3. Bölüm (Hayır)

318 39 0
                                    

Prens gideli on dakika olmuştu. Ben oturduğum yerden kalkmamıştım.Kalkmak gibi girişimde de bulunmamıştım. Avucumdaki ruju sıkıca tutmuş, duygu karmaşamın içinde boğuluyordum. William'ın söyledikleri ve yaptığı... Kısacık süre de nefretini tüm damarlarımda hissetmiştim. Eğer kaçış biletim olmasaydı o züppe ile aynı ortamda nefes dahi almak istemezdim. Bunu yüzüne dahi söyleyemiyordum. Onun söylediği gibi köleydim!  Ağlamamak için kendimle savaşarak yerimden doğruldum. Onun yüzünden ağlamayacaktım. Elimde sıkıca tuttuğum ruju artık bomboş olan makyaj masasının üzerine bıraktım. Bu ruj benim simgem olacaktı. O bu rengi her gördüğünde beni hatırlayacaktı.

Geri çekilip yere dağıttığı diğer malzemeleri topladım. Çoğu kırılmıştı. Artık bir işe yaramazlardı. Tabi zenginlerin düşüncesi bu olurdu. Kırılmış bir pudra da renk verirdi. Ben bunları değerlendirecektim. Hepsini yatağımın altına sakladım. Geldiğim yeri unutmayacaktım. Yataktan birkaç adım uzaklaşıp baktım. Belli olmuyorlardı. Makyaj aynasına geri döndüm. Oradaki boşluğu prens açıklardı. Gözüm masadaki tek malzemeye takıldı. İntikam duygum yeniden alevlenmişti. İntikamla ruja bakarken açılan kapıyla yerimde sıçradım. Korkuyla kapıya döndüm.

''Selam...'' içeri neşeyle kendini atan kadına baktım. Gözlerim büyümüştü, böyle odaya dalması doğru muydu? O da sadece selam diyebilmişti. Beni görünce benim kadar şaşkınca durup bana baktı. Kadın çok güzeldi. Benim kadar uzundu, dağılmış sarı saçları, beyaz çizgili gömleği, yüksek bel pantalonu, kemeri, düz ayakkabıları ve elindeki çay fincanı ile şuana kadar bu sarayda gördüğüm en sade ve en şık insandı. Çok güzeldi. Benim süzdüğüm gibi o da beni süzdü. NE düşündüğünü bilmiyordum. Benim gibi biri için düşüneceği tek bir şey vardı. Bu yaratık kimdi! Kendi düşüncelerimiz içinde şaşkınca birbirimize bakıyorduk.

''Lux, sakın içeri dalma...'' koşarak nefes nefese Peter içeri girince ortamdaki şaşkınlıkk bozuldu. Yaşça bizden büyük adam koşmaktan kıpkırmızı olmuştu. Bu kadar acele ederek Peter burada ne arıyordu? Aklımda oluşan soru sayısı artıyordu. Sonuçta onun görevi benimle ilgilenmek değildi.

''Cidden bu kız mı? Kölelerin arasından mı seçip getirdiniz bunu.'' Lux denen kadın ağır adımlarla ilerleyip kendini tekli koltuklardan birinin üzerine attı.Tek ayağını çekip poposunun altına koyup koltuğa ince bedeniyle yayıldı.

Ben titreyen ellerimi yumruk yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ben titreyen ellerimi yumruk yaptım. Titrediğimi belli etmemeliydim. Bu kadında kimdi? Köle olduğumu biliyordu. Bana kölelerin arasından gelmiş diyordu. Nereden biliyordu. Titremem tüm vücudumu sardı. O çukura bir daha dönmeyecektim. İnsan gibi davranılmasını hak ediyordum. Oradaki kızların da kurtulmasını istiyordum. Bu düşünce titrememi arttırıyordu. Korkudan insanın bu kadar titreye bileceğini bilmiyordum.

''Düşesim iyi misiniz?'' Peter omzuma dokununca yerimden sıçrayıp korkuyla geriye döndüm. Hala titriyordum. Peter bana böyle bakarken yavaşça geriye doğru kaçıyordum. O da mı biliyordu. ''Lux biraz patavatsızdır. Lütfen, yaptığı şakayı affetin.'' Makyaj masasına çarptığımda titreyen vücudum daha fazla ayakta kalamadım
ve kendimi bıraktım. Makyaj aynasının koltuğuna düştüğümde gözlerimi kapattım. Bedenim artık olanları kaldıramıyordu. Bedenimden daha çok ruhum yorulmuştu. Belki de kral bu olanları öğrenince sadece benim gövdem ile kafamı ayıracaktı. Sonuçta Kraliçeyi tehdit etmiştim. Suçta işlese o Kraliçeydi ben basit bir köle. Krala yalan söylediğimi söylese idamım kaçınılmazdı. Özgürlüğünü dahi düşünmezdi, beni ölüme atardı.

Balera 'Taç Kavgaları'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin