Çetin yorucu yolculuğunda bir şeyler öğrenmişti. Devrim denilen asker üniformalı adamdan yediği dayaklar sonrasında ister istemez adamın dediklerini uygular olmuştu. Bir nevi köpek gibi çaresizdi. Gece yolculuğu boyunca iki yaratığın tuhaf bakışlarına maruz kalmış, yerde bulduğu yırtık kağıt parçalarıyla yüzündeki kanları silmişti.
Acı çekerek atıyordu adımlarını. Acı, onu dinç tutuyordu. Gece yolculuğunda Devrim denilen adam da Çetin'e bulaşmaktan sakınmamıştı. Arada sırada zevk için sırtına vuruyor, alay ediyordu. Hatta Çetine, dünyanın artık değişeceğinden ve karanlığın dünyaya hakim olacağından bahsetmişti.
Şimdiyse dar bir sokakta yürüyorlardı. Öldürülen küçük kızdan sonra tek bir kişi çıkmamıştı karşılarına. Yine de tereddütlüydü Çetin. Bir kişinin daha ölümünü izlemek istemiyordu. Yanında, Bahar'ın narin ellerini sıkıca tutarak ondan güç alıyordu. Onu kaybedemezdi.
Dar, karanlık sokağın ortasına geldiklerinde Devrim denen adam duraksadı. Beraberinde yanındaki iki yaratık da duraksadı. Tam karşılarında, iki yaratığın da iki katı olan bir yaratık duruyordu. Çetin gördüğü şey karşısında korkmadı, şaşırmadı da.
Aralarında on adım vardı. İki yaratık tiz sesleriyle konuşuyordu. Başları öne eğik bir şekilde iri yaratığın yanına gittiler. Devrim gitmedi ve olduğu yerden yaratığa seslendi, "Maia lordları sokağa iner mi oldu?"
Çetin bir şey anlamadı. Devrim denen adamın silahını tutuş şeklinden her şeye hazırlıklı olduğu belliydi. Devrim konuşmaya devam etti. Konuşması farklıydı zira Çetin'le konuşur gibi alaycı bir tavırla konuşmuyordu. Bu ses adamın ciddi yanını ortaya koyuyordu, "Böyle anlaşılmadı! Bu iki insan benim esirim!"
İri yaratık adımlarını atmaya başladı. Şafağın ilk vakitlerinde güneş yaratığın kambur sırtına vuruyordu. Yüzü korkunç çizgilerle doluydu. Kambur durduğu halde bu kadar uzun olması korkutucuydu. İri yaratık, Devrim denilen adamın önünde dikildi.
Çetin ve Bahar, adamın arkasında olanları izliyordu. Kambur duran yaratık eliyle arkasındaki iki yaratığı gösterdi, "Evlatlarımın önünde beni utandırma, zavallı."
Çetin yaratığın konuştuğu görünce titredi. Bu diğer ikisinden farklıydı. Dili kusursuzca konuşuyordu. Yaratığın kalın dudakları, iri ve keskin dişlerinin üstüne yayılarak gülümsedi. "Adımı söyle."
Devrim bulunduğu vaziyetten hoşnut değildi. Önce soluna sonra sağına baktı ve arkasındaki Çetin ve Bahara. Devrim öksürdü. Bir kaçış arıyor gibiydi. "Sen..." dedi. Soluklandı ve tekrar konuşmayı denedi. "Sen Sido musun?"
"Doğru..." diyerek korkunç bir tebessüm attı iri yaratık. Kızıl gözleriyle Çetin ve Bahar'ı süzdü. "Yeni dünyada insanlara ihtiyaç yok. Buna senin gibi üniformalılar da dahil."
Devrim bir hışımla elindeki makineliği tüfeği yaratığın başına geçirdi. Fayda etmedi. Yaratık sersemledi ve sallandı. O sallandıkça yer de sallanıyordu. Devrim denen adam arkasını döndü, "Gidin! Hemen! Gidin!"
Çetin ve Bahar arkasına bakmadan koşmaya başladı. Çetinin gözleri sokağın sonunu göremeyecek kadar zayıftı. Sallana sallana ve birazda Bahar'dan güç alarak koşmayı denedi. Koştukça bacaklarındaki ağrı daha da şiddetleniyordu. Dayanamadı ve yere yığıldı. Bahar sıska kollarıyla Çetin'i kaldırmayı denedi.
Çetin ayağa kalkmak için çaba sarf etti. Arkasına baktı. Devrim denen adam, yaratıkları bir çembere almış koşarak üzerilerine mermi yağdırıyordu.
Bahar, Çetin'in yeni tıraşlanmış çenesine dokundu. "Lütfen, kalk!"
Çetin'in bayılmamak için nedeni yoktu. Devrim denen adamdan yediği dayaklar sonrasında bir yerinin kırılmadığına bile şükretmişti. Bahar'ın elini tuttu ve sıkıca kavradı. Ayağa kalkmayı denedi. Önce sağ sonra sol ayağıyla ayağa kalkmayı başardı.
Ve doğan güneşin ardında bilinmezliğe doğru koştular.
Yan sokağa girdiklerinde Çetin ayakta duramayacak kadar bertaraf düşmüştü. İlk buldukları bir dükkana girdiler ve kapıyı kapadılar. Çetin soluk soluğa dükkanın duvarına uzandı. Yorgun ayaklarını saldı ve rahatlamaya çalıştı.
"İyi misin?" diye sordu Bahar. "Babam gibi seni de kaybedemem, lütfen Çetin."
Çetin bu duydukları karşısında cesurlandı. "Keşke," diye sayıkladı. "Neden Bahar? Bana sormadan neden--"
Öksürdü ve konuşmaya devam etti. "Neden erzak aramaya çıktın?"
Bahar gülümsedi. "Önemi var mı?" diyerek soruya soruyla karşılık verdi. "Ayağa kalkabilecek durumda mısın? Eve gitmeliyiz Gamze ve Emir'i uyarmalıyız hatta buradan bir an önce gitmeliyiz."
Çetin kendi ağzını kapatarak inledi. Ayağındaki acının tarifi bu sefer şiddetliydi. "Nereye?" dedi umutsuzca. "Şu yaratıkları---"
Dükkanın kapısı şiddetle açıldı. Karşılarında Devrim denen adam duruyordu. Silahını doğrultarak, "Buraya geliyorlar!"
Çetin ne yaptığını bilmiyordu. Kendisini dakikalarca dövmüş adam, onu takip ediyordu. Bu sefer silahı kendisine değil olası bir tehlikeye karşı doğrultuyordu.
Okuduğunuz için teşekkürler, bölüm hakkında görüşünüzü bekliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEDEKİLER
Mystery / Thriller"...Bir gün uyanıyorsunuz ve o içinde bulunduğunuz dünya yıkılmış. Tüm hayalleriniz tüm hedefleriniz bir çırpıda silinmiş. Sabah sıcacık yatağınızdan uyanan olmayacak. Okula gidemeyeceksiniz. İşe gidemeyeceksiniz. Market alışverişleri yok. Tepedeki...