Gözlerini açtığında ara bir sokaktaydılar. Ayılmıştı. Emir hızla ağabeyine döndü, "İyi misin? Ağabey! Beni duyuyor musun?"
Çetin başını salladı. Dakikalardır onu güçlükle taşıyan Emir'in içi rahatladı. Çetin etrafına baktı. "Neredeyiz?" dedi şüpheci sesle. Tek hatırladığı yoğun patlamaların ortasında kaldıklarıydı.
"Beyoğlu sokakları," dedi Emir güven veren bir ses tonuyla. Yürümekte oldukları ara sokak, tekinsiz ve insana huzur veren cinsten değildi. İşin ilginci ortalıkta tek bir ses tek bir insan bile yoktu. Sanki terk edilmiş gibi yapayalnızdı. Kardeşinin omzunda güç alarak yürüyordu Çetin. Patlama çok yakınında gerçekleşmişti şüphesiz. Olanları hala atlatamıyordu. Her şey üst üste geliyordu. Bir ara sokakta araba gördüler. Sanki aceleyle bırakılmış gibiydi. Emir kontrol etti, çalışmadı.
Çetin'in dikkatini çeken bir binanın üzerindeki simge oldu. "Bu da ne?" dedi korkuyla fısıldayarak. İlginç bir kafa çeşidine benzer bir şeydi simge. Hemen altında küçük yazıyla yazılmış yazı bulunuyordu; "Bizi bulun, gölgedekileri bulun!"
İki kardeş simgeyi inceliyorken yukarıdan gelen bir sesle irkildiler. Gelen ses bu sefer gökyüzünden değildi. Hemen üstlerindeki evden geliyordu. "Hey! Size diyorum budalalar!"
Çetin ve Emir evin balkonundan seslenen kadına baktılar. Kadın kısık sesle konuşmaya özen gösteriyordu, "Lütfen gidin. Onları buraya getireceksiniz!"
"Kimi?" diye sordu Çetin. Kaşlarını çatmıştı. Cevap bekliyordu. Ama kadın cevap vermedi. "Lanet olsun!" dedi kadın. "İçeriye gelin!"
Çetin önce duraklasa da patlama sonrası sarsıntı yüzünden bacağında ağrı hissediyordu. Düşündü ve tekrar düşündü. Sonrasında davet edildikleri eve girdiler. Ev eskiydi ve iki katlıydı.
"Girin," dedi kapıda onları bekleyen kadın. Çetin dışarıdayken karanlıktan dolayı kadının yüzünü tam görememişti. Hiç görmemeyi dilerdi aslında. Çünkü kadının yüzü çok tanıdıktı. Çetin'in her şeyi, biricik eşine benziyordu. Seneler önce terör saldırısında ölen eşi. Gözleri de aynı ölen eşi gibi yemyeşildi. Beyaz cildi pürüzsüzdü. Zarif ve ince bir bedeni vardı. Aynı eski eşi gibi saçları dalgalı ve açık kahverengiydi.
Eski eşine bu kadar benzeyen birini bulmaya uğraşsa bulamazdı Çetin. Bunu biliyordu. Ama kader niye böyle yapıyordu ona? Niye hep acı çekmesi için karşısına üstlenemeyeceği zorluklar çıkarıyordu? Nedendi bu?
Emir kapı ağzından içeriye hala girmemiş ağabeyine seslendi, "Ağabey?"
Çetin düşüncelerden çıktı ve içeriye girdi. Ev dış görüntüsünün aksine gayet şık ve moderndi. Işıklar titizlikle kapatılmış, perdeler çekilmişti. Salonu hafif aydınlatan mum vardı. Koltuklara oturdular ve kısa bir süre sessizlik oluştu.
"Adım Bahar," dedi kadın. Sessizlik bozuldu. "Balkondan size hakaret ettiğim için üzgünüm. Ama acımız daha taze."
Çetin bir taraftan kadını süzüyor diğer taraftan kırmızı ince dudaklarından çıkan cümleleri dinliyordu.
"Babam," dedi adı Bahar olan güzel kadın. "Gitti ve geri gelmedi. Size ses yapmamanız için uyardım çünkü onlar hala devriye geziyor."
Çetin sakallarını kaşıdı, "Kim?" dedi merakla.
Bahar dudaklarını büzdü, "Onlara Gölgedekiler diyorlar. Tüm televizyonlar ve radyolarda o ses yankılandı. Ve sonra patlamalar, çığlıklar. Civardaki çoğu kişi evlerini terk etti. Babam ne olduğunu anlamak için dışarıya gitti ama geri gelmedi."
Çetin oturduğu koltuktan ayağa kalktı. Etrafa bakındı. "Yalnız mısın?"
"Kardeşim," diye sayıkladı Bahar. "Diğer odada saatlerdir ağlıyor."
Çetin pencerenin karşısında, perdeyi kaldırmak üzereyken "Açma!" diye uyardı Bahar. "Onları görseydiniz şimdi böyle rahat davranamazdınız."
Çetin yutkundu. Kendinden emin bir şekilde, "Daha kötülerini gördük." dedi.
Gece iyice bastırdığında bir sofranın etrafında yemek yiyorlardı. Çetin geçmişi hatırladı. Uzun bir zamandır böyle iyi hissetmiyordu kendini. Böyle bir güzel kadın nasıl yalnız olabilir diye düşündü. Sormak istedikleri sorular için henüz çok erkendi. Kadının güzelliği karşısında tüm her şeyi unutmaya başlamıştı bile. Oğlu Umut'un ölmesini seyrettiği dakikalar birer birer hafızasından silinmeye başlamıştı.
Bir kaç dakika boyunca son olanlardan, radyoda söylenenlerden söz ettiler. Sonrasında ortamdaki gergin havayı bozmak Emir'e düştü. "Öbür dünyaya karnımız tok gidelim."
Bahar'ın kardeşi Gamze'de tebessüm etti Emir'in bu söylediğine. Çetinin yıllar sonra ilk kez içi gülüyordu. Ciddi Çetin yavaş yavaş benliğini kaybediyordu Bahar karşısında. Tanışmalarından bir saat sonra Bahar'ın Çetin'e yaşını sorması, ardından da daha genç gösteriyorsun demesi bunun tuzu biberi olmuştu.
Okuduğunuz için teşekkürler, bölüm hakkında görüşünüzü bekliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEDEKİLER
Mystery / Thriller"...Bir gün uyanıyorsunuz ve o içinde bulunduğunuz dünya yıkılmış. Tüm hayalleriniz tüm hedefleriniz bir çırpıda silinmiş. Sabah sıcacık yatağınızdan uyanan olmayacak. Okula gidemeyeceksiniz. İşe gidemeyeceksiniz. Market alışverişleri yok. Tepedeki...