Mehmet yapma, yapma lütfen!

418 10 5
                                    

Fakat bunu Mehmet'e nasıl anlatabilirdim? O kağıdın rüyamda gördüğüm kağıt olduğunu nasıl açıklayabilirdim?
  Bu sorulara cevap ararken Mehmet "Daha önce hiç böyle birşey gördün mü?" diye sordu. Biraz çekinerek de olsa birkaç gün önce rüyamda bu kağıdı gördüğümü söyledim. Mehmet biraz tebessüm ederek, "Biliyorum"  deyince kanımın damarlarımdan çekildiğini hissettim. Galiba hayatımımda ilk defa bu kadar korkmuştum.

    Mehmet, kağıdı masanın üzerine koydu. Birkaç malzeme almak için odadan ayrıldı. Ben de canımın sıkılmaması için telefonumu açtım. Fakat telefonumun ekranı bir anda siyah beyaz oldu. Onu düzeltmeye çalışırken telefonun ekranına Mehmet'in resmi gelmesi beni çıldırtmış olmalı ki telefonu duvara fırlattım. Fakat o anda yapmamam gereken birşey yaptım sanırım. Duvardaki resimlere baktım; o korkunç, o iğrenç resimlere baktım. Korktuğumu artık çok net bir şekilde hissedebiliyordum. O anda tekrar Mehmet geldi. Elinde büyük, siyah bir poşetle odaya girdi. Kapının gıcırtılı sesinden sonra Mehmet'in sesi beni gerçekten çok rahatlatmıştı. Mehmet "Haydi başlıyoruz" dedi. Neye başlıyor olduğumuzu bilmiyor olsam da ses çıkartmadım. Poşetin içinden başka poşetler çıkardı. Fakat o şeyler herneyse çok kötü korktuğu kesin bir gerçekti. Mehmet boş bir kağıda birşeyler yazıp çizmeye başladı. O andan itibaren de benim başım dönmeye başladı. Başım döndükçe daha çok kendimden geçiyordum. Birkaç saniye böyle devam etti. Sonrasında Mehmet hâlâ elindekilerle ilgileniyordu. Bir anda anlamadığım bir şekilde bağırdı. O andan itibaren Mehmet mi 2 taneydi yoksa Mehmet'in yanında birisi mi vardı?
Hayır, galiba Mehmet'in yanında birisi vardı. Fakat kimdi o? Biraz daha dikkatli baktığımda onun Mehmet'in babası olmadığını anladım. Yanlarına doğru yürümeye başladım. Gerçekten kim olduğunu çok merak ediyordum. Seslendim, "bakar mısın?" diye seslendim. Keşke seslenmez olsaydım o da keşke bakmamış olsaydı. Yüzü bir fare suratını andırsa da bembeyaz bu surat beni çok korkuttu. O anki bağırmamla beraber kayboldu. Mehmet "yardım etmeyecek misin?" diye sorduğunda ise ona verebilceğim tek cevap "Allah'ım yardım et" idi. Elindeki bir çift gözü tırnaklarıyla oymaya çalışıyordu. Masanın üzerindeki kalpler, ciğerler, gözler yani bir sürü iğrenç şey masanın üzerindeydi. Her tarafta kanlar, vücut parçaları vardı. Gerçekten iğrenç bir görüntüydü. Artık o kadar korkmuştum ki tepki bile veremiyordum. Tam anlamıyla donup kalmıştım. Mehmet masayı önüme doğru çekti. Artık çağırmaya hazır olduğumuzu söyledi. Kendi kendine birşeyler söylemeye başladı. Mehmet artık benle olan ilişkisini tamamen kesmiş gibiydi. Bir tasın içinde kanları toplamıştı. Fakat kanlar  bir anda kaynamaya başladı. Kağıdın üzerindeki göz işareti de kızarmaya başladı. Oturduğum sandalye de sallanmaya başladı. "Korkmaya alışmışım sanki" diye içimden geçirirken bir anda ensemde birisinin nefes alıp veriyor olduğunu hissettim. Tam o anda kulağıma "artık bizdensin, artık bizdensin" diye birisi fısıldadı. Korkumdan sanki taş olmuştum. Hareket edemiyordum. Mehmet bir anda bana dönerek "Umut, seni istiyorlar, seni istiyorlar!" diye bağırdı. Artık yüreğim bu kadar korkuya dayanabilecek kadar güçlü değildi sanırım. Korkudan gözlerimi kapatmış olsam da yine rahat bırakmıyorlardı, yine önümdelerdi ve yine beni korkutuyorlardı.

  Mehmet hemen dualar okuyup hızlı bir şekilde masayı ve malzemeleri toplamaya başladı. Ben de yardımci oldum ve hemen toparlayıp odadan çıktık. Mehmet ağlamaya başladı. Kendi kendine neden böyle olduğunu soruyor bir türlü sakin duramıyordu.

Korkunç Günlerim _ CİNLERİN GAZABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin