Önce derin bir nefes aldım; daha yeni uyandığım için kendime gelmeli her ne yapacaksam düzgünce karar vermeliydım çünkü en ufak bir hata bir ölümle sonuçlanabilirdi. Kemal Bey herşeyden habersiz uyuyor arasıra nefes sesleri yükseliyor ama çok sessiz uyuyordu. Fakat onu bekleyen tehlikeden haberi yoktu. Mehmet'in yapacağı en küçük bir hata bile Kemal Bey'i sonsuz ve derin bir sessizliğe gömebilirdi. Daha fazla geç olmadan bir çözüm bulmalı ve dikkatli bir şekilde uygulamaya koymalıydım. Hemen "Kemal Bey'i nasıl sağ salim bir şekilde kurtarabilirim? " diye kendime sordum. Oda karanlık olduğu için aklıma yapılabilecek hiçbirşey gelmiyordu yani bir türlü çözüm bulamıyordum. Bundan daha da kötüsü korkuyordum, Mehmet her an Kemal Bey'e ya da bana, hiç olmadı kendisine zarar verebilirdi. "Herneyse" diyerek yavaşça ayaklandım. Mehmet farketmiş olacak ki etrafına bakındı fakat odanın karanlık oluşu bu sefer de avantajım oldu çünkü Mehmet tekrar Kemal Bey'e döndü. O anki tehlikeyi atlatmış olsam da korkum da arttı; nefes alış verişimi kontrol edemiyordum, kalbim ise benden bağımsız bir organ gibi hızlı hızlı kan pompalıyor, kan pompaladıkca kalp atışım hızlanıyordu; kalbim hızlandıkça heyecanım da alnımdaki terlerim de artıyordu. Ben aklımdaki "Ya Mehmet beni farkederse ne olacak? Mehmet Kemal Bey'e zarar verecek mi? Kemal Bey'i nasıl kurtarabilirim?" gibi birçok soruyla uğraşırken aklıma bir anda bir fikir geldi! Bir anda Mehmet'in üzerine atılabilir ve bıçağı elinden alabilirdim. Fakat ya bir terslik olsaydı? "Bence bu fikir pek de hoş değil!" diye içimden geçirerek yeni fikirler bulmak için hem beynimi hem de hayal gücümü zorladım. Belki oralardan biryerden bulabileceğim bir fikir Kemal Bey'in hayatını, aslında hepimizin hayatını kurtarabilirdi. Yine düşündüm; kusursuz bir çözüm düşündüm, hem aklımda hiçbir soru işareti bırakmayacak hem de hiçbir kayıp vermememizi amaçlayan bir çözüm düşündüm. Bir çözüm bulmak için kendimle cebelleşirken aklıma, elimi uzatıp alabileceğim kadar yakın olan demir bir çubuk geldi. Belki bu demir çubuğu kullanarak bu karmakarışık durumdan cıkabılır ve beynimi aşırı bir şekilde zorlamayı da bırakabilirdim. Bu sefer de "bu çubuğu nasıl kullanabilirim?" sorusuna kafa yorup bir çözüm bulmak için bütün vücut hücrelerimi bu konu üzerine yoğunlaştırmıştım. Acaba bu demir çubukla Mehmet'in koluna bir güçlü darbe vursam Mehmet'in koluna zarar verebilir ve kollarını kullanmasını engelleyebilir miydim? Galiba bunu yapabilirdim, yapamayacağımı bilsem de başka bir çaremin olmadığını hatırlayıp tekrar bu çözümü kullanmak zorunda kalırdım. Neyse; "bu düşüncelerden ne kadar uzak olursam o kadar iyi" diye düşündüm. Aklımdaki fikri bir an önce uygulamalı ve bu kötü durumun bir an önce sonlanması için bir katkıda bulunmalıydım. Elimi uzattım; biraz ağırdı demir çubuk. Fakat çubuğu ağır olması benim bunu yapabıleceğim gerçeğini değiştirmiyor ve bana bir engel teşkil etmiyordu. Çubuğu yavaşça havaya kaldırmıştım ki Mehmet farkedip "Sakın yapmaa!" diye bağırdı ve o anda vücudumun salgıladığı adrenalin hormonu sayesinde ani bir hareketle ani bir şekilde Mehmet'in koluna ağır bir darbe vurdum. Mehmet o anda kendine geldi sanıyorum. Hemen bıçağı yere fırlatıp kollarının acısı ile kavranmaya başladı. O anda Kemal Bey de uyandı, hemen Mehmet'e 2-3 tokat attı ve Mehmet o anda gerçekten kendisine gelmişti. Ağlamaklı bir sesle "Ne oluyor, kollarım neden yanıyor?" diye sorunca Kemal Bey de "Mehmet iyi misin?" diye ekledi. Aslında pek de iyi olmadığı ses tonundan belli olsa da "Kollarım dışında ıyıyım" diye cevapladı Mehmet. Tabi o anki şokla ışıkları açmayı unutan ben, bunun biraz geç farkına varmış da olsam hemen ışıkları açmak için düğmeye yöneldim. Işıklar açılmıstı çok şükür. Karanlıkta kendi fikirlerim ve hayal gücümle başbaşa kalan ben için bu büyük bir öneme sahipti. Tekrardan Mehmet'in yanına gidip bir de ben nasıl olduğunu soracaktım ki Kemal Bey'in korkuyla Mehmet'e bakan gözleri dikkatimi çekti. Merak edip Mehmet'in gözlerine baktım ki bakmaz olsaydım. Gözlerinin içleri kıpkırmızı olmuştu ve gerçekten çok korkunç ve çirkin bir görünümü vardı. Kemal Bey korkuyla ve telaşla telefonundan saate baktı ve "Hazırlanın çocuklar acilen hocaya gidiyoruz." bunu duyan Mehmet kendinden korkar gibi bir halle toparlanmaya başladı. Ben de panik yapmış olsam da toparlanıp arabaya binmek üzere giyinip evden dışarı çıktım. Biraz bekledikten sonra Mehmet ve Kemal Bey de evden çıktı.
Arabaya bindik. Kemal Bey hâla uzerındekı telaş ve korkuyu üzerinden atamamış olmalı ki gaza bastıkça basıyordu. Ben çok hızlı gitmemizden korkuyor olsam da susmak zorunda olduğumu da biliyordum. Kemal Bey biraz gittikten sonra Hocanın sorularına doğru cevaplar vermesi konusunda Mehmet'i tekrar tekrar uyardı. Hocanın bütün dertlerimize deva olacağını da belirtmişlerdi ki o anda telefonum çaldı. Arayan annemdı. Annem nerdesin diye sorduğunda veya ne yapıyorsun diye sorduğunda bir cevap bulamamam korkusuyla telefonu açmayıp sessize aldım, pek de doğru bir hareket olmadığını bildiğim halde. Arabaya bineli yaklaşık 15 dakika olmuştu ki eski bir görünüme sahip fakat şık da görünen bir gecekondunun önünde durduk. Kemal Bey:
"Hadi çocuklar inin, gidiyoruz" dedi ve anında arabadan indik. Birkaç adım atmıştık ki kapı açıldı ve yaşlı bir adam "buyurun, buyurun" dedi ve Kemal Bey öncelikle gözümüze baktı ve haydi der gibi bir işaret yaptı. Korka korka da olsa içeri girmiştik. Adam yerdeki eski, kırmızı ve üstü dantellerle süslenmiş olan minderleri göstererek oturmamızı istedi. Şüphelenerek de olsa oturduk. Adam hemen bizden Mehmet'in birkaç damla kanını ya da saç telini istedi. Mehmet birkaç tane saç teli koparıp kadına verdi. Adam gözlerini kapatıp birşeyler okuyup Mehmet'in ellerini avuç içine aldı ve "Ah, ah be oğlum. Siz ne yaptınız böyle, olamaz olamaz" diyip Mehmet'in ellerini bir anda fırlattı. Korkan Mehmet ağlamaya başladı ve adam kağıtlara birşeyler yazıyordu. Arapça olduğu için anlamıyordum ama hiç iyi şeyler olduğunu düşünüyordum ki o anda düşüncemi destekleyen birşey oldu...
-DEVAMI GELECEK-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkunç Günlerim _ CİNLERİN GAZABI
HorrorGüzel giden hayatımın bir anda değişen kaderi... Bundan yaklaşık 1 yıl önceydi. Ben korkmak nedir bilmezdim. Mehmet cinlerle uğraşan bir arkadaşımdı. Benim de cinleri araştırmamı istiyor, onların gerçekten de var olduklarını ve bizlere iyi birer ark...