Bu bölüm de benim için kardeşten öte olan canım arkadaşlarım hatolan katenight, hola_chica ve cesur arkadaşım Melis'e gelsin. Sizi çok seviyorum <3
-
İğrenç, moral buzucu, yüzlerini fondöten ve pudrayla kaplayan yavşak karaktersiz insanların arasında geçen bir okul gününden sonra resmen koşa koşa eve geldim.
Oh be güzel evim!!
Zaten saat 4'tü daha fazla vakit kaybetmemem lazımdı onun için ev telefonunu alıp hemen Hazal'ı aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı.
"Efendim, Arya?"
"Oha lan nasıl anladın benim olduğumu?"
"Hatırlarsan telefonun sendeyken de dakikaların konusunda fakirlik geçirdiğin zamanlar o kadar çokk evden aradın ki artık kaydettim yani."
"İyi iyi. Ya aslında ben sana şey diycektim; hani yarın konsere gideceğiz ya onun için alışverişe çıkalım mı?"
"Oha aynısını sana ben soracaktım!!"
"Güzel, ama şimdiden söyleyeyim çok fazla vaktim yok kaçak gidicem cezamdan dolayı biliyosun."
"En geç saat kaç?"
"7.30" diye cevapladım.
"Tamam ya o zamana kadar baya bakarız işte birşeyler. İyi öyleyse bende eve yeni girdim şimdi üstümü bir değiştireyim 10 dakika içinde gelirim ben taksiyle hem seni de alıp sizin evin ordaki avm'ye gideriz dönüşünde kolay olur."
"Yaşşa be Hazal seviyom seni."
"Hadi la kapat kapat girdim eve giyinicem ve tıkınıcam şimdi öptüm byee."
Daha bye diyemeden telefonun kapandığına ilaret lan dıt dıt sesleri gelince hemen telefonu bırakıp mutfağa koştum. Buzdolabından yemek çıkartıp mikrodalgaya yerleştirdim o ısınırken de alışveriş esnasında ne giyebilirim diye dolabımın önüne geçip baktım ve kafamı çok yormadan klasikleri giymekte karar kıldım. Siyah tayt üstüne sade bir tişört ve ayakkabı olarak da babet harici herşey.
Babetlerden nefret ederim.
Kısa zaman sonra Hazal gelmişti bende hemen çantamı, telefonumu, telefon şarjımı, parlatıcı ve göz kalemini, parfümümü ve cüzdanımı elime alıp merdivenlerden aşağı koşturmaya başladım.
Evet onların hepsini elime almıştım çünkü hangi tişörtü giysem diye düşünürken eşyalarımı çantaya yerleştirme fırsatı bulamadım ama takside hallederim diye pek de sorun etmedim.
Nihayet gideceğimiz yere vardığımızda saat 4.30 olmuştu, tamı tamına 3 saatimiz vardı. Onun için hemen kendimizi kapısının üstünde kliması olan ve girerken sizi serinleten mağazalardan birine attık.
"Arya!! Çocukluğun sırası değil şimdi çık şu klimanın altından!"
O kadar serinleyip rahatlamıştım ki mutluluktan yüzümün kaydığını hissettim (anlatamadım ama anladınız inş)
"Yaağ 5 dakika dahaaaaağ"
"Sen demedin mi kız az vaktim yok diye! Gel şuraya!" demesiyle arkadaşın kolumdan tutup beni reyonlara sürüklemesi bir oldu.
-
"HAZAL BUNU KESİNLİKLE ALIYORSUN TAM SENLİK BU AYRICA ÇOK DA YAKIŞTI EĞER ALMAZSAN RÜYALARINA BİLE GİRİP AL! AL! AL! DİYE BASKI YAPARIM SANA KENDİNE GELEMEZSİN!!!"
Böyle bir poker face ifadesiyle (hola) önce elindeki kıyafetlere baktı. Sonra bana baktı. Sonra yine kıyafetlere baktı. Daha sonrasında da "ne diyo la bu" dermişçesine bana baktı ve dedi ki "Ne anırıyon be alıcaktım zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evimdeki Şeytan
Teen FictionKardeşin tanımı olarak "sadık dost, her daim yanınızda olan sırdaş" kullanılır. Ama benim bir kardeşim yok. Olmaması da lazımdı. Ama annem illa bi bokluk yapmasa rahat duramazdı çünkü kıçında kurt var. Bu dünyada en nefret ettiğim kişinin babası ola...