BÖLÜM 2 : SOLUK CESET 🌹
Hızlanan kalp atışlarım kulaklarımda bir uğultu bırakırken,aldığım nefesin yetmediğini hissediyordum. Gözümde canlanan sahnelerde,savruldu bedenim. Gülüşü,kokusu,elleri,saçları değdi gözlerime,sarsıldı ruhum.
Atınç.
Ben..ben iyileşiyordum. Aldığım ağır ilaçların dozunu düşürmüşlerdi mesela. Ellerim eskisi kadar titrek değildi bir kere. Yüreğimdeki yara geçmemişti belki ama gülüyordum mesela. Arkadaşlarımla daha çok vakit geçiriyordum. Bu bir -tek kalırsa kendine bir şey yapabilir düşüncesi-oyundu ama geziyor,gülüyordum işte. Zaman,onunla yarım kalan masalları tozlu raflarına koymuştu. Yerini sorsanız ezbere bilirdim,önünden geçerken tir tir titrerdim belki,boğazımda bir düğüm oluşurdu fakat asla dönüp bakmazdım. Ya şimdi ne yapacaktım ?
Gülüşü düşmüştü bir kere zihnime.
Saçları düşmüştü ellerime.
Nefes,
Nefes alamıyordum.
"Defne !" Ege'nin sesini duyduğumda,titreşen kirpiklerimi dehşetle kaldırdım. Etraftaki telaşlı sesler çok sonra varıyordu kulaklarıma. Annemin şaşkın ve endişeli yüzü belirdi gözlerimin önünde. "Defne,iyi misin kızım ?" İfadesiz yüzüme dikkatle bakıyor ve bir şeyleri kavramaya çalışıyordu. Büyük ihtimalle masadaki yokluğumuzu farketmişlerdi. "Miray sultan Defneyi birkaç saatliğine kaçırmam gerek. Söz döndüğümüzde sana açıklama yapacağım."Ege'nin hızla konuşup beni bu durumdan kurtarmaya çalışmasını bomboş gözlerle izledim. Annemin sessiz onayını alır almaz,omzumda hissettiğim ellerle çıkış kapısına doğru adımlarken yağan yağmuru seyre aldım. Gittiği günün gecesi de böyle hırçındı gökyüzü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN
Teen FictionTüm şehri yakacak gibi,cehennem gibi gülüyor. Sanki birazdan kaldırım taşları yerinden oynayacak,bu eski eski binalar üstümüze devrilecek,ağaçlardaki renkli çiçekler bir bir düşecek,sanki şimdi tam burada yer yerinden oynayacak ve Atınç sigarasını...