2. Bölüm "Veletler"

159 20 6
                                    

Liseli Kafası.

-Bölüm 2

•••
Ayaklarımın altına kara kara sular inmiş bir o yana, bir bu yana dönüp duruyordum. Aklımdaki düşünce tam olarak karmaşadan ibaretti.

Lise neydi? Görev neydi? Ajan mıydım ben? Kimse beni o kuduruk ergenlerin içine postalayamazdı!

Ben zaten dört senemi o ahmakların arasında geçirmiştim, şimdi gelmişim yirmi üç yaşına ve beni o kırmızı noktalıların arasına yollayacaklardı.

Ben buna sadece güler geçerdim!

Kesinlikle o lise denen cehenneme adım atmayacaktım!

•••

"Sınıfın burası işte kızım, elimden geldiği kadar sana yardımcı olmaya çalışacağım ama dikkatli ol. Benim dışımda kimse bilmiyor gerçekleri, öğretmenler de buna dahil. Görevinde başarılar."

Bana bir sürü ıvır zıvır anlatan okul müdürü bana dikkatli bir şekilde baktı, ne diyeceğimi merak ediyor gibiydi.

"Tamam." deyip sınıfın kapısını çaldım ve içeriye girdim.

İçeriye girdiğim gibi bana bakan sınıf halkı okulun orta döneminde yeni öğrenci gelmiş olmasına şaşırıyor olacak ki gözlerini pörtletmişlerdi.

Yaz bunı aklına Eysa bu veletler her şeye çok fazla tepki verip dikkat çekmeye çalışıyorlardı.

Şimdiden bunalmıştım bile!

"İyi dersler hocam, izininizle sınıfa yeni arkadaşlarını tanıştırmak istiyorum." deyip hocayı takmadan sınıfa döndü.

"Bu yeni arkadaşınız Eysa, onunla iyi geçinmeye bakın."

Sınıfa bir göz atıp tekrar hocaya döndü "İyi dersler hocam." ve beni bu ergenlerin arasında bırakıp sınıfı terk etti.

"Otursana kızım ayakta kaldın." deyip beni bir yere oturtmaya çalışan hoca benimle aynı yaşta bir kadındı.

Gözlerimi devirip sınıfta ilerlemeye başladım ve bulduğum ilk boşluğa yan tarafımda oturacak kişiye sormadan oturdum.

Umurumda bile değildi. Zaten burada uzun süre kalmayacaktım.

"Keşke bir yanıma otururken boş mu diye sorsaydın."

Yan tarafımda oturan kıza bakıp biraz inceledim klasik bir kızdı, ne çok güzeldi nede çok çirkin.

"Dolu gibi gözükmüyordu."

"Ama dolu olabilirdi."

"Peki dolu mu?" deyip derin bir nefes aldım, fazla takıntılılardı. Bunu da beynimin bir köşesine yazıp sıraya biraz daha yayıldım.

"Hayır."

"O zaman fazla kasma tatlım." deyip gülümsedim ve önümde döndüm.

"Eysa?" deyip bana bakan hocaya dönüp kaşlarımı kaldırdım, bu efendim deme şeklimdi.

"Bize kendini tanıtır mısın?"

"Müdür beni yeterince tanıtmıştı."

"Sadece ismini söyledi." deyip derin bir nefes aldı ve saçını kibirli bir hava ile arkaya atıp şuh bir gülümseme sundu.

"Daha fazlasını bilmenize gerek yok."

Kaşlarını anında çatan kadın bana sinirli bir hava ile bakıyordu.

"Ama ben gerek olduğunu düşünüyorum."

"Sizin düşüncenizi umursamıyorum." deyip çantama döndüm ve içinde olan bir defteri çıkarıp masama koydum.

"Terbiyesiz."

Hırs ile bana bakıyordu, şu an  bana
ezilmişti ve bunu kaldıramıyordu. Biz buna öğretmen egosu diyorduk.

"Teşekkürler."

•••
Saatlerdir dersteydim bunalmış, daralmış, sıkılmış ve kafayı yemiştim acilen zil çalmalıydı yoksa ben kafayı yiyecek ve burada tamamen gidecektim.

Öğrencileri incelemekten bıkmış bir şekilde etrafı bir kez daha süzdüm, herkes benim ile aynı durumdaydı. Sorun dersi anlatan hocada mı yoksa bizde miydi emin değildim. Ama benim öğrenci olmadığımı da bir yere koyarsak kesinlikle öğretmenin suçuydu.

Öğretmeni bir kez daha inceledim ve aklıma gelen fikirle hızla ayağa kalktım, kalkarken çok fazla ses çıkarmış olmalıyım ki öğretmen dahil herkes bana dönmüştü.

Hoca tam ağzını açıp azar çekecekti ki zilin sesi beni kurtardı. Hızlı bi şekilde eşyalarımı alıp sınıftan çıktım ve bana verilen yurda doğru koşmaya başladım.

Aklımda pırıl pırıl fikirler vardı ve ben bu fikirler ile ortalığı yıkacaktım.

Belki bundan dolayı çok tepki alacaktı yazılarım ama bir o kadar da ilgi görecekti.

İşte ben buna görev derdim!

•••
Oda tek kişilik bir oda olmalıydı ki içeride kimse yoktu valizimi bir köşeye atıp bilgisayar çantamı aldığım gibi çalışma masasına oturdum.

Bilgisayarı açıp şifremi girdim hemen ardından da bir word dosyası açıp yeni yazımızın başlığını attım.

-SORUN BENDE DEĞİL SİZDE ÖĞRETMENİM.

Başlığı koyup gülümsedim, bir şekilde herkes öğrencilere yükleniyor ve onları suçluyordu peki öğrencilerin öğrenememe sorunları ya öğretmenlerdeyse? Ya öğretmenler yeteri kadar verimli bir ders anlatamıyorsa? Bundan öğrenci mi öğretmen mi sorumludur.

Tabi ki öğretmen sorumludur, öğretmenin işi sadece ders anlatmak değil sonuçta.

Öğrencileri düşünüp onların sıkılmayacağı eğleneceği bir şekilde ders anlatmalı. Bugün bunu çok daha iyi anlamıştım. Tabi tüm suç öğretmenlerde de değildi ama büyük bir suç onlardaydı.

Tahtanın başına geçip sürekli bir şeyler anlatıp yazı yazmak öğrencilere uykudan,verimsizlikten başka bir şey getirmiyordu ve ben elimden geldiğince bu sorunlara değinip yardımcı olmaya çalışacaktım

Gülümsedim ve başlığı e-mail yolu ile patrona atıp bilgisayarı kapattım. Bakalım bizim uyuz patronun tepkisi ne olacaktı.

Kesinlikle şöyle diyecekti "biz sen oraya öğretmenleri eleştir diye mi yolladık Eysa. Çabuk başlığı değiştir."

Ama ben kesinlikle ama kesinlikle bu başlığı değiştirmeyecektim.

Sandalyeden kalkıp kendimi bir hışımla yatağa yüz üstü attım, bugün çok fazla yorulmuştum. Boş boş gezen ergenler kendini kaf dağında gören hocalar ve sıkıcı dersler beni bitirmişti.

Yeniden ergen olmak beni çok yormuştu!
•••

Aysel TOKYAY
İG:ayseltokyay

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 29, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Liseli KafasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin