Kısa saçlarını son kez yıkadı Çetin. Buharlaşmış aynada sıfatına baktı uzun bir süre. Ne çabuk bu kadar değişmişti? Ne çabuk zaman geçmişti? Kahverengi gözleri yorgunluktan şişmişti. Kahverengi saçlarının arasındaki beyazlıkları görebiliyordu aynada. Umut'un ölümünü unutmak, yaşananları unutmak kolay değildi. Daha da zor olan hala neler olduğunu anlayamamaktı.
Yüzüne su serpti. Aynanın karşısında yalnız değildi. Bir hafta önce tanıştığı Bahar arkasındaydı. Titizlikle Çetin'in sakallarını kesiyordu. Bu sırada da hayat hikayesini anlatıyordu Çetin.
"Ayvalığı severdi, tatile giderdik."
Bahar'ın kulağı Çetin'deydi. Çetin'in birbirine girmiş saç ve sakalını toparlamak zaman alabilirdi. "Peki ona ne oldu?" diye sordu Çetin'e.
"Öldü," dedi Çetin. "Oğlumuza bakacağıma yemin ettim ama o..."
Çetin'in ağlamamak için kendini zor tuttuğunu gördü Bahar. Bunun üzerine, "Sorun değil," dedi. "Rahatla."
Bahar ince ellerini Çetin'in omzuna dokundurdu. Çetin bir iç çekerek aynadaki görünümüne baktı. Sakalları yoktu. Birbirine girmiş saçları şimdi daha düzenliydi. Gençliğine döndüğünü hissetti bir an.
Sakal kesme işi bittiğinde Bahar tebessüm ederek, "İşte bu kadar." diyerek kıkırdadı. "Şimdi güzel bir banyo yap, kendine gelmene yardımcı olur." dedi şefkatle.
Banyo kapısından çıkmak üzereyken seslendi Çetin. "Teşekkür ederim," dedi Bahar'ın gözlerinin içine bakarak. Kadın "Mühim değil," diyerek başını salladı.
Şimdi banyoda yapayalnızdı Çetin. Pantolonunu ve iç çamaşırlarını çıkardı. Suyu yavaşça açtı. Soğuk su, çıplak vücuduna değer değmez titredi. Duş başlığından çıkan soğuk suyun altında boynunu eğerek düşüncelere dalıyordu.
Bir haftadır buradaydı Çetin ve Emir. Hiç tanımadıkları, yabancı oldukları bu evde. Dışarıya nasıl çıkabilirlerdi ki? Civardan gelen patlama sesleri, silah sesleri hiç bitmek bilmiyordu. Tek bir evde dört yabancıydılar. Çetin ilk günler temkinli davranmıştı her şeye karşı. Üstündekilerle uyumuş, üstündekilerle kalkmıştı. Tehlikenin hala sürdüğünü hissediyordu Çetin.
Çetin banyo kapısının arkasında ilk bulduğu bornozu alıp giydi. Kapıyı açar açmaz da Bahar'ın kardeşi Gamze ile karşılaştı. Ellerinde giysiler vardı. "Ablam sana vermemi istedi. Babamız giyerdi, bir zamanlar."
Çetin giysileri müsait bir odada giydi. Ardından mutfağa geçti. Sofra çoktan kurulmuş Emir ve Gamze'de sohbet ediyordu. Emir, Çetin'i görür görmez, "Sonunda şu yağlı saçlarından kurtuldun ağabey!" diyerek bir kahkaha patlattı.
Çetin kahkahaya eşlik etmedi. Sandalyeye oturdu ve sofradaki yiyeceklerin azlığına dikkat kesildi, "Sadece bunlar mı?" dedi hayal kırıklığıyla.
Emir başını salladı. "Erzağın biteceğini sana söylemiştim. Elinde sonunda dışarıya çıkmalıyız."
Çetin etrafına bakındı. Bir şeylerin rast gitmediğini anladığında ayağa kalktı. "Bahar nerede?"
Emir'de ayağa kalktı. Ardından Gamze. Emir, ağabeyi Çetin'in sinirleneceğini biliyordu. Bu yüzden sakince söylemek istedi. "Galata Kulesinin orada bir dükkan varmış. Eğer deposu hala--"
"APTAL!" diyerek kükredi Çetin. Kardeşi Emir'in omuzlarından tutarak silkeledi. "Sana ne olursa olsun dışarıya çıkılmaması gerektiğini söylemiştim!"
Emir geri adım atmadı. "O senin ne karın ne de kardeşin."
Çetin yumruğunu sıktı. Atmak üzereyken önüne Gamze dikildi. "Kendinize gelin!"
Çetin'in öfkesi etkisini kaybetti. Bir kaç dakika sonra Gamze'den bakkalın yerini öğrendi ve apar topar dışarıya çıktı. Kardeşi Emir'e de küçük bir not bıraktı, "Eğer güneş batıncaya kadar gelmezsem, öldü bilin."
Hazırlıksız çıkmamıştı dışarıya Çetin. Daha bir hafta önce oğlunun içinde olduğu araç havaya uçmuştu. Helikopterlerin, uçakların patladığını, markete bomba atıldığına şahit olmuştu. Gerçi mutfaktan aldığı ince bıçak onu bu şeylere karşı nasıl koruyacak orası da muamma idi.
Beyoğlu sokaklarında her adımı dikkatliydi. Ses hala yoktu. Arada sırada rutin silah sesleri geliyor, fazla sürmeden kesiliyordu. Aslında her gün etkisini kaybetmişti bu sesler. Daha dört-beş gün önce geceleri uyutmayacak derecede gelen çığlık sesleri, silah sesleri gün geçtikçe azalmıştı.
Şimdi tek duyduğu kendi ayak sesiydi.
Okuduğunuz için teşekkürler, bölüm hakkında görüşünüzü bekliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEDEKİLER
Bí ẩn / Giật gân"...Bir gün uyanıyorsunuz ve o içinde bulunduğunuz dünya yıkılmış. Tüm hayalleriniz tüm hedefleriniz bir çırpıda silinmiş. Sabah sıcacık yatağınızdan uyanan olmayacak. Okula gidemeyeceksiniz. İşe gidemeyeceksiniz. Market alışverişleri yok. Tepedeki...