ikinci sayfasında kalmış olduğum kitabı yatağın en uç kısmına attım. Zihnimdeki düşünceler okumam için fırsat vermemişlerdi. Aslında saatin kaç olduğuna bakamayacak kadar yorgundum ama uykunun kollarına geçmek istemeyecek kadar da inatçı, takıntılı bir insandım. Sanki, bu akşam olup bitenler hakkında yeterince düşünmezsem, uyumaya hakkım yok gibi geliyordu. Brain'ı şimdi gidip düzeltmeliydim, abisi hakkındaki konuyu detaylıca öğrenmeliydim ve daha birçok şey... Ama yapmadım. Yapsaydım olumlu sonuçlarla karşılaşacağımdan emin değildim çünkü. Brain kapıyı kilitlemişti ve ne dersem diyeyim açmayacağını da biliyordum. Bay Beets ve Rose uyumuş olmalıydı. Brain'nın 'sevgili' halası Kaitlyn ile de asla iletişime geçmek istemiyordum. Onun da benimle geçmek istemeyeceğinden de adım kadar emindim. Yarın sabahı bekleyecektim.

Uyumak için toparlanmam gerektiğini düşünerek büyük yataktan atladım. Kitabımın kaldığım yerine ayracı koyarak komodine bıraktım ve dişlerimi fırçalamak üzere odanın içindeki lavaboya girdim. Kendi evimde ne yazık ki böyle bir avantaja sahip değildim, bu yüzden burada geçirdiğim kısa vakitleri saçma olsa da seviyordum. Diş macununu diş fırçama sıktım ve ağzıma götürüp dişlerimi fırçalamaya başladım. O sırada geniş aynadan kendimi izliyordum. Uyku saatlerim düzenli hale geldiği için gözlerimin altındaki morluklar şu sıralar benimle değildi, tenim ise solgun görünüyordu. Saçlarımı tepede topuz yapmıştım ama yatakta debelendiğimden oldukça dağılmıştı. Bitkin gözüküyordum, nedense fazlasıyla kötü hissetmiştim kendimi. Daha fazla kendime bakmak istemediğimi fark edince ağzımı çalkalayıp kuruladım ve odama geçip şortlu pijama takımımı üzerime geçirdim. Yatağa girdim ve komodinin üstünde duran gece lambasını söndürerek telefonumun alarmını etkinleştirdim. Bu evde, özellikle kaldığım odada internet o kadar yavaş çekiyordu ki, vaktimi bununla da harcayamıyordum. Bu yüzden telefonu eski yerine koydum. Dışarıda hafif bir yağmur ve rüzgar uğultusu vardı. Bu sesi dinleyerek uyumanın vakti gelmişti.

***

şkün geniş basamaklı merdivenlerinden birer birer iniyordum. Sessiz olmaya çalışıyordum çünkü bu sabah uyanmam gereken saatten bir saat erken uyanmıştım. Bilinçli olarak yapmamıştım, sanırım bedenim daha fazla uyumak istememişti. İyi hissettiğim söylenemezdi çünkü dünkü moral bozukluğum bugüne de yansımıştı. Nedeni elbette ki Brain'dı. Ayrıca dün onu resmen gitmemle ilgili tehdit etmiştim. Yaptığım bu şeyin aklıma gelmesiyle ellerimi yumruk yapıp kendime lanet okudum. Sinirlendiğim zaman olmadığım biri gibi davranabiliyordum ve ağzımdan istemediğim şeyler çıkabiliyordu. Kim bilir Brain o lafı ettiğimde neler hissetmişti. Aptalın tekiydim.

Merdivenleri inmeyi bitirdiğimde mutfak girişinin yanında duran boy aynasına çarpmıştı gözüm. Dün geceki yağmur dinmemişti, aksine daha da hızlanmıştı ve fırtına da vardı. Biraz üşüdüğümden dolayı lacivert bir kapüşonlu üst, altına ise daha açık bir maviden kot giymiştim. Ayakkabılarım converseti, rahat hissediyordum ama evin içinde ayakkabı giyme saçmalığının da bilincindeydim. Yani... neden böyle bir gereklilik vardı anlamıyordum. Bunu Rose'a sormayı aklımın bir köşesine not ederek aynadan açık bıraktığım saçlarıma baktım ve elimle düzelttim. Karnım hiç aç değildi, zaten öyle olsaydı bile kahvaltıyı Bay Beets ve Kaitlyn ile yapmak zorundaydım. Tek başıma, istediğim saatte yersem sorun olabilirdi.

OBSESSIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin