7.Bölüm - CEVAPSIZ SORULAR

11.5K 452 37
                                    

Çok küçükken babamdan ayrılma düşüncesini aklımın ucundan bile geçiremezdim. Babasının kızıydım ben. Her zaman benimle ilgilenmesini istemiş, sürekli onunla beraber olup bir şeyler yapmak istemiştim. Ama olmuyordu. Babamın işi yoğun değildi, ama başka işleri hep vardı. Benimle ilgilenmek dışında diğer sorumluluklarının hepsini yerine getiriyordu. Ben büyüdükçe, babamı gerçekten tanıdıkça, ona verdiğim değerde tıpkı bir mum gibi eridi. Liseye geçeceğim zaman yatılı okul istemiştim, ama babam buna izin vermemişti. Benim tek amacım babamdan uzak yaşamaktı. Ondan ne kadar uzak yaşarsam o kadar mutlu olacağımı düşünüyordum, hala öyle düşünüyorum. Ve şimdi ondan kurtuluyordum. Ama peşimde Arel varken. Arel'i hala anlayabilmiş değilim. Ona ne söylersem söyleyeyim asla peşimi bırakmıyordu. Kalbi demirden miydi, yoksa bana mı öyle geliyordu? Hareketlerini sanki beni kızdırmak için bilerek yapıyordu, amacına da ulaşıyordu.

Yolculuk zamanı yaklaştığında babam hala evde değildi. Esma ve Doruk gelmişlerdi, ama babam yoktu. Biz de babam olmadan Songül'ün arabasıyla otobüs gara gitmeye karar verdik. Son dakika da alel acele bir çanta ve küçük bir koliye birkaç eşyamı daha koyduğum için hem benim hem de Arel'in eşyalarını bagaja yerleştirmek biraz uzun sürmüştü, ama en sonunda hepimiz arabaya binip yola çıkabilmiştik. Arel, Songül'le beraber önde, biz üçümüz de ben ortada kalacak şekilde arkaya sıkışmıştık. Esma ve Doruk kollarını omzuma atmışlar, arabada bile tuhaf bir durumda bana sarılıyorlardı. Ya da sarılmaya çalışıyorlardı. Songül onlarla konuşurken gözlerimi başka bir yere dikmiştim. Konuşmaya katılmak gibi bir amacım yoktu, zaten ilgimi çekmiyordu. Konuştukları şeyler bir bakıma benim de hakkımdaydı. Ama aklım, ister istemez babama kayıyordu. En azından beni yolcu etmeye gelemez miydi? Tabii ki gelemezdi. Bir saat erken çıksa olmazdı, çünkü işleri gerçekten çok önemliydi. Bazen kendimi de anlayamıyordum. Asla iyi olamayacağımızı biliyordum, ama neden hala iyi olabileceğimizi umut ediyordum ki?

''Eminim Gamze'yle çok iyi anlaşacaksınız. Rüzgar biraz Gamze'ye çekmiş.'' dedi Songül gülerek. Bana hitaben konuşmamıştı ama dikkatimi çekmeyi başarabilmişti.

''Eğer Rüzgar'a benziyorsa, neden iyi anlaşamayalım ki?'' dedi Arel gülerek, bir yandan da dikiz aynasından bana bakıyordu ama Songül yola baktığı için bunu farkedememişti.

Doruk, kolumdaki omzuyla beni çekince bakışlarımı ona çevirdim. ''Bu çocuğu sevmiyorum. Bakışları çok tuhaf.'' dedi.

''Karışmasana!'' Esma'da omzumdaki koluyla Doruk'a vurmaya çalıştı ama acıyan benim omzum olmuştu.

''Kesin ama!'' Benim çıkışmamla ikiside önlerine döndüler. Ne kadar onlara kızmaya çalışsam da kızamıyordum. Beni neşelendirmek istediklerini biliyordum, ama ben neşelenmek istemiyordum. Ben, geçmişimdeki siyah lekeleri görmezden gelip önüme tertemiz beyaz bir sayfa açma istiyordum. Geçmişi unutmak istiyordum. Halamın yanında bunu başarabilirdim ama tek başıma değildim. Bunu söylemekten yorulmuştum ama Arel vardı. Ondan ilk geldiği günlerde ki gibi nefret etmiyordum ama ona belli bir şekilde sempati de duymuyordum. Onun babamla konuştuğunu ya da babama benim hakkımda bir şeyler söylediğini düşünüyordum. Ve bu da benim ona sempati duymamı engelliyordu. Normalde de ona sempati duyamazdım gibi gelse de kendime bu kadar kötümser olmamamı söylemekten alıkoyamıyordum.

Otobüs garına olan yolculuğumuz kısa sürede bitmişti. Doruk, kutumu taşırken bir yandan hayıflanıp bir yandan da bana adlandıramadığım bakışlar atıyordu. Songül ve Arel önde, biz arkada koca garın içerisinde ilerliyorduk.

''Bunlar biletleriniz. Beş ve Altı numaralı koltuklarda oturacaksınız.'' Songül bir yandan ilerlerken bir yandan da elindeki biletleri Arel'e uzattı.

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin