Telefonumun masada titreme sesiyle açtım gözlerimi.
KAHRETSİN!
Alarm çalalı 15 dakika olmuş ve ben daha kalkmamıştım!
Telefonu mahcup ve hızlı bir şekilde açıp kulağıma götürdüm ama Nisan'ın bağırmasını beklerken o "Sadece 10 dakikan var." diye tısladı.
Cidden de, vicdan azabı sağolsun, 10 dakika sonra yanındaydım. Benden yana bakmıyordu bile. Bari şirinlik yapıp gönlünü alayım diyip yanaklarımı şişirdim gözlerimi de öcü görmüş gibi açtım. Şirin görünmekten çok mala benzediğimin farkındaydım ama napayım, emek var sonuçta, saygı. Zaten o da bir süre sonra dayanamadı ve "YAPMAAA" dedi güldüğünü görmemem için beni ittirdi.
"Ama bak işe yarıyor." diyip yüzüne doğru aynı suratı yapmaya devam ettim.
"Tamam tamam affettim ama şimdi gitmem lazım sayende baya geç kalmış oldum bile. Akşam görüşürüz?" dedi tek kaşı havada.
"Tabii, görüşürüz."
-----------------------------
Eve vardığım gibi buzdolabında kendime yiyecek bir şeyler seçmeye koyuldum. Ev telefonu çaldı ama kim arıyorduysa kusura bakmasın, şuan çok açım ve her kimse onu daha sonra da arayabilirim, diye düşündüm. Zaten büyük olasılıkla annemdir. Genelde cep telefonumdan bana ulaşamadığında -neden bilmiyorum, hep sessizde tutarımda- evden arar.
Bir güzel tıkındım sonra kimin aradığına baktım ki cidden annemmiş ona eve biraz geç gelebiliceğimi çünkü Nisan'la bir şeyler yapacağımızı haber verdikten sonra Nisan'ın evine gittim.
Ne güzel dedikodumuzu yapıyorduk; hazır evdekiler de gelmemişken sohbet muhabbetin dibine vurduk, sanki süper starlarmışız gibi şarkı falan söyledik. Tüm bunlar olurken bir anda gülmeye ara verdi ve bana "Kıvanç buraya gelicek sorun olur mu?" dedi bende olmaz dedim. İyiki sorun olur dememişim hee 5 dakika sonra kapıda belirdi Kıvanç.
"Selamm" dedi ama bana yani Nisan'a değil.
"Selam"
"Naber?"
"İyii senden naber?"
"Benden de iyi"
"Arya'yı gördün hemen beni unuttun Kıvanç bey." diye yakındı Nisan.
"Seni unutur muyum cadı" dedi Kıvanç şakaya vererek.
Sohbet muhabbet herşey iyi derken yine Kıvanç dedi ki "Hadi dışarıda bir şeyler yapalım."
Ne kadar dışarıdayken garip bir biçimde Derin'i görmekten korksam da çıktık. Havuzun ordaki kafeye oturup patates kızartması söyledik. İyiki kilo almak gibi bir derdim yok. Allah biliyorda vermiyor işte. Yediklerimden kilo alsaydım şimdiye çok rahat 120 kilo olmuştum. Ben aklımdan bunları düşünürken "Sana da uyar mı, Arya?" diyen Nisan'ın sesiyle sıyrıldım düşüncelerimden.
"Hı? Ne uyar mı?"
Kıvanç atladı. "Hani yarın cuma ya, üçümüz çıkıp bir şeyler mi yapsak diyoruz. Tabi sana da uyarsa?"
"Bana uyar ama yinede eve gidince anneme de bir sorayım belki bir planı vardır."
"Tamam o zaman, haber verirsin." dedi Nisan ve orada oturup biraz daha muhabbbet ettikten sonra Nisan hesabı kendi üstüne yazdırdı sonrasında da Kıvanç'a veda edip herkes kendi evlerine dağıldı.
Eve geldiğimde annem çoktan işten dönmüştü, akşam için sofrayı kurmaya başlamıştı. Özellikle bir mutluluk vardı gözlerinde. Mutsuz olmasını istediğimden değil de bu başka tür bir mutluluk. Adeta gözleri parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evimdeki Şeytan
Teen FictionKardeşin tanımı olarak "sadık dost, her daim yanınızda olan sırdaş" kullanılır. Ama benim bir kardeşim yok. Olmaması da lazımdı. Ama annem illa bi bokluk yapmasa rahat duramazdı çünkü kıçında kurt var. Bu dünyada en nefret ettiğim kişinin babası ola...