BÖLÜM 4 : ÇATLAK KABURGALAR 🌹Gökyüzünün tesiri altında kalan ihtişamlı çınar ağacının önünde sallandı ruhum. Ağaca doğru düşürdüğüm her adımda yüzümdeki tebessüme tezat içimdeki huzursuzluk ardı arkası kesilmez bir hızla kanımda dolanıyor ve ben bedenimi kontrol edemiyorken, mavinin en açık tonundaki gökyüzü,bir süre sonra yavaş yavaş kararıyordu. Az önce içten bir gülümsemeyle baktığım çınar ağacı bir insan silüetine dönüştüğünde korkuyla bir iki adım geriledim. Tanıdık ve bir o kadar yabancı silüet gitgide bana doğru yaklaşırken telaşa kapılan bedenim hızla arkasına dönüp koşmaya başladı. Gerçek ve kurmacayı ayıramayan zihnim bana küçük bir oyun oynuyordu. Bunun bilincinde olmak en azından bedenimi kontrol altına almamı sağladığında var gücümle koştum. Arkama bakmaya korktuğum için gözlerimi toprak zemine düşürmüş ve hızımı daha da arttırmıştım.
Yalnızca bir oyun.
Güçlü adımlarım dakikalar sonra tökezlediğinde kulaklarıma bir çığlık nüksetti. Korkuyla arkama döndüğümde olduğum eksen kaymış ve akrep yelkovanın ardına düşmeyi bırakmıştı. Şimdi bir salondaydım. Milim kımıldasam içine düşeceğim dolu bir havuzun önünde. Nefes alışlarım gitgide daha da hızlandığında bir an önce bu oyunun son bulmasını istiyordum. Damarlarımda kol gezen korku,almayı bıraktığım soluk ve suyun dibindeki karaltı. Suyun dibindeki karaltı. Dakikalar öncesinde çınar ağacının önünde gördüğüm ve kaçtığım silüet. Dikkatle havuza baktığımda kaçtığım silüetin ona ait olmaması için yalvardım. Suyun içindeki heybetli bedeni,baştan aşağı siyaha bulanan kıyafetleri,kömür rengi saçları..
Bir iki saniye içinde o bedenin Atınç'a ait olduğunu farkederek dehşete kapıldım. Derinliğini az çok tahmin ettiğim havuz öylesine korkutucuydu ki. Yüzme bilmiyordum. Atlarsam boğulacağımın bilincindeydim fakat bunları düşünerek zaman kaybetmek istemedim ve kendimi hızla suyun kollarına bıraktım.
Nefesim kesildiğinde panikle ona doğru savurdum bedenimi.
Yaşadığına dair tek bir ipucu olmaksızın öylece duruyordu
Ona dokunduğumda,soğuk su bedenimi cayır cayır yaktı.Korktum.
Çok korktum.
Cansız bedeni,beynimin içindeki tüm anıları harladığında kuvvetli bir çığlık savurdum.
Zihnimdeki sisli düşünceler bedenimi kuşatmış ve beni bulunduğum andan çok daha farklı bir dünyaya taşımıştı.
Arkamdan gelen koku onun kokusuydu. Belimi saran kuvvetli eller onun elleri. O yaşıyordu. Çığlığım dans salonunu inletti.
"Defne.." Dedi tok sesiyle.
Kendimi onun ellerinden kurtarmaya çalışıyor,bu anın bir kurmaca olmasından deli gibi korkuyordum.
"Kendine gel, buradayım güzelim."
Güzelim.
Cevap veremiyordum. Bedenim öyle şiddetli titriyordu ki,kendimi kaybetmenin sınırlarında dolandığımın farkındaydım.
"A-atınç..s-sen.." titrek nefesim,adını ağzıma aldığım an boğazıma battı. Bu anın gerçekliğini,onun varlığını kabullenemiyordu.
Önce belimdeki elleri kasıldı,ardından bir küfür savurdu. Buradaydı.
"Siktir,iyi değilsin." Sert çıkan sesi irkilmeme sebep oldu.
İçime ektiği acılar sükut yemini ederek,sessizce orada beklemeye başladılar. Titrek bir nefes daha aldığımda,kokusunu farketmeden içime çekmiş ve gözlerimden izinsiz akan iki damlayı,bacaklarımın altından kayan zemine bağışlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN
Teen FictionTüm şehri yakacak gibi,cehennem gibi gülüyor. Sanki birazdan kaldırım taşları yerinden oynayacak,bu eski eski binalar üstümüze devrilecek,ağaçlardaki renkli çiçekler bir bir düşecek,sanki şimdi tam burada yer yerinden oynayacak ve Atınç sigarasını...